Sosyal Ekonomi blogu, öğretim üyeleri ve yükseköğretimin farklı basamaklarındaki öğrencilerden oluşan bir topluluk. Okuyucularımız bilirler, kendimizden söz etmeyi pek sevmeyiz. Ancak pandemi ile damgalanan 2020 yılı hepimizi öyle derinden etkiledi ki bir değerlendirmesini yapmamak olmazdı. Üyelerimize, 2020’yi nasıl geçirdiklerini ve 2021 planlarını sordum. İşte yanıtları ve Sosyal Ekonomi’nin Gözünden 2020.
2020 yılında en çok geliştiğiniz alan?
Barış: Hem okulda aldığım eğitim hem de yaptığım çeviriler sayesinde akademik İngilizcemi öncesine kıyasla epey ilerlettim. Özellikle iktisat terimleri ve öğrenimini gördüğüm pedagoji dalında kendimi artık çok daha yeterli hissediyorum.
Ekin: Eve kapandığımız ilk zamanlarda günümün çoğu bilgisayar başında geçiyordu. O dönemde, bilgisayar programları konusunda kendimi geliştirme fırsatı buldum. Sonrasında, pandemi için tedbirlerin azaltılmasıyla birlikte fotoğraf sektöründe çalışma fırsatım oldu ve kamera ve fotoğraf makinelerinin kullanımı konusundaki bilgi ve deneyimimi ilerlettim.
Güneş: 2020, özellikle salgın süreci nedeniyle, değişimi zorunlu kılan bir yıldı. Bu yıl değişimin önemini öğrendim. Eğer yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, değişime direnmenin, toplumları ve özel olarak insanları felakete sürükleyebileceğini gördüm. Bunun farkına varmam kendi açımdan önemli bir gelişmeydi.
Murat: Başladığım işleri bitirmek konusunda bu yılın başına göre çok daha iyi olduğumu söyleyebilirim. Düzenli olarak yazıları son teslim tarihlerine yetiştirme ve okul sorumluluklarını yerine getirmek bir araya gelince, bugünün işini yarına bırakmamak benim için önemli bir hale geldi. Artık üstünde uğraştıklarımı ertelemeye çok daha az eğilimliyim.
Sibel: Bu soruya cevaben 2020’de öğrendiklerimden bahsedeyim. En çok uluslararası faaliyetlerin çevre ile ilişkisi düşündürdü, okuttu, yazdırdı. Ayrıca ekonomi ve antropoloji ilişkisi dikkat çekici, bu ilişkinin önemini öğrenmeye çalışıyorum. Bireysel cevaba gelirsek de biraz felsefe diyerek, sabırla geçirdiğimiz bu yılda tasavvufu anlamaya çabaladığımı söyleyebilirim.
Tayfun: Bu soruyu Blogumuz anlamında düşününce, benim için başlıca gelişme alanları sürdürülebilir enerji ve yenilenebilir enerji kooperatifleri oldu.
Yağmur: 2020 yılı genel olarak karamsar ve kötü bir yıl olarak hafızalarda kalacak pek çok insan için. Ancak kişisel olarak değerlendirdiğimde benim için oldukça keyifli bir dönüşüm, değişim ve yenilenme yılı oldu. Bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki, bir gün bile şikâyet etmedim, tek bir gün bile. Belirsizlik ve kısıtlamalar dolu aylar geçirdik, hâlâ tecrübe ediyoruz bu süreci. Ancak durmaya ve derin bir nefes almaya ihtiyacım varmış ve 2020 bana bunu sağladı. Minnettarım. Dolayısıyla en çok kendimi geliştirdim diyebilirim.
2020’nin size getirdiği en büyük zorluk?
Barış: Küresel bir salgının getirdiği stres kendini hissettirmeyi hiç bırakmamış olsa da, sokağa çıkma yasakları beni pek çok tanıdığımdan daha az etkiledi – zira okuyup yazabildiğim sürece sokağa çıkmadan rahat edebilen biriyim. Yine de herhangi bir sınıf ortamı olmadan eğitim konusunda öğrenim görmek büyük bir sıkıntı.
