İzmir’in Güzelbahçe İlçesi’ne bağlı Yelki Mahallesi’nde 2019 yılında kurulan Yelki Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi’nin başkanı Eda Filiz Yaşoğlu ile görüştük. Kısa sürede görünürlük kazanan, yerel örgütlerden akademiye pek çok kişi ve kurumun ilgisini çeken Yelki Kooperatifi’nin öyküsünü kendisinden dinledik. Gelin, rant kıskacındaki Yelki’de yaşayan herkesin refahı için çalışan; ekonomik faaliyetleri sosyal ve kültürel etkinlikler ile bütünleştiren bu etkileyici kooperatifi daha yakından tanıyalım.


Kooperatif yerel ihtiyaçtan doğdu

 Yelki ’de bir kooperatif kurma fikri nasıl ortaya çıktı?

Kooperatif yerel ihtiyaçtan doğdu. Bölgemiz son yıllarda aşırı göç aldı. 3.500-4.000 nüfuslu bir köy iken 15-20.000 nüfuslu bir mahalle haline geldik. Göç ve yapılaşma birlikte ilerledi. 3-5 katlı binalar, villalar, havuzlu siteler yapıldı. Yerel halk malı mülkü olmasına rağmen fakirleşmeye başladı. Kendini yenileyemedi. Ne yapacağını bilemedi. Ya tarlada bekçi ya site görevlisi ya da temizliğe giden kadın olmaya başladılar. Köylünün suskunluğu başladı, kendilerini dışarıya kapattılar. Bu durum bizleri çok rahatsız etti. Bir şeyler yapmalıyız diyerek köylümüz ile pek çok kez birlikte toplantılar yaptık. Nasıl yapmalıyız, diye düşündüğümüzde çevremizdeki rol modellerine baktık. Çeşme-Alaçatı, Seferihisar- Sığacık, Selçuk-Şirince özlerini kaybetmeden kültürel binalarını koruyabilmiş.

Biz de ata mirası olan taş evleri değerlerini kaybetmeden, yıkılmadan, ranta kurban vermeden en azından mahalle düzeyinde bir şeyler yapmaya karar verdik. Yaptığımız toplantılarda birlikte hareket etme kararı çıktı. Başlarken bir Komite kurduk. Komitemizde Albayımız Fatih Bey, Yüksek Hemşiremiz İlper Hanım, Meclis Üyemiz Keramettin Bey, Kent Konseyinden Erdem Bey, Okul Müdürümüz Bilal Hoca, buradan arazi alıp yerleşmiş Zafer Bey, Yelki’nin okumuş kızları ve ben yer aldık.

Ortak geçmişi bir olanlarla, bundan sonra geleceği ortak olanları birleştirmek
Eda Filiz Yaşoğlu

Bu bir araya gelme süreci nasıl gerçekleşti?

Komitede sadece Yelkililer birbirimizi tanıyorduk. Yelki ’ye yeni yerleşenler birbirlerini tanımıyorlardı. Birbirlerini tanımayan insanlar önce tartışarak bir araya geldik. Bu süreçte ben ve Yelki ’nin okumuş kızları, köylüler ve sonradan yerleşenler arasında uzlaştırıcı rol oynadık. Amacı, hedefi ortaya koyduk. İlk parolamız yerliler ile sonradan gelenleri Yelki ’nin geleceği için birleştirmekti. Halk kendini ifade edemeyince yeni gelen yerleşenlere, ‘gelmeseydiniz, almasaydınız, çok kalabalıksınız’ gibi eleştiriler yöneltiyordu. Yeni gelenler ise köylülere ‘siz de satmasaydınız’ diyerek karşılık veriyordu. Böyle bir sürtüşme başlamıştı. Biz bir parola ile bunları kaynaştırdık: Bizim ortak geçmişimiz bir ama bundan sonra sizlerle birlikte yaşayacağız, sizin deneyimleriniz ile birlikte güzelleşeceğiz. Bu mesajı verdikten sonra işimiz çok kolaylaştı. Halkımıza da yaptığımız işleri, yapacağımız işleri anlattık. Onlar da güvendiler. Böyle bir Komite ile yola çıktık.

