Tanımlar
Sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisinin tüm yapılarında, bireyler ortak bir amaç etrafında işbirliği yaparlar; belirlenen amaca uygun bir örgütlenme modeli etrafında bir araya gelirler. Belirlenen amaç ne olursa olsun, arka planda çoğunlukla, bir sosyal etki yaratma düşüncesi bulunur. “Sosyal etki genel anlamda, “yapılan bir aktivite sonucu ortaya çıkan değişim” veya “bir eylem/aktivite/proje/program sonucu farklı insanlar üzerinde oluşan etkiler” olarak tanımlanabilir (KUSİF, 2015).”
Tek tek kurumların sosyal etki yaratma kapasiteleri toplumsal sorunlar karşısında yetersiz kalır. Toplumsal sorunlar çok boyutlu, karmaşık problemdir. Çözüm, ortak çalışmayı gerektirir. Bir dizi sosyal aktörü bir araya getiren sosyal etki ağları, bir ortak çalışma yöntemidir. Sosyal etki ağı, karmaşık bir sosyal meseleyi ele almak için bir şekilde birlikte çalışan ortak çalışanlar topluluğudur.
Ağa katılan herkesin isteği, işbirliğinin kapsamını genişleterek sosyal ağ etkisinden yararlanmaktır. Ancak işbirliği söylemesi kolay, uygulaması zor kavramlardan biridir. Temelinde işbirliği ve dayanışma ilkelerinin olduğu kooperatiflerde bile istenilen düzeyde bir işbirliği kendiliğinden ortaya çıkmaz. Farklı sosyal aktörlerin dâhil olacağı sosyal etki ağlarını oluşturmanın çok daha zor olduğunu, uygulamada deneyimleyenler iyi bilirler. Sosyal etki ağlarını oluşturmak ve istenilen sonuçların elde edileceği biçimde çalıştırmak gerçek bilgi ve beceriyi gerektirir.
Tek ve Ortak Bir Amaç Belirlemek Zorunlu mu?
İşbirliği için ağ geliştirmeye yönelik çoğu model, ilk adım olarak amacın bulunması ya da açıklığa kavuşturulması gerektiğini vurgular. Peki, amaç nasıl belirlenmelidir? Genellikle amacın ortak ve tek olması gerektiği düşünülür. Bu ortak amaç, ağa katılanları birleştirir ve işbirliğini güçlendirir. Ancak bu görüş her zaman doğru olmak durumunda değildir. Hatta kimi durumlarda, ortak amaç daha dar bir bakış açısını getireceğinden işbirliğini caydırır. Dolayısıyla amaç, daima bütün katılımcıların paylaştığı tek bir vizyon ya da stratejik plan biçiminde beyan edilmek zorunda değildir.
Bir sosyal etki ağı ortak bir amaç olmadan çalışır mı? Dylan Skybrook, Navigating Purpose and Collaboration in Social Impact Networks başlıklı makalesinde, yöneticisi olduğu Santa Cruz Dağları Yönetim Ağı’ndaki (SCMSN) deneyimlerini aktararak bu soruya yanıt veriyor. Skybrook’a göre bir sosyal etki ağının amacı yaygın, birden çok ve henüz yeni yeni ortaya çıkmakta olabilir fakat yine de çok farklı alanlardan paydaşları bir araya getirebilir.
SCMSN, bölgesel gelişme için kurulmuş, ortak bir vizyon ya da stratejik plan olmaksızın birçok projeyi bir arada yürüten bir ağdır. Bölgesel gelişme karmaşık sorun olduğundan farklı özelliklere, farklı bakış açılarına sahip heterojen bir paydaşlar grubunun ortak çalışmasını gerektirir. SCMSN’nin katılımcılarına baktığımızda, bu heterojenliği görebiliyoruz. Toplam 21 örgütün içinde arazi kooperatifleri, devlet ve eyalet parkları gibi kamu kuruluşları, bir kereste şirketi, üniversiteler ve bir yerli kabile grubu bulunuyor.