Ekin: Sağlık, eğitim ve sosyallikten uzaklaşma… Sağlık sisteminde yaşadığım zorluk nedeniyle ilaçlarımı kullanamadım bu da yaşam enerjimi ciddi şekilde etkiledi diyebilirim. Sonrasında pandemi koşulları nedeniyle, yüksek lisans tezim kapsamındaki araştırmayı gerçekleştiremedim. Bununla birlikte oluşan umutsuzluğu aşmam gerçekten zor oldu. Sosyal olarak sevdiğim insanlardan ve arkadaşlarımdan uzak kalmak, çoğu insan gibi beni de psikolojik olarak zorladı.
Güneş: Bu yıl okuldan ayrı kalmak yaşadığım en büyük zorluktu. Bu süreçte sağlık problemi yaşamadığım her gün için şükretsem de doktora eğitimime sürekli olarak evden devam etme zorunluluğu çoğu zaman çalışmalarıma odaklanmama engel oldu.
Murat: Uzaktan eğitime alışmak. Tüm dersleri günlük hayatımı yaşadığım evden almaya başlayınca ev ve işi ayırmanın önemini gerçekten kavrayabildim. Derslere odaklanmak ve onlardan çıkınca sürekli dersleri düşünmemek benim için aşılması gereken bir güçlük oldu diyebilirim.
Sibel: Pandemi süreci ile bozulan rutinlerin yerine yeni rutinler oluşturmak ve ne, nasıl olacak belirsizliğini aşmak oldukça zordu.
Tayfun: En önemli zorluk kuşkukusuz, ani bir şekilde gelen ve halen devam etmekte olan pandeminin yarattığı koşullarda söyleşileri sürdürebilmekti.
Yağmur: Kesinlikle teknolojiyi hayatıma daha fazla dâhil etmek oldu. Covid-19’dan önce evimde internet bağlantımın olmadığını, hâlâ ajanda ve kalemlik kullanan biri olduğumu söylemem yeterli olacaktır sanırım. Uzaktan öğretim süreci başlı başına yeni bir öğrenme ortamı yarattı bana. Biraz direnç göstererek başladım öğrenmeye ancak şimdi her hafta yeni bir şey keşfediyorum, çok da keyif alıyorum. Sabırlarından ötürü öğrencilere teşekkür etmem gerekli.
2020’de sizi mutlu eden şeyler?
Barış: Tam olarak “mutlu” bir an der miyim bilmiyorum ama ilkbaharda başlayıp birkaç ay süren karantina sürecinde insanların bir felaket karşısında bir araya gelip fedakârlıkta bulunmaları (ve birçoğunun bulunmaya devam etmesi) beni çok etkiledi. Önümüzdeki yıl için umutlu olmamın bir sebebi de bu.
Güneş: 2020’de her şeye rağmen arkadaşlarımla güvenli bir şekilde görüşme fırsatım oldu. Benim için “güvenli” kelimesinin doğaya daha yakın olmakla eş değerde olduğunu fark ettim. Bu yüzden arkadaşlarımla birlikte genelde gittiğimiz kafeler ve diğer kapalı alanlardan ziyade doğaya daha yakın olduğumuz ve doğanın tadını çıkardığımız zamanlar fazlasıyla mutlu hissetmemi sağladı.
Murat: Her ne kadar sebebi talihsiz olsa da, uzaktan eğitimle beraber ailemle daha çok vakit geçirebilmek beni çok mutlu etti. Bu yıl gerçekten hepsinin çok desteğini gördüm ve geçtiğimiz zor zamanları atlatmamda yardımcı oldular.
Sibel: Hep bir küreselleşme masalı anlatılırdı, ilk kez gerçekten küreselleştik. Ders kitaplarının doğruyu gösterdiğini görmek bir an mutlu etse de yine “serbestlik” başımıza iş aştı; hastalık yayıldı da yayıldı. Tabii mutlu eden bu değildi. Mutlu oldum çünkü formaliteler azaldı; bürokrasi kolaylaştı; insanlar kendine ve doğaya döndü; piyasalar değil, devlet arandı ve önemi anlaşıldı. Ah bir de aşılar işe yarasa…
Tayfun: Blogda Pazartesi ve Perşembe günleri büyük emek vererek hazırlanmış olan tüm yazılarımızı bu zor günlerde kesintisiz olarak yayımlamış ve okuyucularımızla paylaşmış olmak ve özellikle yüz yüze görüşerek gerçekleştirdiğimiz söyleşiler.
