Tarımsal Adalet, Thomas Paine’in, 1797 yılında kaleme aldığı yaklaşık on beş sayfalık küçük bir kitapçık. Bu kısa ama etkili metnin Türkçesini 2013 senesinde Doruk Yayınları tarafından çıkarılan Ortak Akıl, İnsan Hakları ve Tarımsal Adalet kitabının sonunda Faruk Gültekin çevirisi ile bulabiliyoruz. Metin, reform yasalarının birincil hedeflerinden birinin, uygar yaşam denen şeyin faydalarını korunmak ve aynı zamanda ortaya çıkardığı kötülüklere çare bulmak olması gerektiğine dönük güçlü bir ifade ile başlıyor.

Paine, uygarlığın vaat ettiği gibi insanoğlunun genel mutluluğunu arttırdığının mı yoksa yaraladığının mı tartışmalı olduğunu, yoksulluğun uygar yaşamla ortaya çıktığını ve doğal durumda var olmadığını söyleyerek ilerliyor. Yeryüzünün üzerinde ekim yapılmamış doğal hali içinde insan ırkının ortak mülkü olduğu, metnin ortaya koyduğu öneriler ile bağı bakımından en temel tespiti. Bu ekim yapılmamış doğal halden tarımsal üretime geçişin insanlık için çok büyük bir ilerleme olmasına rağmen üretimin mülkiyet ile ayrışmaz şekilde birleşmesinin tabii durumu bozduğu kaydediliyor. Bu bağlamda, mülksüzleşen her insanın yeryüzünün doğal hali üzerinde hakkı olmasından mütevellit ekili toprakların sahiplerinden bir arazi vergisi alınmasını öneriyor. Bu radikal fikrin uygulanmasıyla ortaya çıkan fonda birikecek paranın ise 21 yaş üstü tüm vatandaşlara, 50 yaş üstü her kişiye ve “kör ve topal”lara (the blind, the lame, and the aged poor) belirli oranlarla dağıtımında kullanılması öneriliyor. Mevcut veriler ile toplanacak vergi geliri, ortalama ömür ve toplam nüfus üzerinden fon dağıtımı hesaplamalarının da yapıldığı metinde, önerinin fizibilitesi irdelenip bir uygulama planı da çıkarılıyor.

Fransa Parlamentosu’na sunulan bu yasa tasarısının en can alıcı ifadesi ise metinde birçok tekrarlanan bunun bir “hayır” değil bir “hak,” bir “ödül” değil “adalet”in ta kendisi olduğudur. Son on beş yılda çok yoğun tartışmalara konu olan “vatandaşlık geliri” fikrinin en orijinal savunularından birini Paine’nin bu kitapçığında buluyoruz. Özellikle Buğra ve Keyder’in (2007) öncü çalışmalarında vurgulandığı üzere Paine ve dönemin pek çok düşünüründe etik-politik bir çerçevede kapitalizme getirilen “hak temelli” bir sorgulama, pandemi sonrası çoklu krizler ortamında ve post-kapitalizm tartışmaları ortasında bugün daha da güncel görünüyor. Yine, sosyal güvenlik sisteminin nüve olmakla birlikte oldukça sofistike bir fikir olarak ortaya atıldığını da görüyoruz ki bunu, son günlerde talihsiz bir ifadeyle “saadet zinciri”ne benzeten perspektif arasındaki tezat öğretici olsa gerek. Ayrıca, geleneksel hayırseverlikten kopuş fikrinin, sosyal ekonomi kavramın tarihsel gelişiminde belirleyici bir etkisi olduğu vurgulanmalı.

Paine’nin arazi vergisinden yaratılan kaynak ile sosyal refah programının fonlanması önerisini bugünün koşullarında etik ve politik olarak tartışan Weber (2022), bu kaynağın üzerinde üretim yapılmayan toprağın değeri ve işlenmemiş doğal kaynaklar sebebiyle yetersiz kalacağı görüşüne karşı çıkmaktadır. Paine’deki “doğal durum” kavramının genişletilmiş bir tanımını savunan Weber, temelde, günümüz ekonomik yapılanmasının taşıyıcı gücü olan hizmet sektöründe servetin doğal kaynaklara el konarak yaratılmaması ve bu haliyle vergilendirilemeyecek olması şeklinde yorumlayan tez ile tartışmaktadır. Arazi vergisi önerisinin önemini bugün de koruyabilmesinin yegâne yolunun sadece toprak ve ona bağlı kaynakların değeri üzerinden değil aynı zamanda emekle üretilen değerin bir kısmı üzerinden alınması olduğunu savunmaktadır.

Weber’in tartışmasına konunun ülkeler boyutunda tarihsel özgünlüğünü de ekleyerek ufak bir katkı sunmak mümkün. Bu açıdan Türkiye’ye baktığımızda, Cumhuriyet tarihimizde servet üzerinden alınan vergilerden biri olarak arazi vergisinin Osmanlı Devleti’nden devralınıp korunduğu, ancak matrah ayarlamaları ve fiyat artışları sonucu göreli önemini kaybettiği bilinmektedir (Önder, 1998). Yine, tarihsel olarak asıl çekişmeli konunun aşar ve toprak mahsulleri vergisi örneklerinde görüldüğü üzere “emekle üretilen değer” üzerinden vergilendirme olduğu üzerinde çokça konuşulmuştur (Boratav, 1998; Pamuk, 2002). Dolayısıyla, Paine’nin Tarımsal Adalet için önerisinin güncel uygulama açısından sunduklarını, bir yandan “doğal durum”un bugünün karmaşık toplumlarında ne anlama geldiği kadar ülkelerin tarihsel mirasını da göz ardı etmeden ele almak makul görünüyor.

Kaynakça

Boratav, Korkut. (1998). Türkiye İktisat Tarihi, 1908-1985. Gerçek Yayınevi, İstanbul.

Buğra, Ayşe ve Keyder, Çağlar. (2007). Bir Temel Hak Olarak Vatandaşlık Gelirine Doğru. İletişim Yayınları, İstanbul.

Önder, İzzettin. (1988). “Cumhuriyet Döneminde Tarım Kesimine Uygulanan Vergi Politikası.” Türkiye’de Tarımsal Yapılar (1923-2000) içinde, der. Şevket Pamuk ve Zafer Toprak. Yurt Yayınevi, Ankara. ss. 113-133.

Weber, Michael E. (2022). “Defending Paine’s Agrarian Justice and the “Ground-Rent” Ethics, Politics & Society, Vol. 5 (1), pp. 1- 27. Erişim

Paine, Thomas. (2013 [1796]). Ortak Akıl, İnsan Hakları ve Tarımsal Adalet. Doruk Yayınları, İstanbul.

Pamuk, Şevket. “1918-1945 Döneminde Türkiye.” 20. Yüzyılda Ortadoğu Ekonomileri Tarihi içinde, der. Roger Owen ve Şevket Pamuk. Sabancı Üniversitesi Yayınları, İstanbul.

Kategori(ler): Akademik Konuk Yazarlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.