Skybrook’a göre, bu farklılıklar içerisinde ortak bir amaç olmadan çalışmayı öğrenmek zaman almış. Ağın ilk kurulduğu dönemde üyelerin misyonları oldukça farklı olsa bile birçok ortak ilgi alanı olduğu görülmüş. Ancak başlangıçta ilişkiler yeni olduğu için, ne tür işbirliklerinin uygun olacağını kimsenin bilmediği bir sürecin aşılması gerekmiş. Tüm paydaşlar bölgenin gelişmesini, refahın artmasını isterken bu amaç için hangi eylemlerin gerçekleştirileceği ile ilgili ortak bir görüşün olmaması güçlük yaratmış.
Bölgesel gelişme ortak bir amaç gibi görülse de gerçekte durum farklıdır. Bölgesel gelişme nedir sorusundan başlayarak bölgesel gelişme için ne yapılmalı sorusuna kadar her alanda paydaşların farklı görüşleri, farklı öncelikleri bulunması hiç şaşırtıcı değildir. Böyle bir durumda bir ya da birkaç paydaşın diğerlerine baskın gelmesi ve onların görüşleri doğrultusunda ortak bir amaç belirlenmesi olasıdır. Grup dinamiklerinde sıkça karşılaşılan bir durum. Çoklu amaçlar konusunda çalışılıyorsa işbirliğinin kendiliğinden ortaya çıkması beklenmemelidir.
İşbirliği Rehberi
Skybrook’un yazısının tamamı ilgi çekici olmakla birlikte, burada İşbirliği için Koşulların Yaratılması başlığı altında sıralanan yöntemler üzerinde durmak istiyorum. Fikrimce, sosyal etki ağları için önerilen bu yöntemler, sosyal ve dayanışma ekonomisi içinde yer alan ve heterojen yapıya sahip uygulamalarda da başarılı olabilir. Dolayısıyla çok paydaşlı sosyal kooperatifler, dayanışma kooperatifleri, çok amaçlı kooperatifler önerilen yöntemler aracılığı ile işbirliğini geliştirebilirler.
- Ağ üyelerinin farklı ihtiyaçları olduğunu kabul edin. Ağ üyelerinin ihtiyaçlarını ifade edebileceği konuşmaları kolaylaştırın, böylece tüm grup herkesin aynı şeyi istemediğini anlayabilir.
- Karşılıklı çıkar alanlarını kümeleyin. En az birkaç üyenin gereksinimlerinin kesiştiği sorunları ve ardından ağın geri kalanı için bağlantıları arayın. Uygulanabilir projeler haline gelip gelmeyeceklerini görmek için sorunları bulmaya yönelik konuşmaları kolaylaştırın.
- Belirsizlik için tolerans yaratın. Üyeler ile iletişim, bir ağın benzersiz bir niteliğidir. Bu bir komuta kontrol yapısı değildir, işbirliği yapmak ya da bilgi paylaşmak isteyen benzerlerin oluşturduğu bir gruptur.
- Üyeler arasında güven inşa edin. İnsanların birbirlerini profesyonel ilişkilerin olanak sağladığından daha fazla, daha derinden tanıyabilecekleri durumları kolaylaştırın. Bu, insanların birbirlerinin yaşamları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasını ya da geziler veya fiziksel bir bileşeni olan egzersizlerde olduğu gibi onları alışıldık etki alanlarından çıkartan aktivitelerle ilgilenmeyi içerebilir.
- Bilgi paylaşımını teşvik edin. Bilgi paylaşımı, insanların işbirliğine giden bağlantıları nasıl oluşturduklarıdır. Bu, odada gezinerek her üyeyi ilgili projelerdeki güncel gelişmeler konusunda bilgilendirmek veya bir veri tabanı, bilimsel makale ve diğer kaynakların bulunduğu bir bilgi havuzunun paylaşılması biçiminde olabilir.