Yağmur: Kendime ilk defa bu kadar geniş zaman ayırabilmek bir bütün olarak mutlu etti beni. Küresel hareketler, ekonomik küçülmeciler, yeni ekonomik sistem tartışmaları en çok okuduklarım ve takip ettiklerim oldu. Her güne bir yoga, her güne bir online Almanca ekledim. Damlaya damlaya göl olacak diye ümit ediyorum. Sanırım en çok bu fırsata sahip olmak mutlu etti beni.
2020 yılında blogdaki yazı ve çevirilerinizden en sevdiğiniz?
Barış: “Peru Patatesi ile Ata Yadigârı Değerler Parlıyor” hâlâ zaman zaman aklıma gelen yazılardan. Hakkında çoğunlukla cahil olduğum bir bölgenin kültürel miras payesi kazanmış patatesleriyle ilgili yeni şeyler öğrenmek gerçekten eğlendiriciydi.
Murat: “Ekonomik Küçülme: Büyümenin Sınırları” oldukça gurur duyduğum bir yazı. Ekonomik büyüme, modern iktisadın önemli bir parçası ve ona karşı ikna edici bir karşı argüman sunabilmek için epey uğraştım. Sonuçtan memnunum ve çoğu okuyucunun da yazıdan bir şeyler öğrendiğini düşünüyorum.
Sibel: “Televizyon Yayıncılığı ve Kooperatif Girişimleri” isimli yazım, en sevdiğim oldu. Neden? Bir televizyon izleyicisi olarak esasen bir makine ile aramdaki bağı, aldıklarımı ve verdiklerimi değerlendirme fırsatım oldu. Ayrıca kooperatiflerin insanın maruz kaldığı her tıkanıklığa alternatif olabildiğini tekrar görmüş oldum. Sonuç olarak kumandayı medya patronlarından alıp, medya kooperatiflerine kanal listesinde yer açmalıyız gibime geliyor.
Tayfun: Blog için yazdığım tüm yazılarımı severek ve özenerek yazıyorum. Ancak 2020 yılında, ekonomik büyümenin çevresel etki ile birlikte değerlendirmesini yapan “Ülkelerin Sürdürülebilir Gelişme Endeksleri” yazımı en beğendiğim yazı olarak söyleyebilirim.
Yağmur: İnsanların deneyimlerini, tecrübelerini aktarmayı, farklı uygulamaları paylaşmayı çok değerli buluyorum. Bu nedenle Datça’nın küçük bir köyünde, kooperatifi ayakta tutmak için var gücüyle çalışan Ömer Ohan ile yaptığımız söyleşiyi yazmak kadar; ABD’de göçmen Filipinli kadınların kurdukları kooperatifi yazmak da çok keyifliydi benim için. Teorik ve akademik yazılar yazmak da çok keyif veriyor ancak insana dokunanları, insanlara aktarmanın keyfi başka. Sanırım “en sevdiğim” gibi bir ayırıma gitmeyeceğim.
Blog kapsamındaki faaliyetler arasında en beğendiğiniz çalışma?
Barış: “Günümüzün Düşünürü Elinor Ostrom” nadiren hakettiği ilgi ve övgüyü alan bir iktisatçıya odaklanan, çok beğendiğim bir yazı. Sadece Ostrom’un felsefesinin önemli taraflarını görece kısa bir yazıda özetlemekle kalmayıp, konunun içinde bulunduğumuz sıra dışı durumda niye ilgiye layık olduğunu da açıklıyor.
Ekin: “Act For All: Berlin Merkezli Yeni Bir Sosyal Girişim”, “Sosyal Ekonomi ve Kooperatifçilik Dersi” ve “Tüketici Toplumu Tutulmayan Sözler ile Gelişir”.
Güneş: Bu yıl blogda yayımlanan yazılar arasında en ilgimi çeken, “Dayanışma Ekonomisi İlkeleri” başlıklı yazı oldu. Yazının, özellikle, evlere zorunlu olarak kapatıldığımız salgın sürecinin başlarında yayımlanması anlamlı ve süreç boyunca düşündürücüydü.
