Korona ile savaşımda 2021 yılı ve sonrası
Kooperatiflerin gelecek planları yapmalarının özendirilmesi sadece bu günlere özgü bir çaba olmamalı ya da sadece pandemi ile ilişkilendirilmemeli. Belki pandemi, bazı yapısal bozuklukların ya da çağ dışı kalmış düzenlemelerin “sıfırlanması” gereğini anımsatabilir. |
Covid-19 salgını nedeni ile 2020 yılı ülkemizde ve dünyada kooperatifler açısından sıkıntılı bir yıl oldu. Kooperatifler tüm faaliyetlerini belirli sınırlamalara göre ve planlananın çok altında yürütmek zorunda kalırlarken, bazı birim kooperatifler de ilgisizlik nedeni kapılarını kapatmak zorunda kaldılar. Hayatta kalan kooperatifler genel kurul gibi ortaklarını bir araya getiren yaşamsal toplantılarını da ertelemek, eğitsel ve teknik içerikli toplantılarını ise internet ortamında yapmak durumunda kaldılar. Genel kurullar yapılamayınca, ne bir sonraki yılın bütçesi ve iş planı ne de geleceğe ilişkin uzun vadeli plan ve programlar yapılabildi. Kooperatif ortaklarının katılımı ile (yüz-yüze) tartışarak karar almaları neredeyse askıya alındığından, kooperatifçilik demokrasisinin diğer işletme türlerinden en önemli farklılığı (katılımcılık) da yara almış oldu. Katılımcı bir yöntemle yıllık iş planı ve geleceğe yönelik stratejik planlama yapılamaması, kooperatifleri adeta çoğunluk hisselerinin tek kişi ya da ailede toplandığı şirket yapılarına benzer bir duruma getirdi. Yönetim kurulları geçici plan ve bütçelerle işletmeyi ayakta tutmaya çalışıyorlar.
Bilindiği gibi kooperatifler, tüm ortaklarının katılımı ile yalnız içinde bulundukları yıl ve girecekleri yeni yıl için değil, sonrası için de uzun vadeli, stratejik planlar yaparlar. Özellikle uzun vadeli planlamanın ülkemizde olmasa da başka ülkelerde ilginç örnekleri vardır. 1980’lerden beri başta Uluslararası Kooperatifler Birliği ICA olmak üzere pek çok kooperatif ve üst örgütü, beklentileri ve varsayımları da dikkate alarak gelecek planları yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. “Fütüristik” bir yaklaşımla kooperatifçilik konusunda uzmanlaşmış bilim insanları tarafından hazırlanan öngörü raporları da bu uzun erimli planlara katkıda bulunmaktadır. Hatta bu yöntemle bilim insanlarının kooperatiflerin gelişmesine ve yeniliklere kapılarını açmalarına eylemli bir biçimde katılmaları sağlanmaktadır.
Kooperatif nostalji: Geçmişe yolculuk
Bu gelecek planlarına önemli ölçüde esin kaynağı olan ve aradan 40 yıl geçmiş olmasına karşın unutulmayan, günümüz koşullarına da uyarlanabilen ICA’nın 1980 yılında Kanadalı ünlü kooperatifçi bilim insanı Dr. Laidlaw’a hazırlattığı “2000 Yılında Kooperatifler” konulu stratejik raporudur. Bu rapor, ICA’nın 1980 Moskova genel kuruluna sunulmuş ve delegelerin tamamına yakınının onayını almıştır. Türkçe dâhil pek çok dile çevrilen bu rapora ilişkin ICA Genel Kurulunun aldığı kararın bir yerinde geleceğe ilişkin aynen şöyle denilmektedir:[i]
“Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin 27. Genel Kurulu;
Bu raporu, tüm dünya düzeyindeki kooperatifçilik hareketinin kendi kendini denetleme ve inceleme yolunda sürekli bir eylemin başlangıcı olarak değerlendirir ve saygıyla karşılar. Üye kuruluşlardan, kendileri ya da hükümetleri nezdinde yapacakları girişimlerde, bu raporda belirtilen önceliklerin uygulamaya konulması ve bu suretle kooperatifçilik ile kalkınma yolunda girişimlerini geliştirmelerini ister.”
Bugün için de geçerli…
Profesör Laidlaw 40 yıl önce hazırladığı raporunda 20 yıl sonrası için, yani 2000’li yıllara ilişkin beklentiler ve varsayımlar konusunda bugün için de büyük ölçüde geçerli konulara kooperatiflerin dikkatlerini çekmektedir:
- Kooperatif liderleri: Sıradan liderlerin yetiştirilmesi ve eğitimi için kooperatifçilik sistemi eğitim kurumları ve sürekli eğitim veren örgütlerle ilişkilerini sürdürebildiğinde başarılı olacaktır.
