2011 yılında kâr amacı gütmeyen medya kuruluşu Shareable, Share San Francisco adlı bir günlük konferansa ev sahipliği yaptı. Bu konferansta temel bir soruyu araştırmak için kent yönetimlerinden, kâr amacı gütmeyen kuruluşlardan ve sosyal girişimlerden 130 lider bir araya geldi: “San Francisco şehrini paylaşma platformu olarak nasıl büyütebiliriz?” Sonuçta, kentler temelde paylaşan işletmelerdir. Amaç, bir kısmı San Francisco’da açıkça görülen, kentler arası birleşen paylaşımla ilgili bir dizi fırsattan kaynaklanan olumlu değişimin kolaylaştırılmasıydı.
Umulduğu gibi, bu olay küresel bir Paylaşan Kentler hareketini kolaylaştıran bir zincirleme reaksiyon başlattı. Günümüzde Seul, Amsterdam ve Milano dahil olmak üzere aktif Paylaşan Kentler programlarına sahip 30’dan fazla şehir var. Paylaşan Kentler Birliği (Sharing Cities Alliance) çatısı altında birlikte çalışan bir kent hükümetleri ağı, yayın, araştırma ve aktivizm alanlarında ilgili projeler üzerinde çalışan binlerce insan…
Toplulukla birlikte oluşturulan “Paylaşan Kentler” kitabı, 35 ülkedeki 80’den fazla kentten paylaşıma ilişkin örnek olay incelemeleri ve model politikaları vitrine çıkarıyor. Kitap, büyüyen bir küresel harekete tanık oluyor ve her yerde kentlerin karşı karşıya olduğu acil sorunlar için topluluk temelli çözümler için başvuru kaynağı olma amacını taşıyor. Ayrıca, okuyuculara ilham vermek, farkındalığı artırmak ve dünya çapındaki paylaşım hareketini güçlendirmek amacıyla yapılan bir eylem çağrısıdır. “Paylaşan Kentler” başka bir dünyanın yalnızca mümkün olduğunu değil ama aynı zamanda burada şimdiden var olduğunu göstermektedir.
İşte Shareable personeli ve topluluğun yardımıyla, hareket içinde ve ötesindekilerden esinlenerek yazılan ilkeler:
1. Dayanışma
Bir Paylaşan Kent, ırkları, sınıfları, cinsiyetleri, cinsel yönelimleri veya yetenekleri ne olursa olsun, tüm insanlar içindir. Öncelikle yurttaşlıkla ilgilidir, sakinlerin birbirleriyle ilgilenmesine odaklanır. Çözüm biziz.
2. Dağınık Mimari
Paylaşan Kentler, endüstriyel bir kentsel gelişim modelinden, müştereklere yönelmiş ağ mimarisine (dağıtık model) doğru değişimi destekler. Dağıtık model karma kullanımlı imar, modüler mimari, çok işlevli varlıkların etkinlik bazlı kullanımı ve enerji, su ve atıkların yerinde işlenmesi ile karakterize edilir. Ayrıca, kaynakları (mülkiyet üzerinden erişim) ve birden fazla para türünü (yasal, yerel) ve mülkleri (kamu, özel ve topluluk) yönetmek için yeni yollar sağlar. kaymayı kent genelinde işlevleri dağıtan ağa bağlı bir mimariye ortak kullanım odaklı bir değişimi desteklemektedir. Demokratik olarak yönetilirse, Paylaşan Kentlerin dağıtık mimarisinin bütün kent sakinlerinin sağlık, zenginlik ve kaynak verimliliğini çarpıcı bir şekilde artırma potansiyeli vardır.
3. Özel Yeterlilik, Toplumsal Bolluk
George Monbiot’un söylediği gibi, “Herkesin özel lüksün tadını çıkarması için yeterli fiziksel veya çevresel alan yok… Özel lüks, mekanı kapatıyor, mahrumiyet yaratıyor. Ancak muhteşem kamusal alanlar – harika parklar ve oyun alanları, halka açık spor merkezleri ve yüzme havuzları, galeriler, toplu taşıma ağları- çok daha düşük maliyetle herkes için daha fazla alan yaratır.” Paylaşan Kentler, tüketimi azaltmanın genellikle akla getirdiği yoksunluk ve sıkıntıya değil bolluğa ve kutlamaya giden bir yoldur.
4. Ortak İhtiyaçlar, Ortak Çözümler
Paylaşan Kentler, yukarıdan aşağıya ve her soruna ortak çözümün karşıtı olarak ortak ihtiyaçlara ve pragmatik, topluluk tarafından geliştirilen çözümlere odaklanır. Bu, topluluğun ortak tasarımını, deney, öğrenme ve yinelemeyi gerektirir. Ayrıca, ortak ihtiyaç ve çözümlere odaklanılmasını engelleyebilecek, ayrılık yaratan ulusal politikaların yerel düzeyde gereksiz yere kopyalanmasından kaçınılması gerekir. Mondragon kooperatifinin kurucusu Peder Arizmendi’nin deyimiyle: ideolojiler böler, ortak ihtiyaçlar birleştirir.
