Dayanışma sözcüğünü daha sık kullandığımız günlerdeyiz. “Evde Kal” ve “Hayat Eve Sığar” etiketleriyle karşı karşıyayız her an. Evde  geçirdiğimiz süre boyunca yeni normale başlamadan önce bu araf döneminde dayanışma ağlarımızı ekonomiyle şenlendirsek güzel olmaz mı?

Önce evde dayanışma

Evde birden fazla kişi yaşıyorsa bir dayanışmadan söz edebiliriz. Aile üyeleri evdeki tüm işlerden sorumlu olarak “bir işi iki kişi” yapacak şekilde örgütlenebilir. Örneğin, sıradan ev işleri süpürge yapmak, çamaşır yıkamak, yemek yapmak üç örneği üzerinden gidelim. Bir işi iki kişi yapacağı için her bir iş için iki sorumlu belirlensin; evde kişi sayısı az olduğu için iki, üç kişi olduğunda belirlemek kolay olur. Üç kişiden daha fazla aile üyesi varsa işler için kura çekme yöntemi kullanılabilir. Bu önerideki kritik önemdeki yöntem, her bir işin iki kişi tarafından sahiplenilmesidir. Evde dayanışma, işlerin dengeli bir şekilde ikişer kişi ile paylaşılması ile olur. Aynı kişinin farklı işleri yapması sırasında daha adaletli bir paylaşım gerçekleşir.

Louise Bourgeois, The Welcoming Hands, 1996

Evde tek başıma yaşıyorsam dayanışmayı nasıl hissederim?

Evde tek başına olanlar için dayanışmayı hissetmek biraz zor. Herkes tedirgin ve panik halindeyken evde yalnız olmak bu hissiyatı katlıyor. Evde tek olursak dijital iletişim araçları ile çevrimiçi toplantılara, seminerlere katılabiliriz ve hatta partiler düzenleyebiliriz. Bu örneklerin pek çoğunu sanal âlemde gördük ve görmeye devam ediyoruz.

Muhtemelen telefonla konuşma sürelerimiz artıyor, ev internetimiz yetmiyor. Belediyelere bu aşamada görev düşüyor. Evinde yalnız yaşayanların tespiti ve özel olarak ilgi programı yapılması elzem. Yoksa insanlar anneannemin deyişiyle “kızılderili” olup “duvarlarla konuşmaya başlayabilir ya da duvarları yumruklayabilir”.

Peki, ekonomi bunun neresinde?

Dayanışmayı ekonomiyle birleştirmek hiç zor değil. İşin içine finansal mevzular girince 6102 sayılı “Türk Ticaret Kanunu” aklımıza gelir. Dayanışma ekonomisi girişimlerinin kalıcı olabilmesi için mutlaka kayıtlı ekonomi üzerinden sistem inşa etmek gerekir. Kayıt dışı ekonomi ile ekonomik faaliyet gösteren sivil inisiyatifler ya da topluluklar önce insan kaynağı açısından sürdürülebilir olamaz ve ardından finansal kaynaklar açısından çıkmaz sokaklara girer. Özetle, dayanışma ekonomisi kayıtlı ticari işlemleri yaparken sürdürülebilir olmak için iyi bir insan kaynağı yönetimine ve iyi bir mali kaynak yönetimine ihtiyaç duyar.

Dayanışma ekonomisinin kalıcı olmasının ön koşulu olan kayıtlı kurumsal yapı modeli için seçenekleri hatırlayalım:

  • Dernek
  • Vakıf
  • Şahıs Şirketi
  • Limited Şirket
  • Anonim Şirket
  • Kooperatif

Kurumsal yapının kurucuları çalışma ilkelerini kendileri belirlerler.

Dernek ve vakıflar ekonomik örgütlenme modeli değillerdir. Dernekler politika geliştirme ve savunuculuk odağında olmalı, vakıflar yardım ve koruma odağında hareket etmelidir. Bugün, dernekler ve vakıflar iktisadi işletmeler kurup işletmecilik de yapmaktadır. Tüm bu işlevsellik “şahıs şirketi, limited şirket ve anonim şirket” dönüşümünü gösterir. Dernek adı altında bu uygulamaların çoğalmasını önermek doğru olmaz.

Şahıs şirketi, limited şirket ve anonim şirketler

 Tüm bu şirket türleri sermaye odağında üretimin, tüketimin ya da hizmetin ötesi “emeğin” ölçüsünü belirler. Bu kurumsal yapı modellerinde odak sermayedir ya da amaç paradır diyebiliriz. Tabii ki iyi niyetli patronlar vardır ancak kurumsal yapı olarak holdingleşmeye giden sürecin tamamı sömürü düzenine hizmet eder ve işçiler hangi renk yakalı olduğunu ayırt etmeksizin “ben kime hizmet ediyorum” sorusunu sorduğunda çözülme başlayabilir.