Köyde bir üretici pazarı projesi ile işe başladık

İşe nereden başladınız?

İşe, Güzelbahçe Kent Konseyi ile birlikte köyde bir üretici pazarı kurma projesiyle başladık. Aşağı mahalle konak, yukarı mahalle kültür sanat dedik. Yukarı mahalledeki köylülerimizi evlerinden çıkartıp yöresel ürünlerin (baklava, börek, yaprak sarması, kabak çiçeği dolması, çıratma vb.) satılmasını sağladık. Bu konularda köylülerimizi ikna etmek için epey dil döktük. Böylece Yöresel Pazarı kurduk. Güzelbahçe Belediyesi, Kaymakamlık, Kent Konseyi ve Jandarma Komutanlığı, bütün birimleri tek tek ziyaret ettik, desteklerini aldık.

Bütün yukarı mahalleyi badana boya yaptık. Çiçekler aldık. Ressamlar yukarı mahallede bütün duvarlara resimler çizdi. Halk Eğitim ve Belediye hocaları da destek verdi. Bu, mahalledeki herkesin hoşuna gitti. Bütün bunları tamamen kendi imkânlarımız ile, el ele vererek, dayanışmayla gerçekleştirdik. Köyde yaşayan herkesi açılış için köy meydanında toplandık. Açılışa katılan Belediye Başkanımız destek sözü verdi.

Yelki Yöresel Pazar

Yelki’ye yeni yerleşenler AVM’lere gitmek yerine üretici pazarımıza geliyorlar

Yöresel Pazarın sürdürülebilirliğini nasıl sağladınız?

Yöresel Pazarın tutmasının sebeplerinden birisi bunu iyi tanıtmış olmamız. Müşteri potansiyelimiz çoğunlukla Yelki’ye yeni yerleşenlerden oluşuyor. Kadınlara ve onların üretimine destek olmak için, yerelde kalkınmaya verdikleri değeri göstermek için AVM’lere gitmek yerine üretici pazarımıza geliyorlar. Bize değer veriyorlar. Biz de onlara değer veriyoruz.

Bir diğer sebep de Pazarda satış yapanların eğitim almasına özen göstermemiz. Kadınların hijyen, açık alanda pazarcılık, masa düzenlemesi, satış şekli konularında eğitimler almasını sağladık. Hijyen eğitimi Halk Eğitim aracılığı ile verildi. Kooperatifçilik ve liderlik eğitimini KEDV’den aldık. Finansal okuryazarlık eğitimlerini HABİTAT’tan aldık. Eğitim almadığımız konu kalmadı. Kursları ve Yöresel Pazarı, Yelki’nin belediye olduğu dönemde kurulan Yelki Çevre Koruma ve Kültür Derneği aracılığı ile yaptık. Yürütme Kurulu Pazarı denetliyordu. Örneğin her hafta Pazarın bir birincisi seçiliyordu. Bu da satış yapanlar arasında tatlı rekabete neden oluyordu.

Yelki’yi sosyokültürel yönden de güçlendirmek istedik

Yöresel Pazar dışında Yelki’yi bir araya getirmeye yönelik başka faaliyetleriniz oldu mu?

Bu iş sadece ekonomik taraf ile olmaz. Yelki’yi sosyokültürel yönden de güçlendirmek istedik. Komitedeki arkadaşlar ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeler için yapılan tüm etkinlere zaman harcadılar. Mesela, köylülerden bir zeybek ekibi kurduk. Komitemizin yarısı da zeybek ekibinde yer aldı. Zeybek ekibinin kıyafetlerini Kemeraltı’ndan aldık. Kıyafetlere ödediğimiz parayı zeybek ekibindeki arkadaşlar ellerine para geçtikçe bize ödediler.

