İşletmelerin kurucuları için hayırseverliğin ötesine geçmek belki bir ömür adadıkları şirketlerini kalıcı sürdürülebilirliğe ulaştırmanın bir yolu olabilir. Finansal sermayeyi en çoklaştırmaktan vazgeçen kurucular, hayatın sermayeye ve şirkete değil, tam tersine sermaye ve şirketin hayata hizmet ettiği modeller yaratabilirler.
Kârı en çoklaştırmayı bırakıp çalışan sahipliğine geçmek olumlu bir etki yaratabilir.
Patagonia’nın sahibi Yvon Chouinard’ın servetinin 3 milyar dolarını bir vakfa (purpose trust) ve bir politik sivil toplum kuruluşuna bağışlamaya karar vermesi, değer sisteminin zenginliği olabildiğince arttırma olduğu bir kültüre uzaydan gelen bir tür kuyruklu yıldız gibi düştü. Chouinard’ın kendine saklayabileceği servet gezegeni kurtarmaya adanacak. Bu bir hayırseverlik öyküsü gibi görünse de toplumsal düzenin ve gezegenin geleceğinin tehlikede olduğu bu kırılma anında çok daha önemli dersler içeriyor.
Şirketler, sahiplerine ve yatırımcılarına en fazla getiriyi sağlamanın dışında bir amaç için yapılandırılabilir mi? Hatta gezegenin iyiye gitmesini sağlamak için tasarlanmış işletmeler hayal edebilir miyiz?
Patagonia’nın çözümü, pek çok iyi niyetli Kurucu CEO’nun paylaştığı kadere bir alternatif oluşturuyor. Smith & Hawken, Odwalla, Ben & Jerry’s ve pek çok başka şirket, çok uluslu şirketlere satıldığında ya da halka açıldığında, şirket kurucuları yarattıklarının içinin boşaltıldığına ve dönüştürüldüğüne tanık olmuştu.
Can sıkıcı gerçek şu: Neredeyse tüm başarılı işletmeler finansın pençesine düşüyor. Sistem tasarımı neredeyse hiçbir alternatife izin vermiyor.
Hiçbir kurucu sonsuza kadar yaşamaz. Bir kurucu emekli olduğunda ya da öldüğünde, çoğu küçük işletme kapanır. Her yedi işletmeden yalnızca biri kurucusunun ailesine miras olarak kalır ve bu işletmelerden çok çok azı üçüncü kuşağa ulaşır. Geri kalanlar ise genellikle ya rakiplere ya da özel sermaye şirketlerine* satılır. İşletmeler varlık haline gelir, genellikle özgün ruhunu teslim edene dek tekrar tekrar satılır. Kurucuyu motive eden insani iyileştirme dürtüsü ne olursa olsun, kârı en çoklaştırmak onu yok eder.
Bu durum karşısında, mülkiyeti alternatif yollarla devreden kurucular gelecekteki sistemin öncü mimarlarıdır. Patagonia’nın öyküsünden bile daha ilham verici ve başkalarınca tekrarlanabilir bir hikâye ise aşağıda:
Aklımızı Başımıza Toplamak
2005 yılında Dansko ayakkabı şirketinin kurucusu Mandy Cabot, şirketi 100 milyon dolara Timberland’e satmanın eşiğindeyken son anda geri adım attı. Şirketi bir sosyal fayda şirketine dönüştürdü ve Çalışan Hisse Senedi Sahipliği Planı aracılığıyla şirketi çalışanlarına sattı. Ama bu sadece başlangıçtı.
Cabot varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve üzerine Dansko’nun satışından da para kazandı. Ancak bir ömür boyu servet biriktirmenin ve sonunda bir kısmını dağıtmanın ne kadar verimsiz olduğunu görüyordu. Kendisine şu soruyu sordu: Bir işletmeyi iyilik yapmak için kullanmak daha etkili olmaz mıydı?
Biz 2018 yılında Democracy Collaborative olarak “yeni nesil girişim” adını verdiğimiz bir proje başlatmıştık. Eileen Fisher, Clif Bar, King Arthur Flour ve Cooperative Home Care Associates gibi, Dansko gibi çalışanlarının sahibi olduğu 50’den fazla sosyal fayda şirketi belirlemiştik. Cabot, Nisan 2019’da bu firmalar için düzenlediğimiz etkinliğe katıldı. Onu Business Ethics (İş Etiği) dergisinin yayıncısı olduğum günlerden tanıyordum ve neler yaptığını sorduğumda gülerek “bir yağmur ormanı satın aldım” dedi.
