Gelir durumu farklı 10 ülkenin yaşam tarzı karbon ayak izleri, HotorCool düşünce kuruluşu tarafından Ekim 2021’de yayımlanan 1.5-Degree Lifestyles: Towards A Fair Consumption Space for All başlıklı çalışmada ele alınmıştır. Raporda, dünyanın önde gelen ekonomilerinin yaşam tarzına bağlı karbon emisyonlarında var olan büyük farklılıkların altı çizilmiştir. Ayrıca karbon emisyonlarının kişi başına düşen ulusal gelirlerle güçlü bir şekilde bağlantılı olduğu belirtilmiştir.
Emisyonlar
Rapora konu olan Kanada, Finlandiya, Birleşik Krallık, Japonya, Çin, Güney Afrika, Türkiye, Brezilya, Hindistan ve Endonezya’ya ait yaşam tarzı karbon ayak izleri Tablo 1’de sunulmuştur. Tablo 1’den görüleceği üzere, en yüksek yaşam tarzı karbon ayak izine sahip Kanada’da yaşayan bir kişinin karbon ayak izi, Endonezya’daki bir kişiden 6 kat daha büyüktür. Finlandiya, Japonya ve Birleşik Krallık gibi kişi başına ulusal geliri yüksek ülkelerin kişi başına yaşam tarzı karbon ayak izinin, kişi başına ulusal geliri daha düşük düzeylerde olan ülkelere kıyasla daha büyük olduğu görülmektedir (Bakınız Tablo 1). Bununla birlikte, yüksek gelirli ülkeler arasında da önemli farklılıklar vardır. Örneğin bir Kanadalı, bir Japonun ya da bir İngilizin yaklaşık 2 katı büyüklüğünde bir karbon ayak izine sahiptir.
Tablo 1. Yaşam Tarzı Karbon Ayak İzleri (ton CO2-eşd./kişi)
Ülke | Karbon ayak izi |
Kanada | 14,22 |
Finlandiya | 9,70 |
Birleşik Krallık | 8,47 |
Japonya | 8,07 |
Çin | 4,97 |
Güney Afrika | 4,89 |
Türkiye | 4,86 |
Brezilya | 3,24 |
Hindistan | 2,96 |
Endonezya | 2,20 |
Yaşam Tarzı Karbon Ayak İzlerinde Sektör Payları
Yaşam tarzı karbon ayak izlerinde gıda tüketimi, konut ve ulaşımın payları ülkelere göre Şekil 1’de sunulmuştur.
Ülkelerin toplam yaşam tarzı karbon ayak izlerinde gıda tüketiminin payı %16 (Kanada) ile %58 (Brezilya) arasında değişmektedir.
Konutlarda gerçekleştirilen faaliyetlerin, ülkelerin toplam yaşam tarzı karbon ayak izindeki payı ise en düşük % 15 (Brezilya ve Hindistan) ve en yüksek %35’tir (Türkiye) aralığındadır.
Toplam yaşam tarzı karbon ayak izlerinde ulaşım sektörünün paylarının en düşük olduğu ülkeler Brezilya (%20) ve Türkiye (%21) iken en yüksek olduğu ülkeler Hindistan (%58) ile Finlandiya ve Birleşik Krallıktır (%38).
Değerlendirme
IPCC emisyon senaryoları dikkate alınarak gerçekleştirilmiş bu çalışma, ülkelerin yaşam tarzlarına göre küresel karbon emisyon hedeflerini yüzyıl ortasına kadar belirlemeyi hedeflemektedir. IPCC raporlarında belirtilen küresel sıcaklıkta 1,5 oC’lik artışın altında kalma hedefinin gerçekleşebilmesi için yaşam tarzı karbon ayak izi kişi başına 2030 yılı için 2,5 ton CO2-eşd., 2040 yılı için 1,4 ton CO2-eşd. ve 2050 yılı için 0,7 ton CO2-eşd. olmalıdır.
IPCC karbon emisyonları yol analizi, temel olarak, 2030 yılı civarında ulaşılması gereken karbon ayak izi ara hedefine (2,5 ton CO2-eşd./kişi) odaklanmaktadır.
Bu çalışmada analiz edilen 10 ülkeden yalnızca Endonezya (yıllık 2,20 ton CO2-eşd./kişi) ile 2030 hedefini yakalamış durumdadır. Söz konusu hedefe yakın ülkeler Brezilya ve Hindistan’dır. Yüksek ulusal geliri sahip açık ara en büyük karbon ayak izine sahip Kanada ile birlikte Finlandiya, Birleşik Krallık ve Japonya 2030 karbon emisyon hedefinden çok uzaktadırlar.
Çin, Güney Afrika ve Türkiye’nin 2030 yılı emisyon hedeflerini tutturabilmeleri için yaşam tarzı karbon ayak izlerini yaklaşık %50 oranında azaltmaları gerekmektedir.
Sonuç
Bireysel karbon ayak izini azaltmanın yolu bireylerin ama daha çok da politikaların dönüşümünden geçmektedir. Bireyin üzerine düşen, bilinen ancak sürdürülemez uygulamalardan vazgeçmek, mevcut tüketici yaşam tarzlarına alternatifler oluşturmak iken makro düzeyde radikal görülebilecek ancak gerekli olan politikaları ve çözümleri anlamak ve kabul etmek, ihtiyaçları karşılamanın yeni yollarını öğrenmek gereklidir.
Bunlardan da önemlisi, Küresel Karbon Eşitsizliği yazımda değindiğim eşitsizliklerdir. Dünyanın en zengin insanları, aşırı tüketimleri ve yatırımları ile yarattıkları ayak izinin ötesinde, rol model olmalarıyla, sahip oldukları siyasi güçle, kararları etkileme yetileriyle iklim üzerinde orantısız bir etkiye sahipler. Bu nedenle iklim krizi ile ilgili politikaların dünyanın en zenginlerine odaklanması gerektiği yadsınamaz.
Dünya nüfusunun küçük bir azınlığının beklenen karbon emisyonları ile Paris Anlaşması’nın 1,5 ⁰C hedefini yaşatmak için gereken küresel ortalama seviye arasındaki yüksek fark savunulabilir değil. İklim krizi, bu noktaya kadar aşırı eşitsizlikler ile yönlendirildi. Artık bu eşitsizliklerin radikal bir şekilde ele alınması gerekiyor. Başka yolu yok.
Not: Öne çıkan görsel, vianet ramos — Unsplash