SEÖ, yani Sosyal Ekonomi Örgütleri, geçtiğimiz dönemlerde krizlerle başa çıkma yetenekleri nedeniyle ön plana çıkmış durumda. Bununla birlikte, bu kurumların dönüştürücü özelliklerinin, kriz bittikten sonra unutulmaması önemli. İtalya’da sosyal ekonomi üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçları, SEÖ’lerin alternatif bir ekonomik modele önayak olabileceğini gösteren ve umut vaat eden rakamlar sunuyor.
Londra Ekonomi Okulu’nda ekonomik coğrafya profesörü olan Andrés Rodríguez-Pose, 5. Yerel Ekonomik Kalkınma Dünya Forumu (Haziran 2021) sebebiyle verdiği bir yüksek lisans dersinde Covid-19’un yarattığı krizin bazı özelliklerini vurguladı [i].
Sunumunda ekrana yansıtılan veri, pandeminin zaman içinde oldukça istikrarsız ve yoğunlaşmış vakalara sebep olduğunu gösteriyor, hem şehirlerde hem de bölgesel düzeyde. Pandeminin etkisi, diyor Rodriguez-Pose, süresine, her şehrin ve bölgenin ekonomik, sosyal ve politik koşullarına, aynı anda olan diğer dönüşümlere (dijitalleşme, yapay zekâ, ticari bütünleşme), kurumların durumlarına ve şansa bağlı.
Rodríguez-Pose, ayrıca dönüşümlerin arkasında yatan mekanizmalara değiniyor: Toplumsal yaralar, sosyal mesafeyi korumak için yapılan değişiklikler ve zorunlu sosyal deney. Bu durumlarda çalışma (uzaktan çalışma), tüketim (çevrimiçi alışveriş) ve sosyalleşme (sanal veya uzaktan ilişkiler) şekillerimizi içeren değişimler görüyoruz.
Rodríguez-Pose’ye göre, pandemi, bazı istisnalar hariç, kentlerimizdeki ve bölgelerimizdeki istihdamı etkileyerek daha seyrek nüfuslu ve geri kalmış bölgelerde kalkınma sorunlarını ağırlaştırabilir. Bu etkinin büyüklüğü yerel, ulusal ve küresel ölçekte alınan önlemlere ve tüketimle alan kullanımını tekrar tanımlama yeteneğine bağlı olacak.
Rodríguez-Pose, olumsuz etkisiyle beraber, pandeminin değişime uyum sağlayabilenler için bir fırsat demek olduğunu söyleyerek umut vadediyor. Pandemi, iyi yaşam koşullarını ve yeni fikirler geliştirmeye ve yetenek çekmeye uygun bir ekosistemi korumanın koşullarını yaratıyor. Rodríguez-Pose farkı, kurumsal, politik, sosyal ve ekonomik koşulların yaratacağını ekliyor.
Sosyal olarak daha adil bir yeni normale olanak sağlayacak, yenilikçi bir ekosistemi yaratmak ve korumak için hangi önlemler devreye sokulmalı?
Kriz zamanlarında, insanlar sağlık, sosyal ilişkiler ve iş gibi hayati meselelerin değerini bilmeye zorlanırlar. Diğerlerine ek olarak, bu nedenlerden ötürü, ekonomiyi yorumlamanın ve iş yapmanın “farklı” yollarına gösterilen ilgi ciddi biçimde arttı. Örneğin, kâr maksimizasyonundansa insanlarla ilgilenen üretici örgüt biçimlerinden bahsediyorum. Kâr maksimizasyonu kendi başına olumsuz bir özellik değildir fakat kesin kurallar ve bu kurallara saygı olmadan, oyunun bazı oyuncuları vahim sonuçlarla karşılaşırlar. Şu ana kadarki, “politikanın” çevresel etki, emek haklarına saygı ve işyerlerindeki güvenlik önlemleri açısından oldukça kısıtlı sonuçlara ulaştığını görmek kolay. Gittikçe artan eşitsizliklerle ilgili sorunlardan bahsetmiyorum bile.
