Ülkemizde gıda fiyatlarındaki artışın bir nedeni de tüketim kooperatiflerinin sistemde ekonomik bir etki yaratamayacak durumda olması. Bir dönem sendika kooperatif dayanışması ve işbirliği, işyeri tüketim kooperatifçiliğine elverişli bir ortamın mevcut olması ve üst örgütlenmenin gerçekleştirilmesi ile bir atılım yapan tüketim kooperatifçiliği artık ne yazık ki o günlerin çok uzağında. Tüketim kooperatifçiliği alanında 40 yılı aşkın tecrübesi olan, kooperatifçiliğin her aşamasına katkıda bulunmuş Enver Kılıç ile bir çevrimiçi röportaj yaptık. Petrol İşçileri Tüketim Kooperatifi’nin ve Körfez Tükobirlik’in kurucu başkanı Enver Kılıç, tüketim kooperatifçiliğinin yükselişte olduğu dönem ile bugünü karşılaştırdı ve kooperatifçiliğin hak ettiği yere gelmesi için çözüm önerileri sundu.
Kooperatifçiliğin her aşamasına katkı sağladım.
Bize biraz kendinizi anlatır mısınız?
1945 Gölcük doğumluyum. İlk ve orta tahsilimi Bursa ve Gölcük’te yaptım. İlk işyerim Gölcük tersanesiydi. 1969 yılında Koruma Tarım’a geçtim. 1972 yılında, Koruma Tarım’da çalışırken 14 üye ile bir konut yapı kooperatifi kurdum. İşyerinden kredi de temin ederek tek bir bina yaptım. Kooperatifçiliğim orada başladı. Ondan sonra Petrol-İş Sendikası’na geçtim. Sendikada iken şu anda yöneticiliğini yaptığım PETKO, Petrol İşçileri Tüketim Kooperatifi’ni kurdum. 1980 yılında kooperatifin marketini açtık. Bu kooperatifin 44 yıldır yöneticisiyim. Körfez Tükobirlik, Kocaeli ve Civarı Tüketim Kooperatifleri Birliği’nin kurucusu ve yöneticisiyim. Merkez Tükobirlik, Tüm Tüketim Kooperatifleri Merkez Birliği’ni kurdum. Milli Birlik’in kuruluşunda aktif olarak yer aldım ve Kasım Önadım zamanında Başkan Vekili olarak görev yaptım. Yönetim Kurulu ile birlikte; Kasım Önadım, Murat Karayalçın ve ben Milli Birliğin kurulmasında önemli çalışmalar yaptık. Sonrasında, Muammer Niksarlı ile yaptığımız çalışmalar neticesinde yönetim kurulumuz ICA’ya üyelik başvurusunda bulundu ve bunu da başarı ile sonuçlandırdık.
Azerbaycan’da, İtalya’da, Ukrayna’da kooperatif ziyaretlerim ve araştırmalarım oldu. Biz onları ziyaret ettik, onlar bizim seminerlerimize katıldılar. Kasım Önadım, Prof. Hüseyin Polat, İsmail Yılmaz, Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim, Prof. Dr. Mine Tekeli, Prof. Dr. Ayhan Tan, Prof. Dr. Cevat Geray gibi çok değerli kooperatifçiler ile çalıştım.
Ortak sayımız oldukça düşük. Ama gayrimenkul varlığımız çok yüksek.
PETKO Kooperatifi’nin mevcut durumu hakkında bilgi verir misiniz?
Büyük marketimizi kapattık; mağazasını kiraya verdik. Şu anda zaruri ihtiyaçların bulunduğu ufak bir marketimiz var. Bu marketle ara sıra toptan getirdiğimiz ürünlerde kampanyalar yapıyoruz. Burada gerçekten doğal ürünler satmak istiyoruz.
Ortak sayımız oldukça düşük. Ama gayrimenkul varlığımız çok yüksek. Mal varlığı olarak Türkiye’deki en büyük tüketim kooperatifi olduğumuzu söyleyebilirim. 4.500 m2’lik büyük bir iş merkezi inşa ettik. İş merkezimizde 3 tane çok amaçlı salon, 8.000 ekmek üretim kapasiteli ekşi mayalı odun ekmeği fırını, 1.300 m2’lik market, 1.000 m2’lik spor merkezi var. Bölge Birliği’nin faaliyet sürdürdüğü bina da kendimize ait. Mal varlığımız nedeni ile geniş bir krediye sahibiz.