İlk gösterimizi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yaptık. Gösterimize herkesi davet ettik, çok kalabalıktı. Gösterimiz meydanı hareketlendirdi, herkes oynamaya başladı. İzleyenlerden biri, tur sahibi imiş, bizden çok etkilendiğini belirtti ve iki otobüsü bize tahsis ederek istediğimiz yere bir tur düzenleme teklifi yaptı. Başka birisi de erkeklere çizme, kadınlara ayakkabı almayı teklif etti. Pahalı olduğu ayakkabı, çizme alamamıştık.

Şirince’ye sadece kadınlardan oluşan 90 kişilik bir grupla gittik

Peki, söz verilen tura gittiniz mi?

Meslek Yüksek Okulu hocalarından İrfan Yıldız Hocamız daha öncesinde, Komite olarak bize Şirince’yi gezdirmişti. Şirince modelini köylümüze tanıtmak istediğimizden tur sahibine Şirince’ye gitmek istediğimizi belirttik. Sonuçta, Şirince’ye iki otobüs ile sadece kadınlardan oluşan 90 kişilik bir grupla gittik. Hocanın bizi gezdirdiği yerleri gezdik. Kadınların gözleme, sarma türü yemekler yaptıklarını gösterdik. Bizimkiler de bunları yapabileceklerini söylediler. Bazı şeyleri yerinde görünce kadınların kafalarına daha iyi oturdu.

Kendi imkânlarımız ve esnafın, halkın destekleri ile Bahar Şenliği düzenledik

Bunları yaparken kooperatif henüz kurulmamıştı sanırım…

Hayır, kurulmamıştı. Pazarın kuruluş yıldönümünde kendi imkânlarımız ve esnafın, halkın destekleri ile Bahar Şenliği düzenledik. Yüzlerce derneği şenliğe davet ettik. Yelki’nin girişinden yukarı köy alanına kadar; traktörler, römorklar, arkalarında kuzular, keçiler, başlarında papatyadan taç olan köylü kızları, saman balyaları, tiyatro grupları… Öyle ses getirdi ki… Artık hızla büyüyorduk. Kendimizi ifade edebilmek ya da bir mekân kiralayabilmek için kurumsal yapıya ihtiyacımız vardı çünkü hâlâ bir yerimiz yoktu. Ayrıca, Yöresel Pazar’ın devamlılığını sağlamak, kadınları güvence altına almak gerekiyordu.  Ama Derneğin ve Komitenin bu iş için yetersiz olduğunu gördük.

Kadınları korumak adına, yereldeki sorunların çözümü adına kooperatifi kurduk

İhtiyaç duyduğunuz kurumsal yapının kooperatif olduğuna nasıl karar verdiniz?

Kadın kooperatiflerinden haberimiz yoktu. Bu etkinlikleri yaparken KEDV bizim farkımıza vardı; Sema Kaya’dan kooperatifçilik ve liderlik dersleri aldık. Kooperatifçilik dersinde öğrendiklerimiz, kadın kooperatifi olarak yapmamız gereken şeyleri zaten yaptığımızı gösteriyordu; sadece adımız yoktu. Bu da bize cesaret verdi. Bu tür eğitimlerde genelde katılımcı sayısı süre geçtikçe azalır. Bizim sayımız ise eğitim süresince arttı. Kursa 28 kişi başlamıştık, 36 kişi bitirdik. Eğitim sonunda kadınların sertifikalarını köy meydanında bando eşliğinde canlı müzik ile verdik. Kadınları korumak adına, yereldeki sorunların çözümü adına kurumsallaştık ve kooperatifi kurduk. 7 kurucu ortağı Komite seçti. Sonrasında ortak almaya başladık, Yöresel Pazardan başvuran 30 kişiyi ortak olarak kabul ettik.

Büyük bir heves ile yaptığımız için hiç yorgunluk hissetmedik

“Bilboardlara reklam verecek paramız yoktu, fikrimiz çoktu.” – Eda Filiz Yaşoğlu

Kooperatif, kurumsallaşma anlamında nasıl ilerledi?

