Daniel Christian Wahl sürdürülebilirliğin tek başına yeterli bir hedef olmadığını belirterek onun yerine yenileyici kültürler kavramını kullanıyor.
Mevcut ekonomik ve parasal sistemlerimiz yapısal olarak işlevsizdir ve en iyi ihtimalle birkaç kişiye (bir süreliğine) hizmet ederken, gitgide daha fazla insan gitgide daha azını paylaşır. Bu sistemler asla herkese sağlıklı, anlamlı ve mutlu bir yaşam vermeyecek. Ekosistemlerin çöktüğü kalabalık bir gezegende, gezegenin yaşam destek sistemlerini yok ederek diğerleriyle rekabet etmenin evrimsel bir başarı stratejisi olmadığını öğrenmeliyiz. Uzun vadede kazan-kaybet oyunları kaybet-kaybet oyunlarına dönüşür. Ancak başka bir yol var! Gelişen, çeşitli, yenileyici kültürlerin temelleri olarak dayanıklı bölgesel ve yerel ekonomileri güçlendirmeye başlarken, küresel ekonomimizi ikincil ve işbirlikçi bir işlevi üstlenecek şekilde dönüştürebiliriz.
Kötü ekonomik tasarım kararlarının kısır döngüsünden acilen çıkmamız gerekiyor. Bu kararlar, ekolojik ve sosyal bozulmayı tetikleyen kıtlık, ayrılık ve rekabet perspektifini güçlendiriyor. Bu sistemi insanlar tasarladı ve insanlara ve gezegene hizmet etmek için yeniden tasarlayabilirler. Mevcut ekonomik sistemimizle ilgili hiçbir şey -sonlu bir gezegende sonsuz büyümeye sahip olamayacağınızı söyleyen biyofiziksel gerçeklik dışında- kaçınılmaz veya değiştirilemez değildir. Neoliberal ekonomi, biyofiziksel gerçeklikten ve sosyo-ekolojik bağlamdan habersiz, kitlesel sanrılar ve toplu intihar eğilimleri üretiyor gibi görünen tehlikeli bir ideolojidir.
Biyoloji ve ekolojinin aksine, iktisat bir bilim değildir. Mevcut ekonomik sistemimizi biz yarattık ve onu ekolojik anlayışlara, biyofiziksel sınırlara ve sosyal değerlere dayanarak yeniden tasarlayabiliriz. Gelişen bir ekonomi, ortak amacımıza hizmet edecektir: İnsanlığın ve yaşam topluluğunun sağlığını ve refahını desteklemek. Ekonomiyi sıfırdan yeniden tasarlamak, bizi yeni para sistemleri, ticaret politikaları ve finansal kurumların yanı sıra ölçeğe bağlı yaşayan yerel ekonomiler ve bölgesel odaklı döngüsel biyomateryal ekonomileri tasarlamaya zorluyor. Küresel ekonominin rolü, küresel işbirliğini ve kaynak ve bilgi paylaşımını destekleyen ikincil nitelikte olmalıdır.
Canlı sistemlerin gelişmesine olanak sağlayan yenileyici süreçler, yaşam için elverişli koşulları yaratmak üzere tasarlanmış ekonomik sistemleri de tanımlamalıdır. Yerel ve küresel işbirliği, yenileyici toplulukların ve kültürlerin gelişmesine hizmet eden yenileyici işletmeleri ve çeşitli biyo-bölgesel ekonomileri birlikte oluşturarak insanlık için çok farklı bir geleceğin kapısını açabilir.
Sağlıklı ekosistemlerin işlevleri, tüm tarımsal üretkenliğin ve tüm biyo-verimliliğin temelini oluşturur. Bu ‘birincil üretim’, tüm değer yaratımının temelidir. Bu biyolojik temel olmadan, bırakın uygarlıkları, toplulukları ve toplumları bile koruyamayız. Tüm yaşamın bağlı olduğu gezegen ‘ev’in biyosferik sağlığını iyileştirmek ve sürdürmek, insan gelişiminin ön koşuludur.
“Ekosistemler her çeşit bolluğun üretilmesinin temelini oluşturur. […] Ekosistemler toplumlara toprak verimliliği, yiyecek, su, barınak, mal ve hizmetler, ilaçlar, istikrar, zevk, bilgi ve boş zaman sağlar. […] Bugün ekosistemler tarafından sağlanan hizmetlerin yüzde 60’ı tehdit altında. Kısa vadeli zenginlik elde etmeyi amaçlayan ekonomik faaliyetler, dünya çapında ekosistemleri ve dolayısıyla ekonomilerin birincil varlığını yok ediyor. Gelecek nesillerin geçim kaynaklarını güvence altına alacaksak, zarar görmüş ekosistemleri yeniden canlandırmak elzemdir.”- Willem Ferwerda 2012: 13
Not 1: Daniel Christian Wahl’un 14 Ekim 2020 tarihinde Medium’da yayımlanan yazısından Aylin Çiğdem Köne tarafından çevrilmiştir. Erişim
Not 2: Öne çıkan görsel, Christian Bass — Unsplash