- Sadece işletme olmak yetmeyecek: İşletme oluşu yanında bir eğitim kurumu olmaya da özen göstermeyen bir kooperatif toplumdaki potansiyel rolünü giderek yitirecektir.
- Baskı rejimlerinde kooperatif eğitiminin rolü: Baskı rejimleri ile yönetilen ülkelerde iyi bir kooperatif eğitiminin bir ölçüde gerçekleri gösterici nitelik taşıması gereklidir.
- Hükümetin gerçek rolü: Hükümet kooperatifçiliği desteklemeli ve akçalı destek sağlamalı, ancak onu yönetmeye ve denetimi altına almaya çalışmamalıdır.
- Aşırı ilginin sonucu: Birçok durumlarda hükümetlerin aşırı ilgisi kooperatiflerin boğulup ölmelerine neden olabilmektedir.
- Kooperatif bankacılığı: Geleceğin kooperatifleri iyi gelişmiş bir uluslararası bankacılık sistemi kurmalıdır.
- Kooperatif yönetimi: Eğer kooperatiflerin başka işletme türlerinden değişik olmaları isteniyorsa, bu akımın yönetici ve liderleri, başka işletme türlerinin gerektirdiği bilgi ve deneyim yanında kooperatiflerin işleyişi ve işletme evrenindeki kendilerine özgü yeri de çok iyi kavramış olmalıdırlar.
- Kadınların rolü: Kadınların yetenek ve becerilerine de yer veren kooperatifler geleceğin başarılı işletmeleri olmaya adaydırlar.
- Kooperatiflerin gelecekteki durumları: Firma gücünün olağanüstü boyutlara ulaştığı çağımızda kooperatifçilik, bireylerin ekonomik özgürlüklerini kullanabilecekleri ve bunu yaparken başkalarını sömürmeyecekleri tek yöntem olacaktır.
- Günümüz trendleri bizi İngiliz ekonomisti Alfred Marshall’ın (1842-1924) şu görüşünü güçlü ve inançlı bir biçimde doğrulamaya zorlamaktadırlar: “Yeryüzü, kooperatifçilik akımının yapabileceklerine tanık olmaya daha yeni hazırlanıyor.”
ICA’nın 27. Genel Kuruluna katılan ve Prof. Laidlaw ile görüşme olanağı bulan YOL-KOOP delegeleri, yurda dönüşlerinde yönetim kurulu kararı ile bu önemli raporun Türkçeye çevrilerek 1981 yılında, yani bundan 40 yıl önce, kitap olarak bastırılarak dağıtılmasını sağlamakla kalmamış, eğitim çalışmalarında da raporu geniş ölçüde kullanmışlardır. Kitap ayrıca Türk-İş Kooperatifler Bürosunun 1982-86 yılları arasında işçi kooperatifleri yöneticileri için düzenlediği eğitim seminerlerinde de kullanılmıştır.
Kooperatif gelişmenin on yılı
ICA, kendisine bağlı kooperatif örgütlerin geleceğe dönük planlama yapmalarını özendirme çabalarına devam etmiş ve 2012 yılında “2020 Vizyonu” raporunu hazırlamıştır.[ii]
2012 yılı Kasım ayında toplanan Uluslararası Kooperatifler Birliği ICA’nın olağanüstü genel kurulu da Uluslararası Kooperatifler Yılı etkinliklerinin bir çıktısı olarak önemli bir raporu kooperatif kamuoyunun dikkatine sundu. Genel Kurulda, 100 ülkeden gelen ICA delegelerinin onayladığı Kooperatif On Yılı Stratejisi, “2020 vizyonu” başlığı altında kooperatif işletmelerin 2020 yılında;
- Ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğin beğeni kazanan lideri,
- Halk tarafından benimsenen bir model,
- En hızlı büyüyen işletme türü.
olacağını hedefleyerek, tüm kooperatiflerin bu hedefe kenetlenmelerini istedi. Kooperatiflerin 2020 yılına kadar bu strateji belgesinde gösterilen hedeflere ulaşmalarına yardımcı olmak amacı ile ICA bünyesinde bir de “The Blueprint Fund” adı altında özel bir fon oluşturuldu.
Kooperatif Gelişme On Yılı (ICA Strateji Belgesi)’nın amacı, gelecek için yapılacak programlar için bir şablon hazırlamak ve kooperatiflerin üzerinde çalışacakları bir yol haritası önermekti. Bu yol haritası için şu beş anahtar öge önerildi: Katılımcılık, sürdürülebilirlik, kimlik, yasal çerçeve ve sermaye. (Bu ögelerin ayrıntılı açıklaması için Yarının İşletmesi Kooperatif kitabının 110-112. sayfalarına bakılabilir).