Bu mal varlığına ortaklardan para alınmadan sahip olundu. Uzun vadeli banka kredileri kullandık; banka borçlarımız yeni yeni bitiyor. Kooperatifin kuruluşundan bu yana ortakların kooperatife ödediği miktar sadece 360 TL’dir. 360 TL’nin 230 TL’si pandemi döneminde ortaklardan istediğimiz tutardır. Bu rakamı ödemeyenler ortaklıktan ayrıldılar. Ortak sayımız 1.400’den 127’ye düştü. Ortak sayısı azalınca bazı üyeler kooperatifi tasfiye etmekten söz ediyorlar. Genel kurulda bu sorunu çözeceğiz.
Sendika kooperatif ilişkilerinde bir dönem çok iyi bir süreç yaşadık.
Petrol İşçileri Tüketim Kooperatifi PETKO kurulurken Petrol-İş Sendikası destek oldu mu? Sendika-kooperatif ilişkilerinin geçmiş yıllardaki durumu hakkında bilgi verir misiniz?
Sendika kooperatif ilişkilerinde bir dönem çok iyi bir süreç yaşadık. Hüseyin Polat, TÜRK-İŞ’te çalışırken çok güzel bir organizasyon yaptı; sendikacılar ile kooperatifçileri birleştirdi. Sendikalar ana tüzüklerine tüketim kooperatiflerine yardım edebileceklerini yazdılar. Biz de TÜRK-İŞ’in eğitim çalışmaları sırasında, sendikamızdan destek istedik. Petrol-İş olumlu baktı hatta birkaç kez Petrol-İş’ten kredi bile çektik ve geri ödedik.
Bu böyle bir süre iyi bir şekilde devam etti. Ancak daha sonra para ödememe sorunları ortaya çıktı. Sendikalardan alınan paralar iade edilmedi. Böyle olunca da sendikalar kooperatiflere destek olmamaya başladılar. 2002’den sonra işyerlerindeki spor kulüpleri, vakıflar, dernekler, sandıklar toptan kapatıldı. Bunlarla birlikte kamu kurumlarında kooperatifler de kapatıldı. Bu süreç ile işyerlerinde kooperatiflerin çöküşü başladı. Özel sektör de tüketim kooperatifleri açmıyor. Örneğin burada (İzmit’te) Hyundai’nin fabrikası var. Orada çalışanlar kooperatif kurmak istediler ancak bu girişim başarılı olmadı. İşyerlerinde kooperatiflerin oluşması lazım.
Bordrolardan kesinti yapma hakkının kaldırılması işyeri kooperatifçiliğini son derece olumsuz etkiledi.
Tüketim kooperatiflerinin bugün bu denli zayıf durumda olmasının sebepleri nelerdir?
Bizim kooperatifçiliğimiz çok yanlış yolda gidiyor. Mahalle bakkalı gibi yerel toptancıdan malı alıyorlar, kooperatifte satıyorlar. Kooperatifçilik bu değildir. Ana ürünler toplu olarak alınmalıdır. Önceleri bütün kooperatifleri birlik çatısı altında bir araya getirmiştik. Fabrikalardan toptan mal alımları ile ürünleri ortak aldık. Toptan aldığımız ürünleri koymak için çeşitli yerlerde depolar açtık. Marketler tüketim kooperatiflerinin başarısını olağanüstü kıskandılar. O zaman 9 tane Bölge Birliğimiz, 257 mağazamız varken BİM’in yalnızca 110 mağazası vardı. Günümüzde BİM’in mağaza sayısı 10.000’e yaklaştı. Bizim mağazamız neredeyse kalmadı. Aracısız mal alamadıktan sonra kooperatifinde ucuz ürün satamazsın. Dolayısıyla kooperatifçilik yapamazsın.
Bordrolardan kesinti yapma hakkının kaldırılması işyeri kooperatifçiliğini son derece olumsuz etkiledi. Yönetimlerdeki bilgisizlik, menfaatçi yöneticiler ve enflasyon nedenleri ile kooperatifler zor durumlarda kalıyor hatta kapanabiliyor. Kooperatiflerin şirketlere dönüşmesi de olumlu sonuçlar vermedi.
Yasalar düzelmez, vergilerden arındırılmaz ise kooperatifçilik diye bir şey kalmaz.