Daha sonra röportaj yapmak için Cabot’un Belize’deki evine gittim. Şu anda 60’lı yaşlarının sonunda olan Cabot ve 70’lerindeki kocası Peter Kjellerup, Dansko’nun satışından sonra etki yatırımları arayışındaydı. Belize dağlarında küçük bir çiftlik satın almayı düşünüyorlardı ki bir komisyoncu onlara bir müteahhide satılmak üzere olan bir yağmur ormanından bahsederken “otursanız iyi olur, çünkü bu büyük bir şey,” demiş.
Yağmur ormanı arazisinin 11.129 hektar olduğu ve biri jaguar koruma alanı olmak üzere üç koruma alanını çevrelediği ortaya çıktı. Arazinin içinde Hindistan cevizi yağı üreten bir fabrikanın bulunduğu terk edilmiş bir çiftlik de vardı. Âşık olmuşlardı. Cabot’ya göre, “bu, tüm etki yatırımlarının en büyüğü” idi. Önceleri tarım yapılan arazinin %10’unu permakültür ve yenileyici tarım uygulamalarıyla rehabilite etmeye başladılar. Arazinin geri kalanının çoğunu, yeni kurulan Silk Grass Yaban Hayatı Koruma Alanı’na verildi. Yeni kurulan bu sivil toplum kuruluşu bugün çiftliğin ve fabrikanın %30’una sahip ve bir gün tamamına sahip olacak.
Cabot’un amacı çiftliği ve fabrikayı, koruma alanını sonsuza dek ayakta tutmaya yetecek kadar kârlı hale getirmek. Koruma alanının ve şirketin yönetim kurulları Belizeliler tarafından kontrol edilecek ve Cabot kurullarda çoğunluğun kadınlarda olmasında ısrarcı. Bu sistem bir gün yaklaşık 200 iyi maaşlı işi sürdürebilir kılacak.
Cabot, “her şeyi ölçeklenebilir şekilde tasarlıyoruz,” diyor. “Ölçeklenebilir” derken finansal serveti en çoklaştırmayı değil, derin ve engin bir yaşam sürmeyi kastediyor: Geride sağlıklı topraklar bırakmak, biyoçeşitlilik oluşturmak, polen taşıyıcılarını desteklemek.
Cabot, çalışanlara ait bir fayda şirketi olan Gardener’s Supply’ın kurucusu Will Raap ile tanışmasını ve Raap’ın kendisine “hanımefendi, size tek bir şey söyleyeceğim: Biyokömür. Biyokömür gerçekten insanlığı kurtaracak” dediğini anlatıyor. Biyokömür Hindistan cevizi kabukları, narenciye kabukları ve avokado çekirdekleri gibi biyolojik atıkları briketlere dönüştüren bir işlemin sonucudur. Bu briketler karbonu binlerce yıl tutup toprak ıslahına hizmet eder. Cabot ve Kjellerup şimdi biyokömürü çiftliklerine getiriyorlar.
Cabot bana “tüm bunların içinde öyle çok döngüsellik var ki” dedi. “Bu gerçekten müthiş bir son ve buna sahip olduğumuz için çok şanslıyız.”
Hem bir sosyal fayda şirketi hem de çalışanlara ait bir firma olan Dansko, iş dünyasını iyilik için bir araç olarak kullanmanın bir örneği ise, Silk Grass bundan çok daha iddialı bir projedir. Burada yatırım, kâr, vakıf mülkiyeti, yenileyici tarım ve yerel yönetimin hepsi gelişen, devamlılığı olan, canlı zenginlik yaratmak üzere bir sistem olarak birlikte çalışmaktadır. Cabot yağmur ormanlarının zenginliğini beslemek için sermaye yatırımı yapıyor.