Mekân sorununu çözmek için belediye başkanımızdan bir yer talep ettik. Kursların düzenlendiği binadan bir oda bize tahsis edildi. Tabii, 30 kadın olunca bir odaya sığamadık. Ayrıca kursiyerler ile ortak kullanımdan kaynaklanan bazı sorunlar yaşadık. Sonrasında binayı kiralama ihalesine girdik. İhaleye katılmak için gereken parayı susam satışından elde ettik. Susam üretimi de bir dayanışma örneği idi. Köylümüz bize ekim yapmadıkları arazilerini ve ellerindeki tohumlardan vermişti. Bulduğumuz her yere bakla, susam diktik. Basma elbiselerimizi giyip ihaleye girdik ve binayı 3 yıllığına kiraladık. Çok mutlu olduk tabii.

Binadaki her şeyi yeniledik. Bir güzel badana yaptıktan sonra, imece usulü eksikliklerimizi de tamamladık. Hiç unutmam; bir komşunun kızı evlenmiş. Üçkuyular’daki evde boşa çıkan bir koltuk takımı varmış. Koltukları almak için eve gittiğimizde evin sahibi taşıyıcıları sordu. Biz taşıyacağız dedik. Ev sahibi koltukları bizim taşıyabileceğimize pek inanamadı. Biz de inanamadık ama içimizdeki mutluluk ile bir güç geldi bize. Nakliyeciler gibi koltuk takımını kamyonete yükledik. Büyük bir heves ile yaptığımız için hiç yorgunluk hissetmedik. Koltukları binamıza yerleştirdik. Her gelen de binamızda eksik olan bir şey getirdi. Bu nedenle kooperatif binamızda herkesin bir hatırası ve emeği oldu.

Binamızı kiraladıktan sonra işlerimiz kolaylaştı. Kurumsal yapımız güçlendi. Ege Kadın Buluşmaları Platformundan Şengül Baysak’ın yanı sıra, çeşitli dernekler ve platformlar bizim farkımıza vardılar. Davetler almaya ve oralarda kendimizi anlatmaya başladık. Orada ben yaptıklarımızı anlattıkça insanlar şevke geldi. Biz de yaparız diye umut oluştu.

Biz her şeyi kendimiz yaptık, arkamızda destek yoktu

Kuruluşta ne gibi destekler aldınız?

Biz her şeyi kendimiz yaptık, arkamızda destek yoktu. Örneğin, buradan Karşıyaka’ya gitmek için otobüse, vapura, İzban’a biniyorduk. Elimizde çantalar, pazar arabaları Mavibahçe’ye stant açmaya gidip aynı yoldan dönüyorduk. Bu işi de mutlulukla yapıyorduk. Kooperatifimizi böyle çabalarla kurduk. Zamanla destekler arttı. Örneğin Güzelbahçe Belediyemiz araç tahsis etti ve bayramlarda toplu alımlar yaptı. Şu anda çok iyi gidiyoruz.

Başarının sebepleri: Bencilliğin olmaması, ortak hedef ve güven oluşturmak

Anlattıklarınızdan Yelki ‘de imecenin yeniden canlandırıldığını anlıyoruz. Bunu nasıl başardınız?

Başarının en önemli sebebi egonun, bencilliğin olmaması. Bizim insanımız çabuk kırılır, onlara yukarıdan bakarsan alınırlar. Ama elinizi omuzuna attığınızda ya da koluna girdiğinizde; arkandayım, yanındayım dediğinizde sağlam bir birliktelik oluşuyor. Kooperatifteki masamızı görmüştünüz. Koltuğumuz yok, herkes sandalyeye ve kim nereye isterse oraya oturur. Protokol diye bir şey yok. Bunu onlara hissettirmemiz birlikteliği güçlendiriyor.

İkinci sebep de ortak hedef. Onları da işe katmamız nedeniyle kendilerini paydaş olarak görüyorlar; bizim kooperatifimiz diyebiliyorlar. Bunun dışında güven oluşturmak, şeffaf olmak, bütün sorulara bıkmadan usanmadan cevap verebilmek önemli. İnanmaları ve güvenmeleri için ne yaptığınızdan haberlerinin olması gerekiyor.

