İlk yazıdan iki sene sonra, ikinci yazıyı kaleme almak için kendimi hazır hissediyorum. İlk yazının sonunu şöyle getirmiştim: “Ortak ihtiyaçlarımıza odaklanmak için doğru zamandayız. Bu zamanı iyi değerlendirmek için yeterince zamanımız var. Şimdi bir araya gelip ortak ihtiyaçlarımızın tespiti yapalım. İlkelerimizi ve değerlerimizi belirleyelim. İlkelerimiz ve değerlerimiz bizim “niyet ortaklığı” sözümüz olsun. Niyet ortaklığını, hayal ortaklığıyla geliştirelim. Eyleme geçeceğimiz adımların başını sonunu doğru belirleyelim ve hedeflerimiz çıksın ortaya. Tüm bunları yaparken “ben”den “biz”e geçmenin zamanı geldi.” Bize geçerken topluluk adım adım matematiksel bir dizi gibi nasıl oluşabilir diye merak ettikçe, adım adım dayanışma ekonomisi serisinin ikinci yazısı ortaya çıktı. Adım Adım Dayanışma Ekonomisi I ile pencereyi ve çerçeveyi tanımladık şimdi bu yazıyla pencereyi aralıyoruz, başımızı içeri doğru uzatıyoruz.
Bu yazıyı okuduğum tüm kaynaklardan bağımsız bir şekilde kişisel gözlem ve deneyimlerime dayanarak yazıyorum. Dolayısıyla “çocukların erişemeyeceği yere koyunuz” ibaresini geçirmem doğru olur. Zira, yazacaklarımın özünde kültüre, kişilere, mekâna, coğrafyaya, şiveye özgü gibi durumların en başta dikkate alınması gerektiğini vurgulamak isterim.
Dayanışma ekonomisi üzerine konuşmak çok keyiflidir. Ancak nasıl dayanışma ekonomisini sorgulayabiliriz ve nasıl bu sistemi kalıcı hale getirebiliriz konusunda pek fazla çözüm yok. Çözümsüz olduğumuz anlarda birilerinin farklı bir gözle bakarak çözüm üretmeye yönelik çalışmalar yapmasını izlemek ya da takip etmek ilham verici olabilir. İşte bu noktada bir ihtimal ilham verebilirsem diye yazıyorum.
Bir Olmak
Bir olmak, var olmak demektir. Sıfırdan daha kolaydır 1’i anlamak. Doğduğumuz anda hepimiz 1 oluruz. Birey olmak, bir kişi olmak 1 olmaktır. Dünyada 8 milyar 1 vardır ve bu 1’ler her şeyden bağımsız önce “insan”dır. Engin Geçtan’ın “İnsan Olmak” kitabını okurken insan olabilmeyi öğreniriz. Böylece 1 olmayı kavrarız.
Topluluklarda herkes öncelikle 1 olur. Tüm 1’ler belli bir amaç için toplandığından hepsi ayrı ayrı 1 olduğunu fark ettiğinde topluluk güçlenir. Bazı topluluklarda kağıt üzerinde ya da günümüzde “whatsapp” grubunda pek çok 1 varmış gibi görünür. Ancak tepkisiz 1’ler aslında yok hükmündedir ve sıfırdır onlar. Topluluğun içinde 1’lerin tepki vermediğinden şikayet edenler de yine kendini sıfırlayanlardır. Çünkü bir toplulukta kişiler sessiz ve tepkisiz ise o toplulukta empati sahibi “2” yok demektir.
İki Olmak
İki olmak özelliklidir. Topluluğun içinde kurumsal yapının var olması isteniyorsa en az bir kişinin 2 olması gerekir. Bir toplulukta birden çok 2 ve o 2’ler arasında ahenk olursa o topluluk amaçlarına daha kolay ve ivmeli erişebilir. Michael Tomasello’nun “Neden Ortaklıklar Kurarız?” kitabı 2 olmanın doğamızda olduğunu anlatır.
2 olmak girişimci olmaktır. Tabii girişimci olmak iki türlüdür: Sade girişimci-patron veya sosyal girişimci. Ego ile süper ego el ele verdiğinde patron olmak kolaydır; egoyu empati tamamladığında sosyal girişimci olunur. Empati, sosyal girişimcilerin en temel özelliğidir. Diğerkâmlık (özgecilik) olarak da tanımlayabileceğimiz esaslı 2 olmanın ikincil elementi (empati) sürdürülebilir topluluklar yaratmada etkilidir.
