Günümüzde giderek büyüyen paylaşım ekonomisinin, büyük şirketlerin etkisinden uzak, “biz bize” imajına rağmen aslında karanlık bir yanı var. Trebor Scholz, sadece bunları mercek altına almıyor, aynı zamanda platform kooperatiflerinin buna karşı durabilecek modeller oluşturmaları için önerilerde bulunuyor.
“Ortak çalışmaya dayalı paylaşım ekonomisinde” etik olmayan çalışma uygulamalarına karşı tepki büyüyor. Son zamanlarda, Washington Post, New York Times ve diğer medya kuruluşları, çalışanları hakkında hiç endişe duymadıkları için Taskrabbit, Handy ve Uber gibi çevrimiçi işçi aracılıklarından yakınmaya başladılar. Yakın tarihli Dijital Emek Konferansında, meslektaşım McKenzie Wark, giriyor gibi göründüğümüz üretim tarzlarının klasik tanımıyla tam olarak kapitalizm olmadığını öne sürdü. “Bu kapitalizm değil” dedi, “bu daha kötü bir şey.”[1]
Ancak bir an için, sendika karşıtı bu kalelerden herhangi birinin algoritmik kalbinin, serbest piyasa modeline insani bir alternatif olarak, adil çalışma koşullarıyla farklı bir mülkiyet modeli altında klonlanıp hayata döndürülebileceğini hayal edin.
Örneğin, tüm coğrafi konumu ve yolculuk siparişi yetenekleriyle Uber’in uygulamasını ele alalım. Sahipleri ve yatırımcıları neden bu tür platform tabanlı işgücü aracılığının ana yararlanıcıları olmak zorunda? Geliştiriciler, yerel ve mülkiyeti çalışanlara ait olan kooperatifler ile işbirliği içinde, cep telefonları için böyle bağımsız bir program tasarlayabilirler. Hızlı yükselişine, 300 milyon dolarlık VC (ç.n: girişim sermayesi) desteğine (ve 18 milyar dolarlık değerleme balonuna) ve devasa uluslararası erişime rağmen, Uber’in uzun vadeli başarısının kaçınılmaz bir yanı yok. Böyle bir yazılım parçasını geliştirmek söz konusu olduğunda sihir yoktur; bu roket bilimi değil. Tabii ki, teknoloji denklemin sadece bir parçasıdır ve tekno-determinizmin yoluna devam etmesine izin vermek yerine, işçi kooperatiflerinin, EP Thompson ve Robert Owen’ın uzun geçmişine işaret etmeyi tercih ederim.
Tüm o çok konuşulan yaşam tarzlarını unutun; dev otomat yakında yeni bir dizi operatör alabilir.
İşin tek, kaçınılmaz geleceği yoktur. Gelin, teknolojik hayal gücümüzün kuvvetini, işbirliği ve birlikte çalışma biçimlerini uygulamakta kullanalım. İşçilerin sahip olduğu kooperatifler, kendi uygulama tabanlı platformlarını tasarlayarak, hizmetler ve şeyler sağlamanın gerçek anlamda denkler arası yollarını teşvik edebilirler ve yeni platform kapitalistlerine gerçeği söyleyebilir.
Hayatım boyunca kooperatiflerin bir parçası oldum; komünlerde yaşadım, kooperatiflerin insanları denklemin merkezine nasıl yerleştirebileceklerini ilk elden deneyimledim. Ama işbirlikçi olan her şeye dair idealleştirilmiş bir görüşe sahip olduğumu düşünürseniz yanılırsınız. Başlangıç olarak, milenyum kuşağı, bireysel kariyerlerini herhangi bir kooperatife olan bağlılıktan daha önemli bulabilir ve sonra para içinde yüzen küresel şirketlerle rekabet sorunu vardır. Silikon Vadisi’nin turbo kapitalistleri hızla ilerlerken, sosyal hareketler ve düzenleyiciler genellikle yavaştır. Bilgisayar korsanları, “uzun kuyruklu işçiler” ve emek aktivistleri için, ağ etkisi Uber gibi markaları taşa kazımadan önce, çabalarını artırma zamanı.
Paylaşım ekonomisindeki iş hakkında birkaç yorumla başlayacağım ve ardından platform kooperatifçiliği dediğim şey hakkında son derece pratik bir argüman geliştireceğim.
