İster Anadolu medeniyetlerinden Lidyalıları ister Çinlileri tebrik edelim, parayı ilk kimin bulduğu değil geçirdiği evrim çok daha önemli. Yerleşik hayata geçmeye başladıkça daha da karmaşık hale gelen takas ekonomisinin sorunlarını aşmak için midye kabuğu, tuz, deri, şarap gibi mallardan, otoritenin yetkisi ile basılan madenlere, altın senetlerinden evrilen banknotlara, plastik paralardan elektronik paralara, coinlere… Mal ve hizmetlerin değerinin ölçülmesi ve ödemelerde araç olabilmesi için hayatımıza soktuğumuz bu somut nesneleri, bir uçtan bir uca şifreli elektronik paralara kadar dönüştürdük. Parayı mal ve hizmetlerin değişiminde araç olarak kullanırken, servet biriktirme fonksiyonunu da ekledik. Yaklaşık 3000 bin yılda ihtiyaç gideren somut araçlardan, elle tutup gözle göremediğimiz, soyut amaca dönüştürdük. Parayı bir maya gibi daha çok para getirebilecek şekillere soktuk, türev ürünler geliştirdik. Küreselleştikçe bir ağ gibi sarmalandık, finansal krizler yaşayıp, bu krizleri yine para ile aşma arayışına girdik. Dahası 2008 yılında ABD’de başlayan finansal krizde olduğu gibi, neden böyle bir kriz yaşandığını değil krizin etkilerinin nasıl yumuşatılacağına odaklandık.

Dönüp Dolaşıp Eşitsizlikten Geçiyor Yolumuz

Bu noktada “eşitsizlik” meselesine değinmeden geçmek pek de mümkün değil. Hatırlatmakta fayda var; Oxfam (2018) tarafından hazırlanan rapora göre 2017 yılında dünyanın en zengin %1’lik kısmı, yaratılan toplam servetin %82’sini aldı. Büyümeye devam eden eşitsizlik için bedel ödüyoruz, eğer bir şeyler yapılmazsa ödemeye de devam edeceğiz. Stiglitz’in (2018) söylemi ile ekonomideki eşitsizlik büyük oranda rant arayışının bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Finans sektörü de ekonomideki bu rant arayışının kaynaklarından biri durumunda. Yaşadığımız yüksek eşitsizlik daha az verimli ve üretken bir ekonomi yarattı. Neyi gözden kaçırdığımız ise aslında gün gibi ortada. Reel üretimi yüceltmek yerine, kabaca bir söylemle oturduğumuz yerden, üretmeden, gayret göstermeden daha çok, pek çok, hem de pek çok paraya sahip olmak.

Para, herkes onu para olarak kabul ettiği için paradır

Bugün kullandığımız, dolaşımdaki paralar gücünü nereden alıyorlar? Bu parayı basma yetkisini veren otoriteden mi? Bu paraların istikrarını sağlama sözü ile politikalar uygulayan merkez bankalarından mı?  Banknotların üzerindeki simgeler, imzalar, portreler mi? Aslında hiçbiri değil. Eğer öyle olsa idi bitcoin ve türevlerinin varlığını bile konuşmayacaktık. Aslında şekli şemaili ne olursa olsun para biz ona para dediğimiz ve onu para olarak kabul ettiğimiz için paradır (Aren, 2013). Toplum kabul etmediği sürece, otoritenin gayretleri başarısız kalıyor. Dünya tarihinde hiper enflasyon dönemini tecrübe eden toplumlarda bu net bir şekilde görülüyor.

Bu noktada dayanışma ekonomisinin  güzel bir  uygulama örneği karşımıza çıkıyor[1]; alternatif paralar. 1930’larda yaşanan şiddetli yoksulluğa çözüm olabilmesi için başlatılan kupon uygulamalarından, günümüzde milyon dolarları aşan değerlere ulaşmış alternatif paralar mevcut. Dayanışma için yerelde insanların bir araya gelerek oluşturdukları bu paraların dünyada çok sayıda örneği de var. Liataer’in (2013) tahminine göre 2000 yılı itibariyle 2500’den fazla yerel para bulunuyor dünyada. Bu rakamın günümüzde 5000’in üzerine çıktığı düşünülüyor. Haritada dünyanın geneline yayılmış örnekleri görmek mümkün.