Kısaca,
1 = yönetici
1 = teknisyen/teknik
2 = girişimci ( 2 = patron = ego + süper ego | 2 = sosyal girişimci = ego + empati )
İki olmak, bir topluluğu sürükleyen olmaktır. 2 olanlara farklı adlar verilebilir topluluklarda. Örneğin, derneklerde, vakıflarda, kooperatiflerde “yönetim kurulu başkanı”, komite, çalışma grubu, komisyon gibi yerlerde “sözcü, koordinatör, başkan” ya da bugünlerde sosyokrasi ile yönetişimi sağlayan topluluklarda “çember öncüsü ya da temsilci”.
İki olmak, empati ile açıklandığında toplumsal yarar ön plandadır ve toplumsal fayda tamamen birincil amaca eklenerek çalışmalar yapılır.
Birler, İkiler için Örnekler
Kendi yaşamımdan bir olduğum ve iki olduğum topluluklara örnekler verebilirim. Şirince Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nde 2’yim. Yönetim Kurulu Başkanı olarak patronlaşmamak için “empati” yaparak topluluğun gündemini oluşturmak için çaba gösteriyorum. ŞirinceKoop’u temsilen katıldığım Köy-Koop İzmir Birliği’nde 1 olarak yer alıyorum. Köy-Koop İzmir Birliği’nin 2’si Neptün Soyer. Birliğin 1’lere ihtiyaç duyduğu noktada dürtmesi ile Birlik hareket ve etki alanını genişletir. Ben, Köy-Koop İzmir içinde 1 olarak her zaman göreve hazır ve nazır şekilde beklemekteyim. Gerektiğinde farklı bir rol üstlenmek de görevim olabilir; işte tam bu noktada 3 olmak konusu gündeme geliyor. Birazdan 3 kimdir, kim olabilir; nasıl olunur ona da değineceğim.
Bir başka örnek Yaren Kooperatif. Yaren Kooperatif Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Topaç, YarenKoop’un 2’si. Özgür, her zaman teknisyen ya da yönetici olarak o toplulukta 1 olarak yer aldığımı ve harekete geçebileceğimi biliyor. Topluluk tek 2 ile mutlu olduğunda, belirlenmiş 2’nin hareket ve etki alanına saygı göstermek gerekir.
Bir diğer örnek “Sociocracy For All” ağından. Bu ağa bir yıl önce dahil oldum. Doğal olarak “kooperatif çemberine” katıldım. Bir yıl boyunca 1 olarak toplantılara katıldım ve katkı sundum. Bir yılın sonunda arkadaşlarımın önerisiyle “Delege” oldum. Yani 2 oldum. Dolayısıyla 1 ya da 2 olmak net tanımlanan rollere göre belirleniyor. Bir topluluğun içinde tanımlanan net-somut rollere göre aynı anda 1 ve 2 olmak da mümkün.
Üç Olmak
Üç olmak çok basit ve yalın haliyle “kolaylaştırıcı” olmak demektir. Ülkemizde en bilinmeyen işlerden biri“kolaylaştırıcılık”tır. Kolaylaştırıcının Karakteristiği diye bir kitap bile henüz yazılmamıştır; “Facilitator” kavramının Türkçe karşılığını çok duymayız, bilmeyiz. Okullarda bu ana kadar saydığım her sözcük, rol için bir karşılık vardır ancak kolaylaştırıcılık için hiçbir yerde hiçbir şey yoktur. Başkanlar, üyeler, ortaklar, koordinatörler, liderler, sözcüler, temsilciler vb. sıfatlarla ömrümüz törpülenirken 3 olabilmeyi öğrenebileceğimiz bir alan yoktur.
3 = kolaylaştırıcı = ego + empati + şefkatli iletişim
3 olmanın kilit önceliği öncü ya da sosyal girişimci olabilmeyi başarmak ve hemen devamında şefkatli iletişim ile dili dönüştürebilmektir. 3’ler her zaman olumlu, yapıcı, geliştirici iletişim kurarken takdir etmeyi hiç ihmal etmez. Zayıflık ya da eksiklik olarak algılanan her şeyi gelişime açık yön olarak kodlar. 3 olmak geniş bir yürek, ufku açık bir bakış açısı gerektirir tıpkı bir çam kozalağı gibi reçine kokusuyla baş döndürürcesine.