İş guruları, sosyal medya aracılığıyla içerik paylaşımından malların, alanın kiralanmasına ve ulaşımın sağlanmasına kadar pek çok şeyin Feastly, Carpooling, Handy, Kozaza, EatWith, Kitchensurfing, TaskRabbit ve Uber gibi fiili emek şirketleri eliyle sağlanmasının mantıklı bir adım olduğunu öne sürüyor. Her şeyden önce düşük fiyatları takdir ederek yetişen tüketiciler, bu piyasada yerleşik firmaların çoğunu memnuniyetle karşılar.
Ve tabii ki, tüm bu gelişmeler 2008 mali çöküşünü izleyen kasıtlı kemer sıkma politikalarının arka planında ortaya çıkıyor. Paylaşım ekonomisi, çalışma sonrası toplumun ve ekolojik olarak sürdürülebilir kapitalizme giden yolun muştucusu olarak tasvir ediliyor, Google ölümü yenecek ve bu cesur yeni “yıkıcı” ekonomi, bizi Jura devrine ait emek biçimlerinden kurtaracak ki bu da David Graeber’ın “tırışkadan işler” olarak bahsettiği şeyleri de içerebilir.[2]
Artık günümüzde, sadece bir avuç insan hâlâ “yıkıcı paylaşım ekonomisinin” dayanışma tiyatrosuna bayılıyor, bireysel çalışanlara ve tüketicilere atıfta bulunurken kullandığı aldatıcı “denkler” retoriğine ve durmaksızın dünyayı değiştirmeye dair konuşmalarına (ABD’nin önde gelen TV kanallarından HBO’nun Silikon Vadisi’ne ne demeli?) kanıyor. Artık ne olup bittiğini anladılar. İnsanlar, Uber gibi milyonlarca dolarlık ticari işletmeleri, Vikipedi veya FoldIt gibi piyasa dışı, denkler arası projelerle birleştirmenin, paylaşım ekonomisinin “topluluk yöneticilerinin” çalışma tarzı olduğunu anlamaya başlıyor. (Bu dinamiği Public Seminar‘da detaylandırıyorum.)
Ayrıca, paylaşım ekonomisinin Occupy veya Arap Baharı ile muğlak ilişkisi, ilgilenen herkes için çekiciliğini kaybetti. Tıpkı ilaç endüstrisinde olduğu gibi, paylaşım ekonomisindeki kilit şirketlerin bu “topluluk yöneticileri” genellikle genç ve sevimli kadınlardır. Diyelim ki TaskRabbit ve TopCoder’in çalışanlarının birbirleriyle iletişim kurmasını açıkça engellediği gerçeğiyle karşılaştınız, bunun tamamen kabul edilemez olduğunu güçlü bir şekilde hissedebilirsiniz. Ancak bu tür bir uygulama uygun görünmese de, eleştirmenler genellikle sözü geçen temsilcilerle bu tür istismarlar hakkında yüzleşmekten çekinirler.
Şu anda yürürlükte olan 21. yüzyıl iş şablonlarına daha yakından bakarsanız, aynı anda birçok geçici işe katılan işçilerin rotasını fark edeceksiniz. Sascha Lobo[3] ve Martin Kenney[4], kısa süre önce, benim küçük gruplara büyük ödemelerin yapıldığı taşeronluk ve kiralama ekonomilerine atıfta bulunarak tanımlamayı tercih ettiğim, platform kapitalizmi terimini ilk kez kullandılar. Ülke dışına taşınamayan işler, ev hayvanlarını gezdirenler veya ev temizlikçileri, artık platform kapitalizmi altında toplanıyor.
Handy gibi yeni ortaya çıkan, düzenlemeye tabi olmayan platformları inovatif olarak sınıflandırmakta tereddüt etseniz bile, nüfus patlaması kuşağının uygulama temelli kullanıcı etkileşimlerine kalın bir işletme katmanı ekleyerek talebi, arzı ve kârı kontrol altında tutmak için azgın bir koşturma içindeki milenyum kuşağı karşısında ulaşım, gıda ve diğer çeşitli hizmetler gibi ekonomik sektörleri kaybettiğini inkâr etmek zor.
Uber ve airbnb gibi şirketler, kendilerine ait herhangi bir fiziksel altyapının yokluğunda Andy Warhol anlarının ve 15 milyar dolarlık şöhretlerinin tadını çıkarıyorlar. Bunu onlar inşa etmediler — arabanızı, dairenizi, emeğinizi ve en önemlisi zamanınızı kullanarak iş yapıyorlar. Bunlar, tüm katılımcıların aracıya ödeme yaptığı lojistik şirketlerdir: Basit 3.0’ın finansallaşması. NYU İşletme Profesörü Arun Sundrarajan’a göre, kişisel ve profesyonel hizmetler artık birbirine karışıyor ve bir ticari faaliyet sürekliliği yaratırken, aynı zamanda örneğin ayrımcılığa karşı emeğin korunması gibi ciddi sorunlar yaratıyor.
Bugün hiçbir şey emeğin dışında değildir.
Paylaşım ekonomisinin hikâyesi nasıl da kucaklanası: Komşular bahçelerindeki ağaçlardan meyve satabilir, Roma’da bir daire, Redwood Ormanı’nda bir ağaç ev veya ev olarak kullanılan çadır kiralayabilirsiniz. Berkeley’de, komşunuza size sağlıklı bir akşam yemeği pişirmesi için ödeme yapabilir[5] ve artık bir Uber taksisinde Spotify hesabınızı bile dinleyebilirsiniz. Hepsi nasıl da elverişli.
Paylaşım ekonomisi, nihai Turkle karşıtı olarak sunuluyor. Alone Together’ın yazarı Sherry Turkle’nin teknolojinin sosyal vasıfsızlaştırmaya yol açtığını iddia ettiği yerde, işte paylaşım ekonomisi geliyor, insanları bu sosyal tecritten çıkardığı iddiasıyla kendisini konumlandırıyor. Airbnb’de odasını kiralayan yaşlı kadını düşünün. Sundrarajan’ın ifadesiyle “insanlar tüketim için gelirler ve sosyallik için kalırlar.”[6]
Arabanızı çoğu zaman Uber için sürmeyi kabul ederseniz, şirket yeni bir araba satın alma işlemine ortak finansman sağlayacaktır, böylece nihayet o Lexus’a paranız yetecek. Ancak bunun tam tersine, paylaşım ekonomisinin sloganlarından biri “mülkiyet değil erişimdir”. İddiaya göre milenyum kuşağı dünya malı ile ilgilenmiyor, sadece ihtiyaç duydukları zaman eşyalara erişmek istiyorlar. ZipCar, bu düşünme modelinden avantaj sağlıyor. Her şey, şeylerin tam zamanında teslim edilmesiyle ilgili. Bunu bir internet üzerinden yayın hizmeti olarak düşünebilirsiniz: Dosyanın sahibi değilsiniz, yalnızca yayını takip ediyorsunuz. Şu anda kullanmakta olduğunuz şeyin karşılığını ödüyorsunuz ve bir dahaki sefere istediğinizde, yeniden ödüyorsunuz. Kendi hayatlarımızı yayınlıyoruz.
Paylaşım ekonomisinin “limon piyasalarına” son vereceği söyleniyor. Artık daha sonra yetersiz bakım gördüğü ortaya çıkan ikinci el arabaları satın almak zorunda kalmayacağız. Bu, üçkâğıtçı ikinci el araba satıcısı, beceriksiz tesisatçı ya da yetersiz elektrikçi için yolun sonudur. Şimdi, bu gelişmekte olan platformlarla bağlantılı olan Linkedin ve Facebook’taki “gerçek hayat profilleri”, yeni denetim ve dengeler sunuyor. Yani, en azından, bu itibar sistemleri lehine ve hükümet düzenlemeleri aleyhine tartışmaların gidişatı böyle sürüyor. Sundrarajan, bu sistemlerin itibar için yeterli bir ölçüm sağlamadığını savunan Kanadalı teknoloji uzmanı ve blog yazarı Tom Slee’nin argümanlarıyla büyük ölçüde çelişerek, bu itibar sistemlerinin piyasayı büyük ölçüde kendi kendine düzenleme yeterliği olduğunu öne sürüyor. İtibar sistemleri fesat airbnb ev sahibini veya kötü niyetli Uber sürücüsünü izole edebiliyorsa, hükümete kimin ihtiyacı olur? Öte yandan, mesele işçiler için ücret tabanlarını güvence altına almak ve tekelleri önlemek söz konusu olduğunda, hükümet düzenlemesinin hâlâ önemli olduğunu hatırlamak önemlidir.
Hiç şüphesiz geleneksel taksi şirketleri daha iyi günler görmüştü. Yolcular berbat sürücülere yıkıcı yorumlar yapabildiğinden, yolculuk siparişi uygulamaları ulaşımı kolaylaştırıyor ve biraz daha hesap verebilir hale getiriyor. Bazı taksi şoförleri, Uber gibi bir şirkete tam zamanlı olarak bağlı kalmak zorunda olmadıkları için minnettar olduklarını bildiriyorlar. Geleneksel taksi şirketleriyle elde edemeyecekleri esnek saatlerin tadını çıkarıyorlar. Bu işçi şirketleri düşünüldüğünde tek sürücü kullanımına ilişkin ekolojik endişeler de gerçektir.
Düşünmeye gerek bile yok, çağdaşlaştırılması madalyon sisteminin (ç.n: New York’ta taksileri düzenleme amaçlı bir lisans sistemi) yararınadır. Tek bir madalyonun 800.000 $’ın çok üzerindeki fiyatıyla, New York City’de kendi hesabına küçük bir filo kurmaya çalışan taksi birliklerinin sisteme girmeleri imkânsızdır. Madalyon karteli, işçi mülkiyetindeki bu tür kuruluşların tutunmasını engelliyor. Yenilikçi yolculuk kiralama yazılımı ile taksi işini organize etmek, farklı işçi kooperatifleri için biraz daha elverişlidir. Uber, Ola, Quick Cabs, TaxiForSure veya Lyft gibi şirketler oldukça savunmasızdır çünkü teknolojileri kopyalanabilir. Ancak elbette, büyük şehirlerde maliyetli halkla ilişkiler kampanyaları tarafından düzenlemenin nasıl yönlendirildiğini gördüğünüzde, giderek artan marka farkındalığının ağ etkisini Uber ve airbnb lehine nasıl eğdiğini gördüğünüzde, Uber sürücülerine sunulan yeni arabaların ortak finansmanını fark ettiğinizde ve yolcu sigortasının bir servete mal olduğunu anladığınızda, o zaman şu eski deyişi hatırlıyorsunuz: Para her kapıyı açar.
Patronun Dışında Düşün
Gelecek ayki kıyamete geri saymak yerine, yolculuk siparişi uygulamalarını kullanan işçilerin sahip olduğu kooperatifler fikrini daha makul hale getirelim.
Kooperatifler, kamu farkındalığı, iş dağılımı ve ücret seviyeleri açısından Uber gibi baskın oyunculardan gelen rekabet düzeyinde çok sayıda zorlukla karşı karşıyadır.
Finans sektöründen yatırımcılar, Uber’e algoritmik hesapla bakıyor ve bugün en çok kullanıcıya sahip olan platformun gelecekte de en çok kullanıcıya sahip olacağını tahmin ediyor. Bununla birlikte, böyle bir analizin yanlış olduğunu kanıtlayacak birçok örnek var. X kuşağındansanız, yıllar boyunca kullandığınız sosyal ağ hizmetlerinin (Myspace, Friendster, vb.) adlarını yüksek sesle sayın ve kaçının ivme kaybettiğini veya hatta dükkânı kapattığını düşünün.
Gerçek sosyal değişim sadece yanınızda Büyük Sermaye varsa mı mümkün? Bu mantığa sadık kalırsak, New York’un Zephyr Teachout’ı gibi valilik görevi için asla bir şans olmayacak. Farklı bir hayat hayal edememek, sermayenin nihai zaferidir. Teachout, yakın zamanda, mevcut sistemin patolojilerinden birinin, insanları takipçi olmaları için eğitmesi olduğunu öne sürdü. Sistemin insanları, kendilerini kolektif sahipler yerine işçiler olarak görmeleri konusunda eğitmesini buna ekleyebilirim.
UberX’in temel işlevselliğine sahip bir uygulama, kooperatiflerle birlikte çalışan bağımsız geliştiriciler tarafından kopyalanabilir ve geliştirilebilir. En başından itibaren, geliştirme sürecinin işçiler ve geliştiriciler tarafından yönlendirilmesi gerekecektir. Bitcoin kullanan daha sofistike kitle fonlama programları, bu tür çabaları destekleyebilir. Uber’in arkasındaki girişim sermayesinin milyonlarının, onları kendi lehlerine gelişen yasal korumalar ile olmayan kurumsal sorumluluk gereklilikleri arasındaki verimli bir düzenleyici noktaya isabet etmek için üstün bir konuma yerleştirdiği doğrudur. Uber, düzenlemeleri şehir düzeyinde etkileyebilir ve hatta ulusal iş kanunlarını yönlendirebilir. Ve belki, ama gerçekten sadece belki, daha sonra yerleşik kurallardan yararlanabilecek işçi kooperatifleri düzenleme sınırlarında oluşturulan bu şablonlarla savaşacak ya da benimseyecektir. Bu düzenleyici mücadelelerin eşit derecede olası bir sonucu, Uber’in dünya çapında taksi endüstrisini yöneten tekel olarak ortaya çıkmasıdır. Sokakların Internet Explorer’ına hoş geldiniz.
Sürücüler için riskler açıktır, VC destekli şirketlerin ayrıcalığı kısa vadeli hissedar kârıdır, ancak daha iyi çalışma koşulları sunma söz konusu olduğunda, bu girişimler beklenen ölçütlere uyamazlar. İş konsorsiyumu Peers, kendisini yalnızca bir emek aracısı olarak değil ama aynı zamanda paylaşım ekonomisinde çalışanlar için bir sosyal güvenlik ağı olarak konumlandırmayı hedefliyor. Çoğunlukla merkezileşmiş, kâr amacı güden yeni zenginleri temsil ettiği göz önüne alındığında, Peers, işçi kooperatiflerine gerçek bir alternatif değildir.
Kazancı neden aracı Uber’e teslim etme zahmetine giresiniz? Lyft ve Uber’in yıpratma ile ilgili ciddi sorunları var. Sürücüler için ücretler bir anda düşürülebilir (ve düşürülmüştür), işyeri gözetimi süreklidir ve sürücüler, Twitter’da Uber ana gemisini eleştirmek kadar küçük bir sözleri yüzünden her an “devre dışı bırakılabilirler” (işten çıkarılabilirler).
Taksi şoförleri ve teknoloji uzmanları, kurumsal eşdeğerlerine eşit veya daha iyi performans gösteren bir uygulama oluşturmak için bir araya gelebilir. Bu hareket, sürücüye ait bir yolculuk kiralama hizmeti ve eBay’in kooperatif tabanlı bir versiyonu olan Fairmondo ile başladı. İşçilerin sahip olduğu kooperatifler, finansal istikrarsızlığı ele almak için alternatif bir sosyal organizasyon modeli sunabilir. Bunların,
- müşterek sahip olunan,
- demokratik olarak yönetilen,
- misyonu işleri güvence altına almak olan,
- sağlık sigortası ve emeklilik fonları sunan ve
- bir miktar haysiyete sahip organizasyonlar olmaları gerekecek.
New York City’de, neredeyse tamamen kadınlar tarafından işletilen 24 işçi kooperatifinden oluşan bir koalisyon var. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, bu kooperatiflere katılan düşük ücretli işçiler saatlik ücretlerinin 10 dolardan 25 dolara yükseldiğini gördü.
Bu tür modeller, Yochai Benkler ve Michel Bauwens’in beğeni ve destekleriyle uzun süredir sayıca çoğalmaktadır.[7] Bauwens’e göre, denkler arası ekonomi modeli, ortak kaynakların üretimiyle uğraşan eşit ortakların serbest katılımına dayanır. Benkler için, ağ tabanlı denklerin üretimi, radikal bir şekilde dağıtılmış, piyasa dışı mekanizmalar yararına yürütülen işbirlikçi ve eşgüdümlü bir eylemdir.[8]
Naomi Klein, This Changes Everything[9] (Bu Her Şeyi Değiştirir) kitabında, 2001 yılında ülkenin ekonomik krizinin ardından eski ve terk edilmiş fabrikalarını kooperatife dönüştüren işçilerle ilgili bir belgesel yaparken iki yıl yaşadığı Arjantin’deki deneyimini aktarıyor. The Take adlı belgeseli, kapatılan otomobil parçaları fabrikasını devralan ve gelişen bir kooperatife dönüştüren bir grup işçinin hikâyesini anlatıyor. İşçiler büyük riskler aldılar ve on yıldan fazla bir süre sonra fabrika hâlâ iyi durumda. Aslına bakılırsa, Arjantin’deki işçi kooperatiflerinin çoğunluğu ki onlardan yüzlerce var, bugün hâlâ üretim yapıyor.
Birleşik Krallık’ta şu anda 400’den fazla işçi kooperatifinde çalışan 200.000 kişi bulunmaktadır. Ve bu kooperatiflerin Birleşik Krallık’ta 160 yıldan uzun bir geçmişi var. Aralarında en büyüğü 24 milyon £ ciroya sahip.
Sıkça örnek gösterilen Mondragon, 1956’da İspanya’nın Bask bölgesinde kurulmuş bir şirket ve İşçi Kooperatifleri Federasyonu’dur. Mondragon’da işçiler sahiptir, yönetilenler değil; Mondragon daha büyük rekabetçi pazarın bir parçasıdır.[10] 2013 yılı sonunda finans, perakende ve eğitim alanlarında 74.061 kişiye istihdam sağlıyordu. Mondragon kooperatiflerini insancıl bir iş anlayışı birleştirir. Ortalama bir Mondragon kooperatifindeki genel müdür, kooperatifinde ödediği asgari ücretin beş katından fazlasını kazanmaz. (Bunu, ortalama Walmart çalışanından 1.034 kat daha fazla maaş alan Walmart CEO’su ile karşılaştırın.) Gördüğünüz gibi, platform kapitalizminin alternatifi olan kooperatifler, kesinlikle ulaşım sektörüyle sınırlı olmak zorunda değildir.
Mobil uygulama tabanlı, işçilerin sahip olduğu emek aracılığı, işçilerin aracıların manipülasyonu olmadan emeklerini takas etmelerine olanak tanır. Özellikle Mechanical Turk ve CrowdFlower’da mikro işler yapmaları mümkündür.
Bildiklerimizin hakkını verelim. Platform kooperatifçiliği, daha insancıl bir işyeri, işçiler için gerçek fayda demektir. Büyük sermayenin sözünü geçirdiği söylenir ancak platform kooperatifçiliğinin gerçek paylaşımı canlandırabileceğini ve piyasayı reddetmek zorunda olmadığını söylüyorum. Platform kooperatifçiliği, kapitalizmin aşındırıcı etkilerine bir çare olarak hizmet edebilir: İşin eksilten değil onurlandıran bir deneyim olabileceğini hatırlatabilir. Kooperatifler, platform kapitalizminin tüm sorunlarının çaresi değildir, ancak 21. yüzyıl iş dokusuna bazı etik iplikler serpiştirilmesine yardımcı olabilirler.
Kaynakça
[1] Wark, McKenzie. “Digital Labor and the Anthropocene.” «DIS Magazine. N.p., n.d. Web. 29 Nov. 2014.
[2] Graeber, David. “On the Phenomenon of Bullshit Jobs.” STRIKE! Magazine. N.p., n.d. Web. 18 June 2014.
[3] http://www.spiegel.de/netzwelt/netzpolitik/sascha-lobo-sharing-economy-wie-bei-uber-ist-plattform-kapitalismus-a-989584.html
[4] http://brie.berkeley.edu/publications/WP182.pdf
[6] http://www.digitallabor.org/participants/arun-sundararajan
[8] http://cyber.law.harvard.edu/wealth_of_networks/Paragraphs
[9] Klein, Naomi. This Changes Everything: Capitalism vs. The Climate. Simon & Schuster, 2014. Print. 105.
[10] Cheney, George. Values at Work: Employee Participation Meets Market Pressure at Mondragon. ILR Books/Cornell University Press, 1999. Web. 29 Nov. 2014.
Not: Trebor Scholz’un Medium sitesinde yayımlanan 5 Aralık 2014 tarihli yazısından Mehmet Kuzu tarafından çevrilmiştir. Erişim