Kaynak: Complementary Currency Resource Center

Chiemgauer, Alternatif Paranın Başarısı

Alternatif paralardan biri de “Chiemgauer”. Dayanışma ekonomisine güzel bir örnek olan bu yerel para adını Almanya Bavyera’sında bulunan, Alp dağlarının eteklerindeki bir bölgeden alıyor. Bölge Rosenheim ve Traunstein olmak üzere iki kenti ve yaklaşık yarım milyonluk bir nüfusu kapsıyor. Christian Gelleri isimli ekonomi öğretmeni, lisede ekonomi dersleri verirken altı öğrencisi ile birlikte yerelde kullanılacak bir para birimi oluşturmak üzere proje çalışmasına girişiyor. Birinci nesil öğrenci grubu projenin hazırlanmasında, ikinci nesil ise projenin uygulanma ve yayılmasında sıkı bir çalışma gerçekleştiriyorlar. Ekip, projenin temellerini Rudolf Steiner’ın toplumda bütünsel yaklaşım oluşturmak için gerekli gördüğü üç temel ilke üzerine kurmuş;

  • Yaratıcı, manevi bir kültürel yaşam için özgürlük
  • Kuralların belirlendiği her aşamada, topluluk ve bireyler için demokrasi
  • Ekonomide dayanışma: Bölgede bir arada dayanışarak çalışmak

Steiner’a göre çözümler yukarından devlet eliyle değil, bireylerin ve grupların dayanışmaları ve yaratıcılıkları ile gelişmelidir. Oluşturulan çözümler katılımcılar için hem idealist hem de pragmatik olarak kullanışlı olmalıdır. Dolayısıyla proje ekibi, Steiner’ın somut projelerin başarısının ancak tabandan gelen bir hareketle mümkün olduğu görüşünü göz önde bulundurarak tasarımı gerçekleştirmişler.

Kaynak: Gelleri (2009)’dan uyarlanmıştır.

Chiemgauer’in Amaçları ve Özellikleri

Gelleri (2009)’da yayınlanan makalede projenin temel amacını paranın topluluk içinde kalmasını sağlamak olarak belirtiyor. Diğer amaçları; bir işbirliği atmosferi yaratmak, yerel ekonomiyi güçlendirmek, kâr amacı gütmeyen kuruluşlara sponsor olmak, özellikle gıda gibi ürünlerin nakliyesini azaltmak, para ile spekülasyonları azaltmak ve bölgesel yatırımları arttırmak olarak belirlenmiş.

Gelleri ve öğrencilerinin yerel paranın tasarımında göz önünde bulundurdukları temel unsurları şöyle özetlemek mümkün;

  • Yerel bir para birimi oluşturmak istiyorsanız özellikle vizyonunuzu çok net bir şekilde belirlemeniz gerekmektedir. Yola neden çıktığınızı katılımcılara net olarak açıklayabilmelisiniz. Ayrıca projenin uygulanmaya başladığı andan itibaren katılımcıların kazanımlarını, elde ettikleri faydalarını kontrol etmelisiniz. Kasaba, belediye veya bölgenizi iyi tanımlamalısınız.
  • Oluşturulan para ulusal para birimine dönüştürülebilir olmalıdır. Ancak bu noktada paranın sistem dışına kaçması da istenilen bir durum değil. Bu nedenle para birimini dönüştürmenin bir maliyeti olmalı ve bu maliyet topluluk tarafından belirlenmeli. Bu noktada bir standart belirlemek zor. Ancak şöyle tanımlanıyor; bu maliyet herkesin yerel alternatif para biriminde kalmasını sağlayacak kadar yüksek ancak dışarıdan sisteme girenleri de teşvik edecek kadar düşük olmalı.
  • Sisteme girişi teşvik etmek için çeşitli indirimler, kampanyalar veya tüketiciye bazı avantajlar sağlanabilir. Chiemgauer inisiyatifi özeline bakacak olursak tüketiciye herhangi bir avantaj sunulmuyor. Ancak katılımcılar, sistemin işlemesi ile elde edilen ilave gelirin hangi kâr amacı gütmeyen organizasyona transfer edileceğinin kararını veriyorlar. Bu noktada tüketiciler indirim, kampanya v.b. haklarından vazgeçip, diğer inisiyatiflerle dayanışma içinde olmayı kabul ediyorlar.

