BM Genel Sekreterinin Sosyal Kalkınmada Kooperatifler Raporu

Kooperatifçiliğin teşvik edilmesi bakımından atılmış en önemli adımlardan biri, 2012 yılının Birleşmiş Milletler (BM) tarafından “Uluslararası Kooperatifler Yılı” olarak ilan edilmesi ve “Kooperatif İşletmeler Daha İyi Bir Dünya Kurar” teması ile kutlanması idi. Kutlamaların 10. yıldönümü yaklaşırken BM Genel Sekreterinin Sosyal Kalkınmada Kooperatifler (Cooperatives in social development) başlıklı raporu 22 Temmuz 2021 tarihinde yayımlandı.

Raporun Arka Planı

BM Genel Kurulunun 18 Aralık 2019 tarih ve 74/119 sayılı kararında; kooperatiflerin, yerel toplulukların ve tüm insanların, ekonomik ve sosyal kalkınmaya katılımını mümkün olan en üst düzeyde teşvik ettiği ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunduğu kabul edildi. Kurul, kararında, kooperatiflerin gelişmesini sağlayan önemli faktörleri; tutarlı istatistikler, mevzuat, kapasite ve beceri geliştirme, ağ oluşturma ve kooperatifler arasında bilgi paylaşımı olarak tanımladı. Aynı kararda, Genel Sekreterden, sosyal kalkınmada kooperatiflerin rolü ile hükümetlerin, uluslararası kuruluşların ve kooperatiflerin sektörün büyümesine ve performansını artırmasına ilişkin girişimleri hakkında bir rapor sunması talep edildi.

Raporun Kapsamı

Bu talep üzerine hazırlanan Sosyal Kalkınmada Kooperatifler raporu, kooperatiflerin COVID-19 pandemisine yanıtlarını incelerken, sürdürülebilir kalkınmanın kooperatifler aracılığıyla sağlanmasına ilişkin fırsatları gözden geçiriyor, hükümetlere kooperatifçiliğin geliştirilmesine yönelik tavsiyelerde bulunuyor.

Rapor, dört ana bölümden oluşmaktadır:

  • Kooperatifler ve COVID-19 pandemisi: Destek, dayanıklılık ve daha iyisini inşa etmek
  • Yasal ve düzenleyici çerçeve
  • Ülkelerin ve uluslararası kuruluşların Uluslararası Kooperatifler Yılı hedeflerinin gerçekleştirilmesine yönelik faaliyetleri
  • Sonuç ve öneriler

Kooperatifler ve COVID-19 pandemisi

Pandeminin yarattığı ekonomik ve sosyal kriz karşısında, kooperatifler, insanı gözeten eylemleri ile fark edildiler. Raporda, pandemi sırasında kooperatiflerin ortaklarını ve istihdamı korumaları, ülke içinde ve ülkeler arasında geliştirdikleri işbirlikleri, sağlık kooperatiflerinin ve genel olarak bakım ekonomisi alanındaki kooperatiflerin verdikleri destekler örneklendiriliyor.

Bu örneklerden hareketle, kooperatiflerin, kapsayıcı, dayanıklı ve sosyal açıdan adil bir iyileşmenin sağlanmasında güçlü bir araç olabileceği belirtiliyor. Bir diğer vurgu da negatif sosyal ve ekonomik dışsallıkların, doğal kaynaklarının sömürüsünün, çevresel yıkımın ve kontrolsüz ekonomik büyümenin artık sürdürülemeyeceğidir.

“Kooperatifler, daha iyisini inşa etmek, yeni koşullarda ve ortamlarda kendilerini yeniden biçimlendirmek ve yeni alternatifler hayal ederken sosyal ve ekonomik zorlukların çözümüne katkıda bulunmak için tüm toplum yaklaşımıyla bütün sosyal ve ekonomik paydaşlarla ortaklaşa çalışabilirler.”

Yasal ve düzenleyici çerçeve

Bu bölümde, sosyal kalkınmada kooperatifler hakkındaki diğer kararlara atıf yapılarak, kooperatiflerin gelişmesini destekleyiciyi bir ortamın, kooperatiflerin genel kabul görmüş tanımına, değerlerine ve ilkelerine dayalı olarak geliştirilmesi gerektiği belirtiliyor. Amaç, kooperatiflerin, özel statülerini korurken ve kooperatif işletmeciliği ilkelerine bağlı kalırken dezavantajlı duruma düşmelerinin engellenmesi ve diğer işletmelerle adil bir biçimde rekabet etmelerinin sağlanmasıdır.

