Enerji tüketiminin sürdürülebilirliği; çevrenin korunması ve uzun vadede güvenilir, yeterli ve uygun maliyetli, sürdürülebilir enerji kaynaklarının temini olmak üzere iki temel boyuta sahiptir. Sürdürülebilirliği odağına alan enerji politikaları, çevreyi korurken ekonomik ve sosyal kalkınmayı desteklemek için yeterli, güvenilir ve uygun fiyatlı enerji tedariki sağlanmasını hedefler. Bu bağlamda, karar vericiler genellikle çevresel tahribat ve enerji güvenliği gibi şimdi ve gelecekte birbiriyle çelişebilen sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında seçim yapmalıdır.

Geçmişte, enerji politikalarında yüksek ekonomik büyüme oranlarını garanti altına almak için yeterli enerji arzına odaklanılmıştı. Böylece enerji kaynaklarının çevresel etkileri öngörülememiş ve/veya göz ardı edilmişti. Küresel iklim değişikliğinin de etkisiyle günümüzde enerji tüketiminde, ekonomik konuların yanı sıra  kaynak seçiminin yaratacağı çevresel etkiler de gündeme gelmeye başlamıştır.

Yerel, bölgesel ve küresel düzeylerde yakıt kullanımından kaynaklanan çevresel etkileri ele almaya yönelik politikaların tasarımı artık tüm ülkeler için kritik bir zorunluluktur.

Dünya Enerji Tüketimi

2019 yılında, dünya enerji tüketimi yaklaşık 13946 MTEP (milyon ton eşdeğer petrol) olarak gerçekleşmiştir. 1990’dan 2019’a enerji tüketiminde, yenilenebilir enerji kullanımına yönelik büyük kazanımlar elde edildiği görülmektedir (Şekil 1). Bu kazanıma karşın, toplam enerji tüketiminde fosil yakıtlar (petrol, doğal gaz ve kömür)  hâlâ çok yüksek oranlarda kullanılmaktadır: 1990 yılında %87,4 ve 2019 yılında %84,3 (BP, 2020).

Söz konusu enerji tüketiminin %24 ve %16’sı sırasıyla Çin ve ABD’de gerçekleştirmiştir. Çin ve ABD’nin enerji tüketimleri, dünya toplam enerji tüketiminin %40’ına karşılık gelmektedir.

1990 yılında fosil yakıt kullanım oranları Çin ve ABD için sırasıyla %95,6 ve %88’dir. Aynı oranlar 2019 yılında %85,1 ve %83,3 olarak gerçekleşmiştir (Şekil 2-3).

Geleceğe Yönelik İşbirlikleri

30 yıllık zaman diliminde fosil kaynak kullanımında gerçekleşen azalış kabul edilebilir değildir. Küresel ısınmanın geldiği durum dikkate alındığında, dünyanın artık kaybedecek zamanı kalmamıştır. Toplam enerji tüketiminde fosil yakıt kullanım oranlarının çok hızlı bir şekilde azaltması gerekmektedir. Ancak enerji tüketimindeki artış, yenilenebilir kaynak kullanımındaki artıştan büyük olduğu sürece fosil yakıt kullanım oranında düşüş beklemek gerçekçi olmayacaktır. Gelişmiş ülkeler enerji yoğunluklarını azaltma sorumluluğunu üstlenmelidir.

Yerel, bölgesel ve küresel düzeylerde yakıt kullanımından kaynaklanan çevresel zararları ele almaya yönelik politikaların tasarımının, özellikle gelişmekte olan ülkeler için kritik bir zorluk olduğu açıktır. Gelişmiş ülkelerin bu konudaki deneyimleri, gelişmekte olan ülkeler için tam olarak uygulanabilir olmayabilir. Çünkü bu ülkeler sanayileşmelerinin başlangıcından bugüne fosil yakıtları yoğun olarak kullanmışlardır. Buna karşın, gelişmekte olan ülkeler bugün emisyonları kontrol etme gerekliliği ile karşı karşıyadır. Bu nedenle, teknoloji transferleri ve eğitim konularında desteklenmelidirler.

Ayrıca gelişmiş ülkeler (daha çok Avrupa Birliği ülkeleri), kendi ülkelerinde mevcut zorlayıcı çevresel yaptırımlar nedenleriyle yap(a)madıkları enerji kullanımına yönelik yatırımları, gelişmekte olan ülkelerde de yapmamak konusunda görüş birliği içinde olmalıdırlar. Ya da bu konuda uluslararası boyutta yaptırıma varacak önlemler alınmalıdır.

Bir çözüm aktörü olarak yenilenebilir enerji kooperatifleri daha fazla teşvik edilmeli, hiç değilse önlerindeki mevcut engeller kaldırılmalıdır. Yenilenebilir enerji kooperatifleri elektriğin tüketildiği yerde üretilmesine, elektrik üretiminde merkezi olmayan bir sisteme sahip olunmasına, çevresel baskıların ve enerji bağımlılığının azaltılmasına önemli katkı sağlar. Hızla gelişmekte olan yenilenebilir enerji kooperatifçiliğinin desteklenmesi aynı zamanda, elektrik üretiminde tekellerin oluşmasına engel olacaktır.


Not: Öne çıkan görsel, Alexander SchimmeckUnsplash 

Kategori(ler): Görüş Yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.