Topluluklarda, genel olarak başkana atfedilen görevleri bölmek ve yeni bir rol tanımlamak ile anlatılabilir 3 olmak. 3 olanlar aynı zamanda 5’in temsil ettiği topluluğun şefkatli iletişim ve empati ile buluşmasını sağlayacak aracılardır. Toplulukta empati kültürü gelişir ve şefkatli iletişim bir araç olarak benimsenirse sosyokratik işbölümü topluluktaki herkes ve tüm ilişkiler için kalıcı hale gelebilir.
Beş Olmak
Beş olmak, topluluk olmanın ön koşulu. 5 kişiden oluşan bir topluluk rolleri net ve çerçevesi belirli bir şekilde tanımlarsa kalıcı bir örgütlenme modeli oluşturmak için ilk adım atılmış olur. 5 kişiden oluşan bir topluluğun rolleri aşağıdaki gibi tanımlanabilir:
Çember Öncüsü (2)
Delege (1)
Sekreter (1)
Kolaylaştırıcı (3)
Kolaylaştırıcı (5)
Topluluk, kitleselleşebilmek için en temelde aralarındaki iletişim sürekli ve düzenli olan bir yapıya sahip olmalıdır. Herkesin ne yapacağı ve nasıl eyleme geçeceği belirli olan bir toplulukta yapbozun parçaları gibi bir forma bürünen kişiler topluluğun tablosunu oluşturur. Yukarıdan baktığımızda altın oranı veren merdivenler gibi çekirdekteki 5 kişinin uyumunu ve topluluğun büyümesini takip eden bir 5 yer almalıdır çemberin içinde. 3’ün hemen arkasından 2 ve 3’ün toplamını temsil eden 5 takıma katıldığında artık sürdürülebilir bir örgütlenme için tüm koşullar sağlanmış olabilir.
Bir, İki, Üç, Beş Omak Neden Dayanışma Ekonomisi için Gerekli?
0 1 1 2 3 5 ……. (Fibonacci Dizisinin ilk terimleri)
0 (yok) 1 (teknik) 1 (yönetici) 2 (sosyal girişimci) 3 (kolaylaştırıcı) 5 (topluluk)
Şefkatli, sistematik iş bölümü olan ve yataydan beslenen bir topluluğun ilk adımları olarak roller bu şekilde belirlenebilir.
Fibonacci Dizisini, dayanışma ekonomisini kalıcı hale getirmek için topluluk oluşma aşamalarıyla eşleştirdiğimizde verimli, güzel, en önemlisi sürdürülebilir sonuçlar elde edebiliriz. Topluluk, bir dernek, bir kooperatif, bir vakıf olabilir ya da bir aile şirketi, bir özel sektör bileşeni de olabilir.
Sonsöz
Bu yazıda, kalıcı huzur ve sağlık için insan insana iyi gelir deyişinden hareketle birlikteliklere büyüteç tuttum. Amacım, kalıcılaşmak ve kalıcılaştırmaya destek olmak. Derneklerde, vakıflarda, kooperatiflerde dahası sermayeye öncelik veren şirketlerde en temel ihtiyaç olan insanlar arasındaki ilişkilerin nitelikli ve kalıcı hale gelmesini sağlamak.
İnsanların birlikteliklere adım atarken verdiği emeğin sürdürülebilir etki yaratması, “biz” olmakla değer kazanıp gerçekleşebilir. Topluluktaki ilişkilenmeler sayesinde, her bir insanın en iyi hali görünür ve böylelikle topluluk amaçlarına en iyi şekilde ulaşabilir hale gelebilir. Topluluktaki insanlar o birlikteliğe en fazla katkıyı sunarken bireysellikten uzaklaşan bu yapı ile en iyi süreçler, en iyi sonuçlara evrilir. O halde adım adım dayanışma ekonomisini örerken her bireyin katılım süreci, katılma biçimi ve katkıda bulunma aşamalarını modelleyebiliriz.
Not: Öne çıkan görsel, Jason Leung — Unsplash
Çok özlü bir yazı olmuş.
0’dan 1’e gitmek en kolayı. 1’den sonrası hazırlıklı, eğitimli olmayı gerektiriyor.