Destekleyici yasal ve düzenleyici ortamın sağlanmasında yol gösterici iki temel belge bulunuyor. Bunlardan ilki, Genel Sekreterin sosyal kalkınmada kooperatiflere ilişkin 2001 yılındaki raporunun (A/56/73-E/2001/68) ekinde yer alan taslak kılavuz ilkeleridir. Kılavuz ilkeler, çerçevesi Uluslararası Kooperatifler Birliğinin kooperatif kimliği beyanında çizilen, ayırt edici kooperatif özelliklerine dayanmaktadır. İlkeler, kooperatif değerlerini ve ilkelerini, ulusal mevzuat tarafından güvence altına alınan temel insan haklarının bir ifadesi olarak değerlendirmektedir. İkinci temel belge, bu standartların bütünüyle kapsandığı ILO’nun 193 sayılı (2002) Kooperatifçiliğin Teşvikine İlişkin Tavsiye Kararıdır.

Temel belgelerin benimsedikleri yaklaşıma göre; yasalar, kooperatifleri tüzel kişilik olarak tanımalı, özerkliklerini korumalı ve diğer işletme biçimleri ile gerçekten eşit olmalarını (eşit muamele ilkesi) sağlamalıdır. Ayrıca, ikinci derece (kooperatif birlikleri) ve üçüncü derece (kooperatif merkez birlikleri ve ulusal birlikler) kooperatifler, diğer bir ifadeyle birim kooperatiflerin temsilcisi olan örgütler aracılığıyla hükümetlerle işbirliği yapılmasına alan açılmalıdır. Yasalar, hükümetler ve üst birlikler arasında düzenli diyalogun geliştirilmesi yoluyla, kamu politikalarının birlikte oluşturulmasına ve birlikte yürütülmesine imkân vermelidir.

Raporda, uygulamada görülen noksanlıklar aşağıda gösterilmiştir:

  • Kooperatif kanunlarında kooperatif üst birlikleri ile ilgili hükümlere yer verilmemesi
  • Eşit muamele ilkesinden sapmalar (yabancıların kooperatife ortak olmalarına izin verilmemesi, ortaklar arasındaki karşılıklılık ilkesini ve/veya kooperatiflerin kapitalist işletmelerden farklarını dikkate almayan gelir vergisi uygulamaları gibi)
“Kooperatiflerin özel statüsü tanınmıyorsa ayrı bir kooperatif kanunu olması için hiçbir sebep yoktur.”

Raporda, kooperatifler kanunu ile ilgili kısma oldukça geniş bir yer ayrılması, konuya verilen önemi gösteriyor. Burada altı çizilen iki husus bulunmakta. İlki, kooperatifleri anonim şirketlerden ayırt etmek için ayrı bir kooperatif yasasının gerekli olması. İkinci husus ise katılım sorunu. Mevzuatın katılım konusundaki sınırlı yaklaşımı, yani genellikle “bir ortak, bir oy” kooperatifçilik ilkesini hukuk kurallarına dönüştürmekle yetinilmesi ve uygun denetim ve dengeleri gerektiren demokratik kontrol gibi katılımın diğer önemli yönlerinin ihmal edilmesi eleştirisi çok yerinde.

“Katılım, kooperatiflerin tüm organizasyonel ve operasyonel yönlerine nüfuz etmelidir. Katılım biçimleri, daha fazla üyenin katılımını sağlayacak yeni dijital teknolojileri de kapsayabilir.”

Yasal çerçeve analizi

Küresel düzeydeki incelemeden elde edilen sonuçlar, kooperatiflere, başta yeterli iç kaynağa sahip olmayan küçük ve orta ölçekli kooperatiflere, teknik ve mali desteğin yanı sıra tanıtım desteği verilmesinin; ortakların, özellikle de yöneticilerin eğitim ve öğretimine destek olunmasının ne denli önemli bir ihtiyaç olduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca, bir kısmı bölünmez olan ve kooperatifin dağılmasına karşı yasal koruma sağlayan yedek akçelerin tesis edilmesi gereklidir. Kanun kapsamında, karar alma süreçlerine doğrudan müdahaleden ziyade, kooperatiflerin kendi kendilerini düzenlemelerini teşvik edecek mekanizmalara yer verilmelidir.

Yasal çerçeve analizinde, platform kooperatifleri ile işçi kooperatiflerinin taşıdıkları potansiyele özel bir yer ayrılmış.

“Dijital platformlardaki kooperatifler, güvencesiz çalışma koşullarından dijital cinsiyet ayrımını kapatmaya ve daha rekabetçi ve adil bir dijital ekonomi yaratmaya kadar değişen konuları ele alarak COVID-19 sonrası dönemin ‘yeni sosyal sözleşmesinde’ çok önemli bir rol oynayabilirler.”