Dolayısıyla, oluşan dengesizlikleri telafi edecek politikaları desteklememiz gerekli görünüyor. Bu politikalar dayanışmaya, demokrasiye, kârın yatırıma aktarılmasına ve içinde iş yaptıkları topluluğa dikkat etmeye öncelik veren iş yapma biçimlerini içermeli. Bu, kapsayıcılık ve sürdürülebilirliğe işaret ediyor.
Bu bağlamda, İtalya’da, bu sefer Ulusal İstatistik Enstitüsü (ISTAT) ile sosyal ekonomi ve kooperatif ekonomisi çalışmaları merkezi EURICSE tarafından başka bir kayda değer sunum yapıldı. “İtalya’da Sosyal Ekonomi. Boyutlar, karakteristikler ve kilit sektörler” (İtalyancası burada) araştırması, piyasada rekabet edebilmek için gerekli koşulları gözden kaçırmadan insanların yaşam kalitesini iyileştirecek yenilikleri cesaretlendiren büyük miktarda veri içeriyor.
Yukarıda bahsedilen araştırma İtalyan gerçekliğinin bir temsili ki dünyanın kalanına genişletilebilir olmasa da diğer ülkelerde var olan bir eğilim çizgisi veriyor ve bizi ileri doğru yol almamız için teşvik ediyor.
Bu araştırmada İtalya’daki Sosyal Ekonomi Örgütlerinin (SEÖ) aşağıdaki alanlarına ilişkin sayıları bulabilirsiniz:
- Sosyal Ekonomi Örgütlerinin (SEÖ) sayısı
- SEÖ’nün bileşimi
- Örgütsel yapıya göre piyasa ve piyasa dışı SEÖ
- Örgütsel yapıya göre finansman kaynakları
- Faaliyet sektörlerine göre SEÖ bileşimi
- Sektöre göre SEÖ’nün bağımlı işçiler üstündeki ağırlığı
- SEÖ çalışanlarının diğer işletmelere kıyasla özellikleri
- Firma türüne göre kadınların ve gençlerin oranı
- Diğer özel şirketlere kıyasla SEÖ’deki kadınların sektörel dağılımı
- Diğer özel şirketlere kıyasla SEÖ’deki gençlerin sektörel dağılımı
- SEÖ’deki iş eğilimlerinin diğerleri ile karşılaştırması
Çalışmanın ayrıca SEÖ’nün bölgesel boyutuna ayrılmış, İtalya ulusal bağlamına atıf yapan bir kısmı var.
Bu kısa yazıda çalışmanın sunduğu tüm veriden bahsetmeden, yazarlar tarafından sunulan ve tümü daha derin incelemeye tabi tutulması gereken bazı yargılara değinmek istiyorum. Kısacası, araştırma verisi bize İtalyan ekonomik sistemi sektörlerinin büyük kısmında SEÖ’lerin varlığının ölçüsünü veriyor ve bu da bu örgütlerin önemini doğruluyor. Dahası, veriler, gönüllülüğün ve bağışların kapsamını gösteriyor ki bunlar kamu yararına hizmetlerin sağlanmasıyla alakalı meseleler. Son olarak, araştırma, SEÖ’nün kriz zamanlarında konjonktür karşıtı rolünün altını çiziyor.
ISTAT/EURICSE araştırması, bu örnekte İtalya için, insanlara ve gezegenimize daha çok dikkat edecek politikaların geliştirilmesi ve uygulanması konusunda bilgi verecek ve yönlendirecek hayati bir aracın iyi bir örneği.
Değişime uyum sağlamak ve bölgelerin ve ortak çıkarın değerini yükseltmek için sosyal yenilik: İtalya rakamları bunun mümkün olduğunu gösteriyor.
[i] Forum’un dördüncü gününden, Andres Rodriguez-Pose’nin aracılığını da içeren bir video, İspanyolca, İngilizce ve Fransızca burada.
Not 1: Roberto Di Meglio’nun The SSE Collective Brain sitesinde 25 Haziran 2021 tarihinde yayımlanan “The consolation of numbers in times of COVID-19: the Italian case” başlıklı yazısından Murat Soysaraç tarafından çevrilmiştir. Erişim
Not 2: Öne çıkan görsel, PxHere