27 Nisan 2022 tarihli ziyaretimizden

Komite, kooperatif çalışmalarına ve Yöresel Pazarın yönetimine destek oluyor

Kooperatif kurulduktan sonra oluşturduğunuz Komite devam etti mi?

Tabii, devam etti ve hâlâ devam ediyor; 7 yıl oldu. Bu sürede tek bir firemiz yok: 11 kişi başlamıştık, şu anda 23 kişiyiz. Komite, kooperatif çalışmalarına ve Yöresel Pazarın yönetimine destek oluyor. Komitede Yelki ’ye sonradan yerleşenler sayıca daha fazla. İçlerinde proje yazarları, gıda mühendisleri, ziraat mühendisleri, peyzaj mimarları var. Akademik kariyerli insanlar bizim çabamızı çok olumlu karşılıyorlar. Bu arkadaşlarımızın çeşitli görevlerde yer almasıyla daha kolay ilerliyoruz.

Egenin Otları Projesi

Şu andaki çalışmalarınızdan, yürütmekte olduğunuz projelerden söz eder misiniz?

KEDV, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü ve Cemre Kooperatifi (Cemre Hareketi)  ile birlikte yürüttüğümüz Egenin Otları projesinin ilk aşamasını bitirdik. Proje, kadın kooperatiflerinin ve tarımsal kooperatiflerin katılımı ile İzmir’in tarım ile uğraşan neredeyse tüm ilçelerinde devam ediyor. Ege Araştırma Enstitüsünden aldığımız Poyraz 1 buğday tohumunu çoğaltarak bu yıl köylümüze takas usulü dağıttık. İl ve İlçe Tarım Müdürlükleri ile birlikteliğimiz var. Şu anda şevketi bostan tohumu ve çimlendirilmesi konusunda İlçe Tarım ile birlikte çalışıyoruz.

Biz halk kazansın diye kurulmuş bir kooperatifiz

Tarıma ağırlık verip diğer taraftan da atölyeleri geliştiriyoruz. Köyde kaderine terk edilen evler, atölye olmaya başladı. Bizim kooperatifin kendi atölyeleri var, birkaç tanesini de kiraladık. Doğal boyalar ile doğal kumaşlar üzerine baskılar yapıyoruz: Zeytin yaprağından baskı, palamut ağacının palamutundan kırmızı boya elde etme gibi. Geçen yaz Çeşme’deki bir otelin perde ve nevresimlerini atölyelerimizde yaptık.

Köylünün daha önce satmayı düşünmediği, kendisi için yaptığı tarhana, bulgur, salça gibi temel gıda ürünlerimizi sürekli üretiyoruz. Tarhanayı yaparken en yaşlı teyzelerimizden tarif aldık. Köylümüzün yaptığı yüzlerce kilo tarhana daha Ocak ayında bitti. Salçaya gelince, İzmir Valiliğinin bir projesinden domates fidanı alıp köylüye ücretsiz domates fidesi dağıttık. Yetiştirmek için İlçe Tarım mühendislerimiz ile birlikte çalıştık. Üretilen domateslerin üretici pazarlarımızda satılmasını sağladık. Satılamayanlar için salça makinası aldık. Politikamız, tarım ürünlerine katma değer katarak satmak. Biz halk kazansın diye, halk ne üretiyor ise onu pazarlayalım diye kurulmuş bir kooperatifiz. Kooperatif kazansın diye kurulmadık.

Kadınların sosyalleşmesine ciddi katkımız oldu

Yelki Kooperatifi, kadınların yaşamını ve genel olarak Yelki’yi nasıl etkiledi, neleri değiştirdi?