Bu satırları belki en çok ya da önce beyaz yakalılar okuyacaktır. Onlara özel önerim, eş zamanlı kırsala göç etme ve kırsalda yaşama planlarınızı dayanışma ekonomisi odağında güçlendirip hızlandırın. Beyaz yakalılar dediğimiz kitlenin kendi için dayanışma ekonomisi ile örgütlenmeleri hayallerine erişmelerini kolaylaştıracaktır. Bildiğim kadarıyla pek çok kişi münferit girişimlerde bulunmaktadır. Münferit müteşebbislerin sonu belli olmamakla birlikte; kolektif emeğe göre daha fazla emek ister, bu daha fazla para istediğiyle doğru orantılıdır.

Şahıs şirketi bireysel şirket türüdür. Limited ve anonim şirket de bireysel şirket türleri olabilmekle birlikte iki ya da daha fazla ortakla kurulmuş olanları sık görünür. Ortaklar şirket Yönetim Kurulunda hisse payı oranında söz hakkına sahiptir. %51’i para ile alan kişi yatırım, gelir-gider yönetiminin kaderini belirler.

Kendisini “sosyal şirket” olarak tanımlayıp “kâr amacı gütmüyoruz” diyen hatırı sayılır miktarda kurumsal yapı vardır. Şeffaflık olması gereken düzeyde olmadığı için bu şirketlerin kendilerine yakıştırdığı sosyal işletme ya da girişim durumu tartışmaya açıktır. Hatta meşru değildir.

Türkiye’de mevcut koşullar düşünüldüğünde sosyal işletmelerin güvenilir olduğunu, gerçek bir kooperatif yapısının oluştuğu müteşebbislerde (girişimlerde) görebiliriz.

Kooperatifler

Kooperatifler Ticaret Kanununa göre bir işletme/şirket türüdür. Kooperatifleri ortak ihtiyaçlarını gidermek için bir araya gelen insanlar oluşturur. En az yedi kişiyle yasal olarak kurulur. Kuruluş sonrası genel kurulda ortaklar arası birinci derece akrabalık ilişkileri yok ise on ortak ile çalışmalarını yürütebilir. Birinci derece yakınlıklar olursa o kişiler aynı anda yönetimde ya da denetimde olamıyor. Yasal olarak çıkar çatışması engellenmiş durumda. Kooperatifler bir şirket olduğu için sermayesi olan işletmelerdir. Her ortak en az 1 pay değeri olan 100 TL’yi sermaye payı olarak yatırmak zorundadır. Her kurucu ortak 1’den fazla ve eşit sayıda ya da farklı sayıda 100’ün katları biçiminde ödeme yapabilir. Kooperatifleri diğer şirket türlerinden ayıran en önemli özellik; pay sayıları ne olursa olsun ortaklar eşit söz/oy hakkına sahiptir.

Dayanışma zamanlarında herkes evdeyken ortak ihtiyaçlarımızın analizini yapabiliriz. Bu yazıda ortak ihtiyacımızın sağlıklı gıdaya erişim olduğunu öne sürerek olası senaryoları paylaşacağım. Örneğin bir apartmanda 12 daire var. Ölçeği büyütmek mümkün, 12’şer dairenin olduğu bir düzine binadan oluşan siteler de olabilir örneklem… Ancak küçük ölçekte anlatmak büyükteki uygulamanın garantisini artırır, riskini düşürür diye 12 daire yeterli.

12 dairede evdeki yaşayan sayısı çocuklarla ve ileri yaşlarla birlikte ortalama 3 olsun. Yani 36 kişinin ortak ihtiyacından söz ediyoruz. 36 kişinin bir günde ortalama 1 yumurta tükettiğini düşünürsek ayda 1080 yumurta, günde 200 gr yoğurt tüketirlerse 216 kg yoğurt ve yine günde 200 gr süt tüketirlerse 216 kg süt 12 daireli bina için gereklidir. Sadece süt, yoğurt ve yumurta için aşağıdaki tablo ortaya çıkıyor.

Tablo 1. Ortak ihtiyaçlar bütçesi

Kişi Sayısı Miktar (gr/tane) 1 Ay Tutar (TL) Toplam (TL)
Süt 36 0,2 216 2,30[2] 496,80
Yoğurt 36 0,2 216 7,00[3] 1512,00
Yumurta 36 1 1080 0,75[4] 810,00
2818,80

Görüldüğü gibi 12 daireli, ortalama her dairede 3 kişinin yaşadığını düşündüğümüzde süt, yoğurt ve yumurta tüketiminin analizi ortada. 12 daire bu ortak ihtiyaçlarını birlikte karşılamak istese yaklaşık aylık 3.000,00 TL bir bütçeyi birlikte yönetebilecektir. Bu binanın bir sitede olduğunu düşündüğümüzde aynı özellikte 1 deste bina olan sitede 30.000,00 TL ekonomik güç ihtiyaca sahip olanların yönetiminde olabiliyor.

Bu örnek sadece bir başlangıç. Asıl anlatmak istediğim ihtiyaçlarımızın neler olduğunu doğru tespit edebilecek “yaratıcılık” özgüvenine sahip olmak. Öyle ki her insanın yaratıcılığına inanıyorum ve güveniyorum. Paulo Freire’in eğitim yaklaşımından hareketle öğreten olmak yerine her zaman her aşamada öğrenen olmayı kabullenmek eğitimi kolaylaştırıyor.