Yasa koyucular açısından platform kooperatifleri ile ilgili önemli konular:

  • Küresel yönetişim mekanizmalarının yerleştirilmesi: Örneğin, sınır ötesi üyeliğin ve yönetimin kolaylaştırılması ve yatırımcı üyelere izin verilmesi ile kooperatif kimliğinin korunması arasında bir denge kurarak sermayeye yeterli erişimin sağlanması
  • Kooperatif kuruluşunun dijitalleştirilmesi
  • Dijital müşterekler, ekolojik hukuk ve blokzinciri teknolojileri gibi yeni alanlar

İşçi kooperatifleri konusunda, rapor, şirketlerin işçileri tarafından devralınıp işçi kooperatifine dönüştürülmesine odaklanıyor. Şirketlerin işçileri tarafından devralınmasının, çalışanların şirket sahibi olmaları için somut bir fırsatı temsil ettiği, böylece çalışanların işlerini ve birikmiş bilgi ve becerilerini koruduğu ifade ediliyor. Şirketlerin işçi kooperatifine dönüşmesi, taşıdığı bu gibi fırsatlarla ekonomik kriz dönemlerinde daha önemli hale geldiğinden, bu dönüşümün yasal bakımdan olanaklı olması savunuluyor.

Tavsiyeler

Genel Sekreter, raporunun sonunda, kooperatif girişim modelinin desteklenmesi için Genel Kurul’a bazı öneriler sunuyor:

  • Hükümetlere, daha kapsayıcı ve dayanıklı bir iyileşme için kooperatif girişim modelinden yararlanacak politikalar ve programlar oluşturmaları tavsiye edilmektedir. COVID-19 pandemisinin gözler önüne serdiği eşitsizliklerin çözümünde kooperatif işletme modelinden başlıca iki alanda yararlanılması öngörülmüştür. Sağlık ve finansta, hizmetlere yeterince erişemeyen kesimlere (kayıt dışı çalışanlar, gençler, engelliler, yaşlılar, kadınlar ve yerli topluluklar) kooperatifler aracılığıyla ulaşılarak daha fazla kişinin bu hizmetlerden yararlanmasının sağlanabileceği belirtilmektedir.
  • Bir diğer tavsiye, yasal ve düzenleyici çerçevelerin iyileştirilmesidir. Hükümetler, kooperatiflerin gelişimi için destekleyici bir ortam yaratmayı amaçlamalıdır. Kooperatifler anayasalarda desteklenmeli, politikalarda ve yasalarda “eşit muamele” (equal treatment) ilkesi benimsenmelidir. Ayrıca, parçalı bir yapıdan kaçınmak ve etkinliği artırmak için tüm kooperatif türlerine, kooperatif birliklerine (ikinci derece kooperatifler), kooperatif merkez birliklerine ve ulusal birliklere (üçüncü derece kooperatifler) uygulanacak bir genel yasa çıkarılmalıdır.
  • Kooperatif işletmelerin ekonomik ve sosyal kalkınmadaki ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının uygulanmasındaki rolünün ortaya konulabilmesi açısından kooperatif istatistiklerine ilişkin ilkelerin, yöntemlerin belirlenmesi ve verilerin toplanması önemli bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaca yanıt vermek üzere, kapsamlı ve uluslararası düzeyde karşılaştırılabilir verileri toplama kapasitesinin güçlendirilmesi önerilmektedir.
  • Uluslararası Kooperatifler Yılının etkisi göz önüne alındığında, kooperatif işletme biçimine ilişkin kamu bilincini artırmak için iyi uygulamalar daha fazla paylaşılmalıdır.
  • Birleşmiş Milletler sistemi, 2030 Gündeminin uygulanması için kooperatiflerin sürekli büyümesini teşvik etmek üzere kooperatiflere ve ulusal hükümetlere politika analizi, teknik destek ve kapasite geliştirme yardımı sağlamaya devam etmelidir.

Değerlendirme

Uluslararası Kooperatifler yılı kutlamalarının üzerinden neredeyse on yıl geçti. Bununla birlikte, kooperatifçilik gündemden hiç düşmedi tersine görünürlüğünü artırdı. Genel Sekreterin Sosyal Kalkınmada Kooperatifler raporu, Birleşmiş Milletler sisteminin kooperatifçiliğe verdiği önemi bir kez daha onaylamanın yanı sıra kooperatifçiliğin gelişmesini sağlamak bakımından öncelik taşıyan alanları sıralıyor. Özetle, kooperatifçilik yol haritasında yer verilmesi gereken başlıca üç alan var:

  • Kooperatifçilik mevzuatının iyileştirilmesi ve parçalı yapıdan kurtarılması
  • Kapsamlı kooperatif istatistiklerinin üretilmesi
  • İyi uygulamaların daha fazla paylaşılması

Yukarıda belirtilen öncelikli alanlara ek olarak küçük ve orta ölçekli kooperatiflerin mali ve teknik konularda desteklenmesi, kapasite gelişimlerine yardımcı olunması da unutulmamalıdır. Ancak, destek verilirken kooperatif kimliğine saygı gösterilmeli ve desteklerin müdahaleye dönüşerek özerkliği zedelemesine izin verilmemelidir.


Not: Rapora dikkatimi çeken sayın Ünal Örnek’e teşekkür ederim.

Kategori(ler): Politika

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.