Murat: “Act For All: Berlin Merkezli Yeni Bir Sosyal Girişim” bence son derece başarılı bir söyleşiydi. Blogumuzun iyi yanlarından biri de sosyal girişimlere daha çok insan tarafından tanınmaları için bir platform daha sağlamak ve bu söyleşinin bunda başarılı olduğunu düşünüyorum.
Sibel: Her yazının benim boyumu aşan bir bilgi ve emek ile yazıldığını düşündüğümde nasıl bir ayrım yaparım derken, aklıma ilk “Kültür Sanat Portalı Kumbaravan” isimli yazı geldi. Öncelikle, bunu ben düşünmeliydim, ne de güzel yapmışlar gibi pek çok şey söylediğimi hatırlıyorum. Seyirci olabilme imkânı ve bilgisini tabana yaymayı amaçlamaları, bu kadar önemli bir şeyi en azından birileri düşünmüş, şükür dedirtti. Çünkü kültür ve sanat, sadece kalburüstü sınıfın mülkiyetinde olmamalı. Gelir dağılımı zaten yeterince adaletsiz, bir de aramıza bu yoksunluklar girmemeli. En azından tiyatro sevmeyenler, hiç izlememiş olduklarından sevmiyoruz dememeli.
Tayfun: Başucu yazısı niteliğindeki “Dayanışma Ekonomisi İlkeleri” en beğendiğim yazı oldu.
Yağmur: Blog yazılarının her birini büyük keyifle okuyorum, o nedenle burada da en sevdiğim gibi bir sınıflamaya gidemem. Etkinlik olarak ise Kuşadası’nda faaliyet gösteren Kuşadası Kadın Kooperatifi’nin (KUŞAKKOOP) güzel yürekli kadınlarının misafirliğinde düzenlenen panelde yer almak benim için çok keyifliydi. Zaten sonrası malum, pandemi.
2021 için planlarınız?
Barış: Öncelikle üniversitedeki sınavlarımı başarıyla vermek. Ondan sonra İngilizcemi daha da üst seviyeye taşımak ve yeni bir yabancı dil öğrenerek dil becerimi genişletmek.
Ekin: 2021 için öncelikli planlarım eğitim alanında olacak. Bunlardan ilki, yüksek lisans tezimi tamamlamak. İkincisi yabancı dil seviyemi ilerletmek. Bu planlarımı gerçekleştirirken yeni bilgisayar programları öğrenmeye de çalışacağım.
Güneş: Önceki yıllardan farklı olarak, 2021 için çok kapsamlı planlar yapmamaya çalışıyorum. Yine de sağlıklı günlere kavuştuğumuzda 2020 için planladığım ama gerçekleştiremediğim seyahatlere çıkmak ve sevdiğim tüm insanlara doyasıya sarılmak gibi iki hayalim var.
Murat: Kendimi, yapabildiğim her alanda özellikle akademik alanda geliştirmek. Hâlâ daha çok çaba sarf edersem daha iyi performans gösterebileceğim pek çok eksikliğim var. Bu eksikliklerin farkına varıp onları gidererek yaptığım işlerdeki başarıyı arttırmayı planlıyorum.
Sibel: İnsan, tutamayacağı sözler vermek ile ünlü bir canlı ama hep bir gelişme, sınırlarını aşma isteğine sahip. Ben de daha çok okumayı, daha çok izlemeyi ve daha çok yorulmayı planlıyorum.
Tayfun: Yaptığımız söyleşilerde, insanların bağımsız olarak üretmek amacıyla bir araya gelmek konusunda gösterdikleri çabaya tanık olmak beni gelecek anlamında umutlandırıyor. Bu anlamda 2021 için ulusal ve uluslararası söyleşilere devam etmek istiyorum.
Yağmur: 2020’nin bana öğrettiği en önemli deneyim “plan yapmamak ve yapılmış bir plan olsa bile bunların her an değişebileceğini bilerek hareket etmek” oldu. Ben yine okuyacağım, yine yazacağım, yine gezeceğim, yine denizlere dalacağım, yine dağlara tırmanacağım. Bu döngünün hızı ise 2021’in neler getireceğine göre değişecektir, yaşayalım ve görelim.