5. İşlem Üzerinde Dönüşüm
Paylaşan Kentler, sakinlerin birlikte çalışma yeteneğini geliştiren çözümleri vurgulamaktadır. İşbirliği kapasitesini geliştiren hizmetler, dönüştürücü sosyal mallar üretebilir, yeni işbirliklerine yol açabilir ve bir topluluğun olumlu, uzun vadeli bir yörüngeye girmesine yardımcı olabilir. Kuzey İtalya’da olduğu gibi, güçlü bir sivil kültür yüzyıllar boyunca sürebilir ve bu uzun vadeli ortak refahın ön şartıdır. Dahası, bu vurgu bireylerin insan olarak gelişmesi için alan yaratır. Desmond Tutu’nun dediği gibi, “bir kişi başkalarının içinden bir kişidir.” Tamamen insan olmak için birbirimize ihtiyacımız var.
6. Yerel Kontrol, Küresel İşbirliği
Paylaşan Kentler, küresel olarak iş birliği yapan birçok demokratik, yerel güç merkezi yaratır. Dayanışma kurarken ölçek kazanma stratejisidir.
Şehirleri paylaşmak, küresel olarak işbirliği yapan birçok demokratik, yerel güç merkezi yaratır. Bu iş birliği birçok şekilde olabilir. Örneğin, yerel yönetimler bir araya gelerek açık kaynaklı bir kentsel teknoloji hizmetlerini müşterekler olarak geliştirebilir. Bu, fütürist José Ramos’un “kozmo-yerelleşme” dediği şeydir. Dayanışma inşa ederken ölçeğe ulaşmak için bir stratejidir.
7. Kopyalarak Çoğaltma Yoluyla Etki
Paylaşan Kentler, yerel çözümlerin dokümantasyonunu sistematik olarak teşvik edebilir. Böylece bu çözümler başka yerlerde uyarlanabilir ve çoğaltılabilir. Ölçek, belirgin etkiye giden tek yol değildir. Hem ölçek hem de çoğaltma stratejileri izlenmelidir.
8. Sektörler Arası İşbirliği, Hibrit Çözümler
Gelişmek için, kent müşterekleri kentin yoğun kurumsal ağına adapte olmak zorundadır. İzole edilmiş kırsal ortakların aksine, kentsel müştereklerin hükümet ve piyasa ile karşılıklı olarak yararlı ilişkileri müzakere etmekten başka seçeneği yoktur. Paylaşan Kentlerin çözümleri çoğunlukla paylaşmak, müşterekler, hükümet ve piyasanın karşımlarıdır
9. Empati
Kent sakinleri, kent planlamacıları,yerel politikacılar ve tek bir soruna yoğunlaşmış savunucuların bir kent içindeki farklı işlevlerin birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarının ve çevresindeki bölge tarafından nasıl şekillendiğinin daha fazla farkında olmaları gerekir. Örneğin, torak kullanımı, ulaşım, konut ve işin birbirleri üzerindeki etkileri derindir. Bunların birlikte ve bölgesel ölçekte planlanmaları için artan bir ihtiyaç vardır. Paydaş grupları birbirleri için empatiye sahip olmalı ve yalnızca bir veya küçük bir sorun veya yargı kümesi için değil, bütün için en uygun hale getirilmiş kentsel çözümler üretmelidir.
10. İnşa Et ve Savaş
Paylaşan Kentler, ortaklık geliştirme için mevcut fırsatları değerlendirmek zorundadır. Birçok ortak proje, herhangi bir fonlamanın veya iznin başlatılması için çok az şeye ihtiyaç duyar. Siyasi değişim gerekli olsa da yalnızca buna bağlı kalmak ya da pasif olarak beklemek akıllıca değildir. Günümüzün acil zorlukları acil eylem gerektirir. Bununla birlikte, tamamen bağımsız, paralel bir ekonomi mümkün değildir. Kentsel müşterekler için de politik olarak mücadele etmesi gerekiyor ve bu uzun vadeli bir vizyon ve kararlılık gerektiriyor. Cooperation Jackson’ın stratejisinden ödünç alınırsa, Paylaşan Kentleri inşa etmeli ve bunun için savaşmalıyız.
11. Yaşam Kalitesi, Güvenlik ve Farklı Özelliklerle Rekabet Avantajı
Paylaşan Kentler, yaşanacak harika yerlerdir çünkü sağlıklı ilişkileri ve doğal ortamları geliştirir, sağlık ve mutluluğa katkıda bulunur. Sosyal ve çevresel dayanıklılığı arttırır. Giderek dengesizleşen bir dünyada, destekleyici bir topluluğun ve erişilebilir bir kaynak tabanının avantajları cazip bir güvenlik ağını temsil eder. Ayrıca, Paylaşan Kentler farklıdır çünkü müşterekler yerel kültürü ve gelenekleri korur. Bu ayırt edici özellik, onların küresel olarak rekabet etmelerini sağlar. En iyi kentler gittikçe daha fazla eşsiz ve hatta dönüştürücü deneyimler tarafından tanınacaktır.
Not: Neal Gorenflo’nun UrbanNext blogunda yayımlanan yazıdan kısaltılarak çevrilmiştir. Erişim