İlk başlarda kahveden gözlem yaparak ‘ne yapıyor bu kadınlar’ diye bizi izleyen erkeklerimiz, şimdi kadınların arkasından pazara tencere taşıyor. Kadınlar üretmeye ve kazanmaya başladılar. Ayrıca, onların sosyalleşmesine ciddi katkımız oldu. Mesela, kadınlarımıza İngilizce kurs aldırdık. İlk kez pasaport almalarını sağlayıp yurt dışı gezileri yaptık. Kursta öğrendikleri İngilizce ile Yunanistan’da bir restoranda sipariş verdiler. Çok da keyifli bir deneyim oldu hem kadınlarımız eğlendi hem biz eğlendik. Başka etkinliklerimiz de var. Güzelbahçe sahilde bir mekanda toplanıp kadınlar günü yapıyoruz veya önemli günlerde hep birlikte eğleniyoruz. Makyaj, saç bakımı yapılıyor. Birbirimize kıyafetler ile destek sağlıyoruz. Bu tür etkinlikler kadınların ufkunu açıyor, güven kazandırıyor. Birbirleri ile dayanışmalarını sağlıyor. Kendilerinde eksiklik hissetmiyorlar. Bu tür sosyalleşmeler çok önemli.

Kültürel mirasımıza sahip çıktık

Kültürel mirasımıza sahip çıktık. Köy yerinde Tekke Dede yatırımızı badana yaptık. Köylülerden elde ettiğimiz malzemeler ile orayı Anı Evi yaptık. Herkesin eskiden çekilmiş fotoğraflarını astık. Kültürel miraslara sahip çıkmak çok önemli kadınlar için. Kendi geçmişlerini görmeye çok değer veriyorlar. Sanat da çok önemli. 40 kişilik bir sanat grubumuz var. Pandemiden önce, önemli günlerde veya havanın güzel olduğu günlerde köy meydanında ressamlar atölye çalışmaları yaparlardı. İlk önceleri bunlara turist gibi bakılıyordu. Şimdi herkes bu etkinliklere katılıp bir şeyler öğreniyor.

Kooperatifçilik sadece ekonomi değil. Tabii, para günümüzde çok önemli ama kooperatifin sosyal ve kültürel yanları da olmalı. Sosyal, ekonomik, kültürel hepsinin bir arada olduğu bir yapı olur ise daha sağlam olur diye düşünüyorum.

Günümüz dünyasında artık internetsiz hiçbir iş yok

Yelki Kooperatifinin sosyal medyayı oldukça iyi kullandığı dikkatimizi çekti. İnternet ve sosyal medya sizce neden önemli? Kooperatiflere bu konuda ne tavsiye edersiniz?

Günümüz dünyasında artık internetsiz hiçbir iş yok. Bu nedenle kooperatiflerin kesinlikle interneti kullanmaları, internet üzerinden iletişim kurmaları gerekiyor. Sosyal medya da gerek Instagram gerek Facebook çok önemli. Yeniliklerden, fikirlerden, dünyada ve çevremizde olup bitenden haberdar oluyorsunuz, hem kendinizi değerlendiriyorsunuz; nerede ve hangi durumda olduğunuzu görüyorsunuz. Kooperatifler mutlaka sosyal medyayı kullanmalılar. Şu anda şeffaf olmak gerekiyor ya sizi yerinizde göremeyenler sosyal medyadan görüyorlar; ruhunuzu anlıyorlar.

Mesela biz ürünlerimizi satmak için gıda toplulukları ile internet üzerinden tanışıp anlaşıyoruz. Geçen yıl incir ihracatı yaptık. Biz interneti iyi kullandığımızdan dış dünya bize kolay ulaşabiliyor. İncirleri çevremizdeki kooperatiflerden aldık. Diğer kooperatifleri dış dünya ile tanıştırıp onlara da yol açıcı oluyoruz. Sosyal medya paylaşımlarımız arkası yarın gibi, her şeyimiz orada. Zoom’u pandemide kadınlarımız ile birlikte öğrendik. Başkaları da öğrenebilir. Öğrenmek mecburiyetindeyiz. Başka şansımız yok. Güncellenmeden asla olmaz. Kooperatif kendisi yapamıyor ise yapan bir arkadaşları vardır, onlardan destek alabilir.

Kuruş kuruş kazanıp kepçe ile dağıtıyorsunuz

Kooperatif olarak, şu an sizi en çok zorlayan ne?