Günümüzden geleceğe
ICA’nın geleceğe dönük planlamaları devam etti. Kooperatif on yılı sona ererken, 2020-2030 İkinci Bir Kooperatif On Yılı İçin İnsan Merkezli Rota adlı yeni bir 10 yıllık 2020-2030 stratejik planı hazırlandı. Bu plan 2019’da Kigali’deki ICA üyelerinin çoğunun katıldığı kapsamlı istişare toplantısı olarak bilinen ICA Genel Kurulu’nda kabul edildi. Bu Stratejik Plan, tüm ICA üyeleriyle ve katılımcı bir yöntemle yapılan iki anket, ICA organlarıyla (Bölgeler, Sektörel Kuruluşlar, Tematik Komiteler ve Gençlik Ağı) iki istişare toplantısı ve ICA içinde birkaç günlük toplantılar ve yazılı istişareler dâhil olmak üzere 22 aylık bir hazırlık çalışmasına dayanmaktadır.[iii] Bu stratejik plan ile ICA, kooperatiflerin BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ve özellikle de bu 17 amacın hangisine ya da hangilerine pratik olarak katlıda bulunacaklarını taahhüt etmelerini istemiştir.
Kooperatifleri daha zor yıllar bekliyor: Covid-19’un etkileri
Avrupa Kooperatifleri:
ICA’nın Avrupa bölge örgütü Cooperatives Europe, 14 Eylül’de önemli bir Anket Raporu yayınladı: ‘Covid-19 krizi ve kooperatifler üzerindeki ekonomik ve sosyal etkisi’.[iv] Avrupa bölgesinde (komşu ülkeler dâhil) aktif kooperatif girişimlerinden ve ulusal ortakların çatı örgütlerinden çeşitli ekonomik faaliyet sektörlerinde (perakende, kültür ve turizm, sosyal hizmetler, vb.) görüş ve deneyimler toplandı. Bu anket, Avrupa’daki kooperatif hareketinin % 90’ına yakın bir kısmını temsil etmektedir.
Üç bölümden oluşan rapor (i) COVID-19’un kooperatiflerin ticari faaliyetleri, cirosu ve işgücü üzerindeki sosyal ve ekonomik etkisini; (ii) krizle yüzleşmelerine yardımcı olmak için en çok ihtiyaç duyulan destek önlemlerini ve (iii) kooperatif iş modelinin sağlam olup olmadığını, (işletmelerin dayanıklılığını) göz önünde bulundurarak krizle nasıl başa çıktığını açıklamakta. Toplanan deneyimler, bazı birim kooperatiflerin hayatta kalmasının tehlikede olduğunu, bu arada turizm gibi sektörlerin faaliyetlerinin de tamamen durduğunu gösteriyor.
İşletmelere yönelik destek hizmetleri açısından, kooperatif modeline ilişkin bilgi eksikliği gibi kriz öncesinde var olan sorunlar sadece daha da büyütülmüş, bu da kamu makamlarından veya finans kuruluşlarından alınan destek önlemlerine ilişkin bilgi bulmakta güçlüklerle sonuçlanmıştır. Bazı durumlarda, diğer iş modellerinin aksine kooperatiflerin hibe alamadıkları gözlenmiştir. Ancak bu kriz, kooperatif farklılığının etkisini gün yüzüne çıkardı. Örneğin, 6. kooperatif ilkesi olan “Kooperatifler arası işbirliği”, işletmelerin krizle daha iyi yüzleşmesine yardımcı oldu ve birbirlerini ve ayrıca yerel toplulukları desteklemek için yeni işbirliklerinin ve faaliyetlerin ortaya çıktığını gördü.
En çok etkilenenler sanayi ve hizmet sektörlerindeki kooperatifler (CICOPA’nın araştırması):
ICA’nın sanayi ve hizmet sektörlerindeki kooperatiflerin sektörel örgütü CICOPA’nın araştırmasına göre, bir gecede, sektördeki birçok insan kendini işsiz buldu ve işletmeler, aynı üretim sürekliliğini ve hizmetlerin halka sunulmasını garanti edecek gerekli personeli kaybetti. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, işçiler (ve özellikle serbest meslek sahipleri), sağlık sektöründen her ülkedeki birçok farklı ekonomik sektöre yayılan bir virüs krizinin ilk kurbanlarıydı.[v]
CICOPA raporu şöyle diyor: “Virüsün eşitlikçi olduğu, sosyal veya ekonomik durumlarına bakılmaksızın herkesi ayrım gözetmeden vurduğu söylenirken, toplumlarımızda zaten var olan sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, krizin özellikle en savunmasız üyeleri üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olduğu anlamına geliyor. Kapanma sonucunda işlerini kaybederek, zaten yoksulluk riski altında olan insanlar ana gelir kaynaklarını kaybediyor ve temel mal ve hizmetlere erişimleri engelleniyor. Günümüzde savunmasız ve ötekileştirilmiş insanlar artık sağlık ve sosyal bakıma sınırlı veya hatta hiç erişimden daha fazla mustarip ve destek ağlarından yoksun bırakılıyorlar. Kadın işçiler ikili bir yük ile karşı karşıyadır: Sadece küresel olarak sağlık sistemindeki işgücünün yüzde 70’ini temsil etmekle kalmıyorlar, artık daha uzun vardiyalar halinde çalışmaya ve evde ek iş yapmaya zorlanıyorlar.”