Öyleyse kooperatiflerin şirketlere dönüşmesini doğru bulmuyorsunuz?
Yasa değişikliği ile kooperatif şirket haline getirildi. Kooperatifler özel şirket yasalarına tabi tutulamaz. Bu durumdan kooperatifçilik büyük zarar görür. Aslında kooperatifler üçüncü sektördür. Bir ekonomide kamu ve özel sektörün yanında üçüncü sektör dediğimiz kooperatifler ve vakıflar bulunur. Vakıflara büyük ölçekli yardım edilirken aynı destek kooperatiflere verilmiyor. Böyle bir durumda kooperatifler yaşayamazlar. Eğer bu yasalar düzelmez, vergilerden arındırılmaz ise kooperatifçilik diye bir şey kalmaz. Örneğin biz kârımızın yarıdan fazlası ile vergi ödüyoruz.
Yönetimdeki bilgisizlik ile usulsüzlük ve yolsuzluklar kooperatifçiliğe çok zarar verdi.
Kooperatiflerin gelişmesine elverişli bir ortam olmadığı açık. Ancak kooperatif örgütlerinin de zafiyetleri sözkonusu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İki olgu kooperatifçiliğe çok zarar verdi: Yönetimdeki bilgisizlik ile usulsüzlük ve yolsuzluklar. Kooperatiflerin yönetimde bilgisizlikten kaynaklanan sorunlar yaşanıyor. Geniş çaplı eğitimlerin olması gerekli. Merkez Birliği’ni kurar kurmaz TÜRK-İŞ’in Samsun’daki Eğitim Birimi’nde eğitim seminerleri yaptık. Bu eğitimleri aralıksız her yıl tekrarladık. Usulsüzlük ve yolsuzlukları önlemek için ise istikrarlı ve sürekli denetim şart.
Kooperatifçilik kamu ve özel sektör yanında üçüncü sektör olarak yerini almalı.
Kooperatifçiliğin hak ettiği yere ulaşması için ne yapılmalı?
Buradan çıkış için Kooperatifler Yasası’nın kooperatifçilik lehine düzenlenmesi, kooperatiflerin önlerinin açılması lazım. Kooperatifçilik kamu ve özel sektör yanında üçüncü sektör olarak yerini almalı ki esasen gelişmiş ülkelerde durum böyledir. Kooperatifler şirket gibi görülmemeli. Yasaların sık sık değişmesi de kooperatifçiliği olumsuz etkiliyor. Çok amaçlı kooperatiflerin olması lazım. Yöneticiler dürüst olmalı.
Bir ortak kooperatifini seviyor, bazı yanlış uygulamalar canını sıkıyor ise kooperatifçilik ilkeleri beni ilgilendirmez diyemez. Derse, çözümsüzlükten yarar umuyor demektir. 350 katılımcılı bir seminerlerimizde ortaya çıkan, benim düzenlediğim 14 ilke var. Bu ilkeler:
- Demokratik örgütlenme
- İstikrarlı ve sürekli denetim
- Yaşam boyu eğitim
- Üretim ile bütünleşme
- İletişim ve haberleşme
- Ekonomik güçlenme
- Merkezi sistem
- Merkezi sistem muhasebe
- Çağdaş pazarlama
- Kayıt dışı ekonomi ile mücadele
- Tüketiciyi bilgilendirme ve bilinçlendirme
- Sürdürülebilir tüketim ve çevre yönetimi
- Verimlilik
- Kalite ve zaman yönetimi
Gençlere bir mesajınız var mı?
Sevgili gençler, üçüncü sektör olarak biz kooperatifçiler, toplumsal gelişmeyi arttırmanın, serbest pazarın oluşumuna ve ülkemizin kalkınmasına katkı sağlamanın, demokrasiyi geliştirmenin, tüketici haklarını korumanın, insan sağlığı ve çevre gözetimini ön planda tutmanın görevimiz olduğunun bilincindeyiz. Bu bağlamda ülkemizin ekonomik yapısı içinde şekillenen kooperatifçilik anlayışımız; mevcut devlet düzenini güçlendirecek, ideolojik saplantıları engelleyici, Türkiye gerçeklerine uygun kooperatifçilik fikrini yaymak olup rehberimiz, ulu önder büyük kooperatifçi Atatürk’tür.
Enver Kılıç’ın kooperatifçilik üzerine önemli bilgiler verdiği programı izlemek isterseniz: