Dayanışma ekonomisi uygulamalarından biri olan katılımcı bütçeleme uygulayıcısı kentlerin sayısı giderek artıyor. Amerika’da “Siyahların da Yaşamı Değerlidir” hareketinin tetiklediği bir katılımcı bütçeleme pratiği ile ilgili haber, sürecin nasıl yürütüleceği konusunda önemli bilgileri içeriyor.
George Floyd, Breonna Taylor ve diğer sayısız Siyah Amerikalının polis elinde ölmesinden sonra ortaya çıkan “polise ayrılan kaynakların azaltılması” çağrılarının ve Siyah karşıtı ırkçılığa karşı son halk isyanının yanı sıra, topluluk üyelerine katılımcı bütçeleme olarak bilinen bir süreç aracılığıyla parayı yeniden tahsis etme gücü verilmesi talebi geldi.
Participatory Budgeting Project (Katılımcı Bütçeleme Projesi) yönetim kurulu başkanı Michael Menser’in geçen Haziran ayında NPQ’da söylediği gibi, polise ayrılan kaynakların azaltılması çağrısı “bizi hem paramızı elden çıkarmaya hem de farklı şekilde yeniden yatırım yapmaya çağırıyor.
Bazı durumlarda, bu yönde en azından küçük adımlar atıldı. Örneğin, Seattle’da, Manjeet Kaur’un The Appeal’da bildirdiğine göre, geçen Aralık’ta Belediye Meclisi, polis bütçesini yüzde 18 oranında azaltma kararı aldı (kaynak azaltımını savunanlar yüzde 50’lik bir kesinti talep etmişlerdi) ve katılımcı bir bütçeleme süreci ile dağıtılacak bir fona 30 milyon dolar tahsis etti.
Katılımcı Bütçeleme: Merkezi Olmayan Demokratik Bir Süreç
Katılımcı bütçeleme, ilk olarak 1980’lerde Brezilya’da geliştirilen, ama artık uluslararası olarak yayılmış ve Chicago ve New York dâhil olmak üzere iki düzineden fazla ABD şehrine ulaşmış, merkezi olmayan demokratik bir kamusal karar verme sürecidir. Kaur’un belirttiği gibi, “Siyahların Yaşamı Hareketi topluluğun yasalar, kurumlar ve politikalar üzerindeki kontrolüne yönelik daha geniş bir vizyonun parçası olarak platformuna katılımcı bütçelemeyi de kattı.
“Menser’in verdiği ayrıntılara göre, katılımcı bir bütçeleme süreci şu şekilde işliyor: “Öncelikle, sürecin kapsayıcı ve topluluk değerlerine göre yönlendirildiğinden emin olmak için çeşitli topluluk liderlerinden oluşan bir komite kurulur. Ardından, halka erişim başlar. Toplantılar yapılır, ihtiyaçlar ve bunları karşılayacak fikirler hakkında bilgi toplamak için çevrimiçi platformlar kullanılır. Çoğu durumda kabataslak olan bu fikirler daha sonra ‘bütçe delegeleri’ adı verilen yüzlerce topluluk üyesi tarafından sıralanır. Bu taban temsilcileri (eğitilmiş olanlar) en iyi fikirleri, süreç gerekliliklerine (örneğin bütçe, şehrin personel kapasitesi vb.) uygun olarak eksiksiz tekliflere dönüştürmek için haftalar boyunca düzenli olarak toplanır.”
Şimdi, Belediye Meclisine verilen bir kamusal raporun ardından, Seattle’da uygulanacak katılımcı sürecin ana hatları belirginleşiyor. Black Brilliance Research Project tarafından tasarlandığı şekliyle Seattle süreci, Menser’in sunduğu ana hatlara birkaç ufak tefek düzeltme dışında büyük ölçüde uyan bir yöntemi özetliyor. Dördüncü adım, teklifleri öncelik sırasına koymaktır (oylama süreci). Beşinci adım (Menser’in şemasına dâhil değildir, ancak ima edilir), öğrenilen dersleri ortaya çıkarmak için değerlendirmeye ağırlık vermenin yanı sıra uygulamadır.
Zaman çizelgesi açısından, 84 sayfalık rapor (ekleri 900 sayfadan fazla) temel aşamaları şu şekilde tanımlamakta:
- Fikir Toplama: 16 Şubat–16 Mart
- Proje Geliştirme: 4 Nisan–16 Mayıs
- Oylama: 12 Temmuz–16 Ağustos
- Uygulama: 2021 Sonu
İhtiyaç Değerlendirmesi ve Öncelikli Alanlar
Ve 30 milyon dolar nereye gidecek? Bu, elbette karara bağlanacak bir konudur, ancak ilk rapor ayrıntılı bir topluluk ihtiyaçları değerlendirmesini içeriyor. Bağımsız Seattle City Council Insight’ın çok faydalı özetinde açıkladığı gibi, bu ihtiyaç değerlendirmesi özellikle beş alana odaklanıyor: Barınma ve fiziksel alan, ruh sağlığı, gençlik, kriz ve sağlık ve ekonomik kalkınma.
- Barınma: Belirlenen temel öncelikler arasında Siyahların yönettiği ve Siyahların sahip olduğu mülklerin sayısının artırılması ve daha önce hapis yatanlar için konut inşa edilmesi yer alıyor.
- Ruh Sağlığı: Hapis yatma travmasına maruz kalanların kültürel olarak uygun hizmetlere ve ruh sağlığına olan ihtiyaçları artmaktadır.
- Gençlik: Rapor, hapse atılmış gençlerin travma meselelerini ele alma ihtiyacına dikkat çekiyor ve ayrıca okulda olmayan gençler için mentorluk programlarının desteklenmesi çağrısında bulunuyor.
- Kriz ve Sağlık: Rapor, aile içi şiddet mağdurları için daha fazla desteğe ve madde bağımlılığı için destek ve tedaviye olan ihtiyacı vurgulamaktadır. Aynı zamanda, tercih edilen bir destek verme yöntemi olarak akran tabanlı destekleri önermektedir.
- Ekonomik Kalkınma: Rapor, “Siyahların ekonomik kalkınmasının önündeki kültürel engelleri barınma, istihdam ve hizmetlere erişimi yöneten politikalar yoluyla” ele almaya çağırıyor.
Nihai rapor 26 Şubat’ta sunulacak ve ardından süreç gerçekten başlayacak. Gelecek yıl geliştikçe ve uygulanmaya başladıkça bu topluluk odaklı sürecin sonuçları takip etmeye değer.
Not 1: Steve Dubb’ın 5 Şubat 2021 tarihinde Non Profit Quarterly internet sitesinde yayımlanan “Seattle Launches $30 Million Participatory Budgeting Process” başlıklı yazısından Aylin Çiğdem Köne tarafından çevrilmiştir. Erişim
Not 2: Öne çıkan görsel, Thom Milkovic — Unsplash