Chiemgauer’in Dolaşım Hızı Hep Canlı

  • Euro ile karşılaştırıldığında Chiemgauer’in dolaşım hızı üç kat daha fazla. Çünkü bu alternatif paranın sistemdeki dolaşım hızını düşürmemek için “paranın zaman limiti” kuralı uygulanıyor. Kısaca Chiemgauer üç ayda %2, yıllık ise %8 değer kaybediyor. Bu değer kaybı, paranın dolaşım hızını canlı tutuyor. Bireyler olarak hiç değer kaybetmeyen bir parayı kullanmama eğilimimiz varken, değerinin düşeceğini bildiğimiz parayı kullanmaya yöneliyoruz. Zaten buradaki amaç da paranın değer saklama fonksiyonunu değil, satın alma aracı olmasını öne çıkartmak. Böylece parayı istiflemenin veya speküle etmenin de hiçbir anlamı kalmıyor.

Demokratik Bir İnisiyatif

  • Chiemgauer’de işleyişle ilgili bütün kararları toplum veriyor. Bu inisiyatif demokratik bir kurum olarak işliyor. Eğer bir kural iyi değilse, değiştirilir. Burada tekrar hatırlatmakta fayda var, para sistemini her topluluk kendi ihtiyaçlarına göre oluşturmalı ve değişen koşullara uygun olarak adapte etmeli. Örneğin kredi kartı gibi bir sisteme geçilip geçilmeyeceği ya da elde edilen ilave gelirin ne için harcanacağı gibi kararları katılımcılar vermeli.

Sisteme Dahil Olmak Çok Kolay

  • Sisteme dâhil olabilmek için 50 şubeden birine gidip Euro’yu Chiemgauer parasına dönüştürmek yeterli. 1 Chiemgauer= 1Euro. Değişim esnasında paranın %3’ünü kâr amacı gütmeyen bir proje seçip aktarabiliyorsunuz. Yerelden tamamıyla demokratik bir işleyişle belirlenen bu kuraldan topluluk oldukça memnun. Çünkü bu sistem ile kendi bölgelerine katkı sağlayan ve kar amacı gütmeyen kuruluşları destekleyebiliyorlar.
  • Chiemgauer 600’den fazla işletmede kullanılabiliyor. 1 Euronun altında kalan ödemeler için ise Euro- sentler kullanılıyor. Eğer bir işletme elinde çok fazla Chiemgauer parası olduğunu düşünüp Euroya dönüştürmek isterse %5’lik kayba uğruyor. Ancak %5’lik bu kayıp işletmenin 21 Chiemgauer verip 20 Euro alması anlamına geliyor ki bu aradaki 1 Chiemgauer de yine kâr amacı gütmeyen kuruluşlara gidiyor. Dayanışma bayrağı yine önde…

Son Not…

Chiemgauer topluluğu iki önemli etki yaratmış: Bunlardan ilki yerel ağlar ile yerel ticaretin gelişmesi olmuş. Örneğin gıda marketleri kendi bölgelerinde üretim yapanlardan mal teminine yönelmişler çünkü yerel üretici ile bu parayı kullanabiliyorlar. Küresel perakende zincirleri, kahveciler, kitapçılar yerinde sistemin içindeki komşular kazanmış. Güncel rakamlarına ulaşamamakla birlikte 2010 yılında yıllık ciro 5,1 milyon Euroyu aşmış durumda. Chiemgauer, dünyada pek çok alternatif para birimine de ilham olurken, bölge sınırları çevre kasabaları da içine alacak şekilde genişlemiş durumda. İkinci etki ise bölgede faaliyet gösteren ve yine bölgedeki sosyal faydayı arttıracak eğitim, çevre gibi alanlarda faaliyet gösteren hayır kurumlarının desteklenmesi olmuş.

Kaynakça

Aren, S. (2013) 100 Soruda Para ve Para Politikası, 3. Baskı, İmge Kitapevi, s.14.

Gelleri, C. (2009) Chiemgauer Regiomoney: Theory and Practice of a Local Currency, International Journal of Community Currency Research, Vol 13, 61-75.

Liataer, B. (2013) Future of Money, Erişim

Oxfam. (2018) The Commitment to Reduce Inequality Index 2018, Oxfam International, Erişim.

Stiglitz, J.E. (2018) Eşitsizliğin Bedeli Bugünün Bölünmüş Toplumu Geleceğimizi Nasıl Tehlikeye Atıyor?, İletişim Yayıncılık, 6. Baskı, İstanbul.

[1] Sosyal para, yerel para v.b. çok sayıda ismi olmakla birlikte bu yazıda “Alternatif Paralar” ismi kullanılacaktır.

Kategori(ler): Görüş Yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.