- Kendi kendini örgütlemeyi teşvik edin. Üyelerin birbirleriyle konuşarak fikir üretebildiği konuşmaları kolaylaştırın ve bireysel organizasyonlarının yapamayacağı işleri ağın nasıl yürütebileceğini keşfedin. Bu süreçten ortaya çıkan proje fikirlerinin, üye kuruluşların zaman ve kaynak ayırmalarını sağlayacak kadar uygulanabilir olma olasılığı vardır.
- İşi geri yansıtın. Ağın yaptığı işleri, elde edilen sonuçları ve özellikle daha sonra ortaya çıkabilecek dalgalanma etkilerini ağ üyelerine hatırlatmak önemlidir. Her üye her projede çalışmamaktadır, bu yüzden bazı çabalar ve başarılar çok göz önünde olmayabilir. Düzenli yansıtma daha bütüncül bir tablo ve amaç duygusu sağlar.
Nereden Başlamalı?
Skybrook’un sıraladığı bu yöntemler arasında hangisine öncelik verirdiniz? Birbiriyle ilişkili, dolayısıyla birbirinden ayrı düşünülmesi güç olan yöntemler söz konusu iken tercih belirtmek kolay değil. Bu zor soru bana sorulmuş olsaydı, Türkiye’deki örnekleri düşünerek, önceliği üyeler arasında güvenin inşa edilmesine verirdim. Türkiye’de bireyler birbirlerine güvenmiyorlar. Avrupa Sosyal Değerler Araştırmasının sonuçları bu görüşü doğrulamakta.
Söz konusu araştırmada kişisel güveni ölçmek için katılımcılara “Sizce genelde insanların çoğunluğuna güvenilebilir mi, yoksa insanlara karşı dikkati hiçbir zaman elden bırakmamak mı gerekir?” sorusu yöneltilmiştir. Soruya [0-10] aralığındaki değerler kullanılarak yanıt verilmektedir. (0) dikkati hiç elden bırakmamak gerekir ve (10) insanların çoğuna güvenilebilir anlamına gelmektedir. Türkiye için 2008 yılında yapılan araştırmadan elde edilen verilere göre ortalama güven değeri 2’dir (Aktaran Akçomak, 2018, s. 39-40). 10 üzerinden 2. Yeterince açık sanırım.
Kooperatifler başta olmak üzere tüm sosyal ve dayanışma ekonomisi girişimleri ve uygulamalarının üzerinde ağır bir yük var: Güvensizlik ortamında güvene dayalı bir yapıyı kurmak, sürdürmek ve sosyal etki ağları oluşturmak. Organizasyonların içerisinde güven tesisi için ne gibi çalışmalar yapılabileceği, hangi yöntemlerin uygulanabileceği konusunda farklı akademik disiplinlerin çalışmalarından yararlanılabilir. Nasıl sorusuna yanıt arayanlar eminim ki uygulamadaki başarılı örnekleri bilmek, onların öykülerini duymak, deneyimlerinden yararlanmak da isterler. Bu noktada başarılı örnekleri toplayıp, değerlendirecek bir platformun önemli bir işlevi olacağını düşünüyorum.
Kaynakça
Akçomak, İ. S. (2018). Ahlaksız Büyüme: Türkiye’nin Ekonomik Büyüme Öyküsüne Farklı Bir Bakış. Efil Yayınevi.
Skybrook, D. (2018). Navigating purpose and collaboration in social impact networks. Stanford Social Innovation Review. Erişim
Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu (KUSIF). (2015). Sosyal Etki Ölçümlemesi KUSIF 4 Adım Yaklaşımı. KUSIF Yayınları. Erişim
İşbirliği gerçekten de pek çok sosyal yapıda basit ortak çıkarlar varlığından fazlası olduğunu gösteren düşündürücü bir yazı olmuş.
Gerçekten de işbirliği, basit ortak çıkarlardan çok daha fazlasını ifade eder. Türkiye’de bireyler kısa vadeli ve görece basit ortak çıkarlar etrafında bir araya gelebiliyorlar. Ancak karmaşık ve uzun vadeli amaçlara yönelik çalışma konusunda başarılı olunduğu söylenemez.