Dünya genelinde kadın kooperatifleri tarım, el sanatları, gıda, çocuk ve yaşlı bakımı gibi çeşitli sektörlerde faaliyet gösteriyorlar. Farklı coğrafyalarda, farklı geçmişlerden gelen, değişik becerilere sahip kadınların kurduğu şaşırtıcı çeşitlilikteki bu kooperatiflerin kadınlar tarafından kurulup işletilmek dışında bir ortak noktası var mı?
Aroundtheworld.coop’a göre var. Kooperatifleri yerinde ziyaret ederek ve video öykülerini kaydederek tamamladıkları dünya turundaki gözlemlerine dayanarak bu ortak noktanın kadın güçlenmesi olduğunu söylüyorlar. İlk bakışta asla benzer olamayacak gibi görünen, biri Fas kırsalında argan yağı üreten, diğeri New York Anakentte ev temizliği hizmeti sunan Toudarte ve Up&Go kooperatiflerini birbirine bağlayan şey, kadın güçlenmesine yaptıkları katkılar. Kolektif kadın eylemi kadın güçlenmesini harekete geçirip pekiştiriyor.
Kadın Güçlenmesi
Güçlenme kişiyi, özgüven ve özsaygı kazanmaya götüren süreçtir. Bireyin hakları konusunda farkındalık edinmesine katkıda bulunur ve kendi hayatının yönetimini ele almasını sağlar. Güçlenme, stratejik ve etkili yaşam seçimleri yapma becerisi kazanmak ve bu yeteneği olumlu bir değişim için etkili bir şekilde kullanmaya başlamak anlamına gelir. Bu nedenle, seçim yapma yeteneği olarak da tanımlanabilir.
Güçlenme, dinamik ve çok boyutlu bir kavram olduğundan pek çok bağlama uygulanabilir. Son zamanlarda güçlenme kavramı önüne sık sık “kadın” tanımlaması getiriliyor. Yapılan araştırmalar, kadınların güçlenmesinin insani gelişme bakımından önemini vurguluyor. Gelişim, insanların yapabilirliklerinin (capabilities) genişlemesini sağlar. Dahası, gelişim bireyi politik, ekonomik ve sosyal fırsatları deneyimlemeye yönlendirir. Bu süreç, bireyin topluluk içinde faaliyet göstermesinin temelini oluşturur.
Toplumsal cinsiyet eşitliği hem içsel ve hem araçsal bakış açılarından insani gelişmenin belirleyicilerinden biridir. Araçsal perspektiften bakıldığında, kadınlar hanehalkının ve çocukların yapabilirliklerinin genişletilmesini sağlayan itici güçtür.
Ancak, kadınların bu gücü işgücü piyasalarına yansımıyor. 2019 yılında dünya çapında erkek işgücü piyasalarına katılım oranı %74 (World Bank, 2021) iken kadınlar için bu oran yalnızca %47 (World Bank, 2021). Türkiye için aynı oranlar sırasıyla %72 ve %34 olarak gerçekleşmiş. Kadın olmak, mülkiyet ve finansal kaynaklara erişim alanlarında da eşitsizliklere maruz kalmak demek. Bir de “görünmeyen” yani ücretlendirilmeyen kadın emeği var ki kadınların üstlendikleri ev işleri, çocuk, hasta ve yaşlı bakımı gibi işler için harcadıkları emeği kapsıyor. Oxfam’ın (2020) hesaplamalarına göre, bu emeğin ekonomik karşılığı yılda en az 10,8 trilyon dolar.
Türkiye’de Kadın Kooperatifleri ve Kadın Güçlenmesi
Türkiye’de kadın kooperatiflerinin sektörel dağılımı dünyadakinden farklı değil. Tarım, tekstil, hediyelik eşya, gıda, hizmetler gibi alanların birinde ya da birkaçında mal ve hizmet üreten kadın kooperatiflerimiz var[i]. Yaklaşık 20 yıllık geçmişi olan kadın kooperatifçiliği hareketi, kadınları çalışma hayatına dâhil ederek ve gelir sahibi yaparak ekonomik güçlenmelerine katkıda bulunuyor. Bundan başka diğer kadınlarla bir araya gelerek deneyimlerini ve sorunlarını paylaşmak, kadınların sosyal ve psikolojik refahlarını artırıyor. Sadece evden çıkmak bile kadınların güçlenmiş hissetmesini sağlayabiliyor (Çınar vd., 2019).
“Kadınlar sadece sosyal yönden değil ekonomik olarak da güçlenmeli.” – Nurcan Yalçın, Zeytindalı Kadın Kooperatifi |
Kooperatifler aynı zamanda demokrasiyi uygulamak için harika bir eğitim alanını temsil eder. Kooperatif toplantılarında bireysel ve toplu ihtiyaçlar dile getirilir, üyeler fikirlerini ve bakış açılarını ifade etme olanağı bulurlar. Ayrıca herkesin sahip olduğu haklar konusunda farkındalık kazanırlar.