Finansal kooperatiflere etkisi:
Dünya Bankası, Hollanda’nın kooperatif bankası Rabobank ile işbirliği yaparak 2020 yılı Temmuz ayında kooperatif finans kuruluşlarının CFI (Cooperative Finance Institutions) Covid-19 nedeni ile karşılaştıkları farklı ve çok özel sorunları tartışmak üzere bir webinar (web semineri) düzenledi. Dört anakarayı temsilen Kenya, Meksika, Arnavutluk ve Hindistan’dan tasarruf ve kredi kooperatifleri (SACCO) temsilcilerinin katıldığı web seminerinde pandemiden dolayı henüz bir kapanmanın olmadığı, ancak çok büyük bir sıkıntının doğmakta olduğunun işaretlerinin alındığı ifade edildi.[vi]
Yapılan tartışmalar ve sunumlara göre, pandeminin kapsamı ve hızı ve bunun CFI’lar, ortakları ve faaliyet gösterdikleri ekonomiler üzerindeki etkileri hakkında çok sayıda belirsizlik varlığını sürdürüyor ve bu da önümüzdeki yolu ayırt etmeyi zorlaştırıyor. Web semineri tartışması, sektörün, CFI’ların yeni teknolojilerden, gelişmiş yönetim becerilerinden ve çok ihtiyaç duyulan güvenlik ağı mekanizmalarından yararlanmasını sağlayan birleşme veya diğer ağlarla dayanışma içerisine girmesinin gerekliliğini ortaya çıkardı.
Afrika ve Latin Amerika’da tarımsal kooperatifler:
ABD’nin kooperatif çatı örgütü NCBA’in güçlü süt ürünleri kooperatifi Land O’Lakes ile birlikte gerçekleştirdiği ve 8 Afrika ve Latin Amerika ülkelerindeki 89 kooperatifi kapsayan bir araştırma,[vii] 89 kooperatiften 31’inin gelirlerinin azaldığını, yarısının faaliyetlerine devam etmek için dış yardıma ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Araştırma, pandeminin en etkili sonucunun kooperatiflerin %47,6’sının faaliyetlerini sınırlandırmak zorunda kaldıkları sonucunu doğurduğunu ortaya çıkarmış. Pandeminin ortaklar ve aileleri üzerindeki en önemli üç etkisi de şöyle rapor edilmiş:
- Daha düşük hane geliri
- Ürün ve hizmetler için kooperatiften ortaklara yapılan ödemelerde gecikme
- Gerekli kişisel koruyucu ekipmanı (KKD) edinmede zorluk.
[i] Laidlaw, Alex (1980). Cooperatives in the Year 2000, ICA Report (YOL-KOOP tarafından ‘2000 Yılında Kooperatifler’ başlığı ile tercüme edilerek 1981 yılında kitap halinde yayınlandı).
[ii] Polat, Hüseyin (2017). Yarının İşletmesi Kooperatif, s. 109-112
[iii] ICA 2020-2030 Strategic Plan, 06 July 2020, Erişim
[iv] Cooperatives Europe Survey Report: Covid 19 Impact on Cooperatives, Erişim
[v] Covid19: how cooperatives in industry and services are responding to the crisis, Erişim
[vi] The calm before the storm? The impact of Covid-19 on Cooperative Financial Institutions, Erişim
[vii] Impact of Covid-19 on agricultural cooperatives, Erişim
Çok kıymetli hocamız Sn.Hüseyin Polat’ın ders niteliğindeki bu yazı dizisi kanımca, hem kooperatifçiliğe gönül verenler hem de toplumsal kalkınma vizyonu ile özellikle ICA’in kooperatifçilik ilkeleri çerçevesinde yeni ”Sosyal Dayanışma Ekonomisi”ni ekonomi politikalarına dahil etmek isteyebilecek kitleler açısından çok önemli ve değerli bir mihenk taşı niteliğindedir. Paylaşım için teşekkürler 🌷
Sevgili Şerife Hanım kardeşim, mesajınız ve iltifatlarınız için çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle Ladegrün yazınız için ben de sizi kutluyorum. Korona günleri geçtikten sonra Kıbrıs’a gelmek istiyorum, inşallah görüşürüz.
Değerli kardeşim Kemal Bey’e de saygı ve sevgilerimi iletirseniz memnun olurum. H.P.