Diğer girişimciler Cabot’un kazanç fırsatını kaçırdığını söyleyebilir. “Siz onlara ne söylerdiniz?” diye sorduğumda şöyle cevap verdi: “Yeterli olandan ne kadar daha fazlasına ihtiyacınız var? Yeter artık.” O ve Kjellerup çocuklarına bir miras bıraktı. Rahatça yaşamalarına yetecek kadar varlıkları da var. Ancak sahip olamayacakları ya da kâr edemeyecekleri bir şeyi inşa etmek için Still Grass’a çok fazla para ve ömürlerinin geri kalanını harcıyorlar.
Cabot, kocasının ve kendisinin “hayatlarında kendilerine ne en derin haz veriyorsa” onu önemsediklerini söylüyor. Facebook’ta başkalarıyla birlikte beslemeye çalıştığı düzinelerce yavru deniz kaplumbağasının denize bırakıldığı bir videoyu paylaşırken bu hazzın bir parçasını gördüm.
Yvon Chouinard gibi Cabot da küçük şirketleri büyük kurumsal finansın pençesine düşüren sisteme bir alternatif kuruyor. Ve Dansko’nun tüm servetini bağışlamadığından Cabot, başka kurucular için tekrarlanabilir bir yaklaşımın örneğini oluşturuyor.
Cabot daha sonra daha da büyük bir işe girişti. Silk Grass’ta (aynı zamanda Belize’deki ilk sosyal fayda şirketi) mülkiyet, çiftliğin kârıyla beslenen ve Belizeliler tarafından yönetilen bir vakfa devredilecek. Yatırım gerçekleşiyor. Bir işletme kâr elde ediyor. Ancak hayat sermayeye ve şirkete değil, tam tersine sermaye ve şirket hayata hizmet ediyor.
Bu mikrosistem, önümüzdeki büyük görevi yani zenginliği ve gücü azınlığın elinden alarak çoğunluğun idaresine devretmeyi gözümüzde canlandırmamıza yardımcı oluyor. İlk hedef olarak da yaşamın serpilmesini sağlayacak sistemler yaratmak.
Kültürümüz bir gün geriye dönüp baktığında, kârı en çoklaştırma çılgınlığının nihayetinde etkisini yitiren kitlesel bir sanrı olduğunu görebilir. Charles Mackay, Extraordinary Popular Delusions and the Madness of Crowds (Olağanüstü Popüler Sanrılar ve Kalabalıkların Çılgınlığı) adlı kitabında, insanların sürüler halinde düşündüklerini ve sürüler halinde delirdiklerini ileri sürmüştü: “Akılları başlarına teker teker ve yavaşça gelir.”
Cabot ve Yvon Chouinard masanın üzerinde bir sürü para bıraktılar; hazır paraya hayır dediler. Ancak bunu daha iyi ifade etmek gerekirse onlar o parayı mümkün olan en iyi şekilde kullandılar.
* (İng.) Private equity firm. Emeklilik fonları, fon sepetleri ve varlıklı kişilerden edinilen bir sermaye havuzu oluşturan yatırım yöneticisidir. (ç.n.)
Not 1: Marjorie Kelly’nin 25 Ekim 2022 tarihinde Yes! Magazine’de yayımlanan “Going Beyond Charity: How Businesses Can Achieve Permanent Sustainability” başlıklı yazısından Yasemen Köne tarafından çevrilmiştir. Yazı, Eylül 2023’te Berrett-Koehler Publishers’tan çıkacak olan yeni kitap Wealth Supremacy (Servet Egemenliği)’den bir alıntıdır ve YES! Dergisi için düzenlenmiştir. Erişim
Not 2: Öne çıkan görsel, Silk Grass Farms ekibi
Hayırseverliğin ötesine geçilmiş, ama iyi niyete bağlı kalmanın ötesine değil.
Bir zamanlar, çalışanlarına radikal eşitlikçi yaklaşımıyla herkesi şaşırtan “kızıl kapitalist” adı verilmiş varlıklı bir sermayedarın gerçek öyküsünü de izlemiştik.
Bence, niyetlerle, sevgiyle, insan değerine bağlılıkla değil, iş yapmanın kurallarıyla, yapılanmasıyla yani başka türlü olmasının yol açacağı kayıplarla dayanışmaya, paylaşmaya adanmış bir düzene erişelim. Bunu istemek daha sağlıklıdır.