“Bizi diğer şirketlerden ayıran en önemli şey eğitim, ortak üretim ve ortak yönetim. Kooperatifte her kadın eşit haklara sahiptir. Herkesin söz hakkı vardır.” – Aynur Bozdemir, Soma Kadın Kooperatifi |
Kooperatife Katılım
Kooperatife aktif katılım yoluyla, kadınlar hem bireysel hem de kolektif kimliklerini inşa edebilirler. Kişinin kendini, diğerinde tanıması anlamına gelen kolektif kimlik, kadın güçlenmesine katkıda bulunur. Diğer üyeler ve giderek diğer tüm kadınları tamamen güvenebileceği kişiler, “kız kardeşler” olarak görmek sosyal bağları güçlendirir. Kalkınma terimi ile ifade edersek, “sosyal sermaye” düzeyi artar.
“Hem birbirimizin yaptıklarına hem emeğe saygıyı öğrendik bu kooperatifçilikle… Emeğe saygıyı, birbirimize saygıyı, birbirimizi idare edebilmeyi, bir işletmenin sahibi olmayı. Müşteri ilişkilerini, pazarlamacılığı. Bunları da gördük. Ortaklı bir yapıda nasıl davranılması gerektiğini öğrenmiş olduk.” – Funda Akçalı, Begonvil Kadın Kooperatifi |
Gerçekte kadın güçlenmesini başlatan ve geliştiren unsurun kooperatife aktif katılım olduğunu biliyoruz. Ancak toplumun dayatmaları ve kültürel koşullar aktif katılımı engelleyebilir. Kadınlar ev ve bakım “görevleri” ile ücretli iş arasında denge kurmak zorunda kalırken bir kooperatife katılacak zamana sahip olmayabilirler. Dahası, karar alma süreçlerine katılma deneyimi olmayan kadınlar kendilerine güvenemedikleri için kooperatife katılma konusunda istekli olmayabilirler.
Bu gibi kısıtlayıcı koşulların güçlü olduğu bağlamlarda, tamamı kadınlardan oluşan bir kooperatif, kadınların birbirlerini güçlendirirken kendilerini özgürce ifade edebilecekleri korumalı bir alan oluşturabilir. Kadınlar tarafından kadınlar için inşa edilen bu korumalı alanlar kadın güçlenmesi sürecinin bir adımıdır, ancak her şeyin çözümü değildir. Toplumsal, kültürel ve yasal dönüşüm el ele gitmelidir.
Kolektif Eylemin Gücü
Kolektif eylemle güçlendirilmiş kadınlar, muazzam değişikliklerin yaratıcısı oluyorlar. Yirmi yıllık süreçte kadın kooperatiflerinin kat ettiği yol, sahip oldukları kaynaklar açısından değerlendirildiğinde “etkileyici” nitelendirmesini hak ediyor. Başlangıçta, çoğunlukla piyasada rekabet gücü olmayan ürünlerle başlayan kadın kooperatifçiliğinde bugün ürün geliştiren, markalaşan ve ulusal pazara ürün sunan kooperatifler var.
Bu kooperatifler, üyelerine ekonomik bağımsızlık kazandırmanın yanı sıra onları toplumun aktif bir katılımcısı yapıyor ve dayanışma ağları ile güçlendiriyor. Daha önemlisi, diğer kadınlara örnek olup harekete geçmeleri için teşvik ediyorlar. Bana göre kadınların kooperatif çatısı altındaki bireysel ve kolektif eylemleri ve ortaya koydukları emek, ilgiyi ve önemsenmeyi hak ediyor. Daha eşitlikçi bir topluma doğru yol açan tüm kooperatifçi kadınları “kız kardeşlerimi” sevgiyle selamlıyorum. Emeklerine sağlık!
“Bizler de kadınların sadece üretici değil, onların bugün varlığımızı kutsayan bilgelikle süregelen doğa bilimciler olduğunu anlatmaya çalışıyoruz… Kadının kendi toplumsal yaşamındaki alışkanlıklarını, çevresine verdiği katkıyı göz ardı etmemek lazım.” – Çiğdem Ercan, Gökova Kadın Kooperatifi |
[i] Türkiye’de kooperatifçilik sektörünün tamamında ve elbette kadın kooperatiflerinde güncel ve güvenilir veri eksikliği söz konusudur. Örneğin, ‘Türkiye’de kaç kadın kooperatifi vardır’ sorusunu eldeki farklı verilerle yanıtlamak mümkün değildir. 2015 yılında tamamlanan Türkiye’de Kadın Kooperatiflerinin Durumu başlıklı araştırmadan sonra ülke genelini kapsayan bir araştırma yapılmamıştır. Bu alanda haberlere yansıyan son gelişme; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi ile birlikte başladığı çalışmadır. “Türkiye’de Kadınların Kooperatifler Yoluyla Güçlenmesi: Yasal ve Yapısal Stratejiler Raporu” isimli çalışmada diğer konularla birlikte, Türkiye’de kadın kooperatiflerinin mevcut durumunun ele alınacağı belirtilmektedir.