En çok zorlayan şey para. Bu kadar iyi niyetle, bu kadar özveri ile ve gönüllülük esası ile çalışan kooperatiflerin kazançlarının daha iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Noter masrafları, vergi ve harçlar çok yüksek. Kuruş kuruş kazanıp kepçe ile dağıtıyorsunuz gibi geliyor. Kadın kooperatifleri büyük paralar kazanan kooperatifler ile eşdeğer görülüyor. Bu çok doğru bir şey değil. Mevzuat bizi biraz zorluyor.

Kadın kooperatifi derken kadın temelli kalkınmadan, kadının sosyalleşmesinden ve kültür kazanmasından bahsediyoruz

Cinsiyet ayrımcılığına dayandığı için kadın kooperatiflerini eleştirenler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Kooperatifçiliğin kadını, erkeği olmaz diyenler var tabii. Tarım kooperatifleri başımızın tacı ama ihtiyaç hasıl olmuş ki kadın kooperatifleri kurulmuş. Zaten şu an %30 erkek kotası da var. Kadın kooperatifleri tamamen kadın dayanışması ile kurulmuşlar. Biz kadın kooperatifi derken feminist yapılardan bahsetmiyoruz. Kadın temelli kalkınmadan, kadının sosyalleşmesinden ve kültür kazanmasından bahsediyoruz. Kadın kooperatifleri eğitimler ve kurslar alan, ciddi eğitimlerden geçen insanların kurduğu kurumlar. Bunların ortak amaçları ve ortaklarına karşı sorumlulukları var. Ama mevzuatı bilmeden bir kooperatif kuralım diye kurulan kooperatiflerimiz de var. Bunların büyük kısmı borç içinde. Çünkü gereken bilgi donanıma sahip değiller.

Amaç olmazsa kooperatiflerin dernekçilikten pek bir farkı kalmıyor

Peki, son birkaç yıldır kadın kooperatiflerinin sayısındaki hızlı artış konusunda ne düşünüyorsunuz?

Gidişattan endişeliyim. Ortam, kooperatif çöplüğü olmaya hazır gibi gözüküyor. Desteklerle kurdurulan kooperatiflerde bu destekler çekilir ise kadınlar ne yapacaklarını bilemeyecekler. Toplum temelli olmadan, amaç olmadan kurulan kooperatifler güçlenemiyorlar. Çevre ile diyaloğa giremiyorlar, halk tarafından benimsenmiyorlar. Bir de şu var: Amaç olmazsa kooperatiflerin dernekçilikten pek bir farkı kalmıyor. Ama iyi işler yapanlar devam edip gideceklerdir.

İklim krizi, tüketici toplumu olmaya özendirilme, gençlerin köylerini terk etmesi; bunlar büyük sıkıntı

Yelki Kadın Kooperatifi olarak şu an en çok neye ihtiyacınız var?

Bu sorunuza toplumsal bakış açısı ile cevap vereyim. Küresel bir ihtiyaç belki: İklim krizi. Ekim ayı dikim ayıdır ya, Ekim ayında dikeceğimiz buğdayı Ocak ayında dikiyoruz. Haziranda hasat edilmesi gereken buğdaylarımız eskisi gibi yetişmiyor, eskisi gibi ürün vermiyor. Bunlar büyük sıkıntı. Sıkıntılardan birisi de tembellik; tüketici toplumu olmaya özendirilme. Kredi kartları, akıllı telefonlar, gençleri çalışmaktan uzaklaştırıyor. Onları toprağa çekemiyoruz, köylerini terk ediyorlar. Yaşlı amcaların, teyzelerin köylerinde kalıp çaresizce birşeyler yapmaya çalışmalarından endişeliyim.

Bizim kooperatif olarak şu anda görünürlüğümüz var. Şeffaflığımız var. Paramız da var. Daha çok paramız olsa ne yaparız bilmiyorum. Yeteri kadar kazanıp ödüyoruz. Kimseye de borcumuz yok. Çok ihtiyacımız var diyebileceğim bir şey yok. İyi gidiyoruz.

Kategori(ler): Söyleşiler Uygulama

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.