Müteşebbis

Yaratıcılığımızı keşfetmenin ilk adımı öğrenmeyi öğrenmektir. Öğrenmeyi öğrenmek içimize işlediğinde farklı insanlarla bir arada “topluluk” olarak yer aldığımızda keyif almaya daha çok başlarız ve birbirimizden öğrendikçe dayanışmamız büyür, paylaştıkça biz oluruz. Biz olmak dayanışma ekonomisinin temelidir. “Ben” üzerinden dayanışma ekonomisini inşa edemeyiz. Bizi öğrenme odağında keşfettikçe topluluk zenginleşir. Zenginleşen topluluk bilgi yumağına döner ve ilkeler, değerler, hayaller üçlüsüyle dokuma tahtasında dokuruz.

Photo by Volodymyr Hryshchenko on Unsplash

Sosyal girişimlerde insanları balık ağlarının düğüm noktaları olarak düşündüğümüzde her düğüm arasında eşit kalınlıkta eşit uzaklık olduğunu hemen anlayabiliriz. İyi bir balık ağından bu eşitlik beklenir. İşte, iyi sosyal girişimler topluluk temelli şekillenirken bir balık ağı gibi “iletişim yönetimi” sağlar. Kişiler arası bağlar eşitsiz, uzunlu kısalı, inceli kalınlı olursa topluluğun sürdürülebilirliği tehlikeye gider uzun vadede. Bazen kısa ve orta vade olumlu göründüğü için görmezden gelebiliriz bazı düğüm noktalarının daha kalın olduğunu. Mutlaka topluluğa belirli aralıklarla dışarıdan bakmak körlüğü engeller.

Sonuç

Ortak ihtiyaçlarımıza odaklanmak için doğru zamandayız. Bu zamanı iyi değerlendirmek için yeterince zamanımız var. Şimdi bir araya gelip ortak ihtiyaçlarımızın tespiti yapalım. İlkelerimizi ve değerlerimizi belirleyelim. İlkelerimiz ve değerlerimiz bizim “niyet ortaklığı” sözümüz olsun. Niyet ortaklığını, hayal ortaklığıyla geliştirelim. Eyleme geçeceğimiz adımların başını sonunu doğru belirleyelim ve hedeflerimiz çıksın ortaya. Tüm bunları yaparken “ben”den “biz”e geçmenin zamanı geldi. Şimdi başlayalım:

Uçmak için kanatlarım varken ayaklarıma ne gerek var ki? – Frida Kahlo

İlham Veren Kitaplar

Bookchin, M. (2020). Geleceğin devrimi: halk meclisleri ve doğrudan demokrasi. (3. bs.). (S. Torlak ve İ. Yıldız, Çev.). Ankara: Dipnot Yayınları.İlham Veren Kitaplar

Brander, P.,  Oliveira, B., Gomes, R., Ondráckovái, J., Keen, E., Surian, A., Lemineur, M.L. & Suslova, O. (2008). Pusula: gençlerle insan hakları eğitimi kılavuzu, (B. Yeşiladalı, Çev.). İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Eagleman, D. & Brandt, A. (2019).  Yaratıcı tür: fikirler dünyayı nasıl yeniden yaratıyor, (Z. Arık Tozar, Çev.). İstanbul: Domingo Yayınevi.

Freire, P. (2019). Ezilenlerin pedagojisi. (19. bs.). (D. Hattatoğlu ve E. Özbek, Çev.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Geçtan, E. (2020). İnsan olmak, (19. bs.). İstanbul: Metis Yayıncılık.

Hardt, M. & Negri, A. (2019). Meclis, (A. E. Pilgir, Çev.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

McCall Smith, A. (2019). Halka çörek zinciri, (17. bs.). (N. Tancı, Çev.). İstanbul: Günışığı Kitaplığı.

Tomasello, M. (2019). Neden ortaklıklar kurarız, (B. Tunçgenç, Çev.). İstanbul: Alfa Yayıncılık.


[1] Sabahattin Ali’nin “Geçmiyor Günler” adlı şiirinden bir alıntı.

[2] Ulusal Süt Konseyi 2011-2020 çiğ süt fiyatları listesi https://ulusalsutkonseyi.org.tr/yillara-gore-cig-sut-fiyatlari-2194/

[3] 2009-2019 Ortalama Yoğurt fiyatı değişimine göre tahmini 2020 ortalaması eklendi. https://www.verikaynagi.com/grafik/yillara-gore-ortalama-yogurt-fiyati-2009-2019/

[4] Şirince’de doğrudan çiftçiden satın aldığım fiyatı ekledim. Bağlantıda 4 Mayıs 2020 fiyatları mevcut ancak o fiyatlarda sağlıklı ve güvenli yumurta bulunması pek mümkün değil gibi görünmektedir. https://www.yum-bir.org/Yumurta/FiyatListele.aspx

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.