Dayanışma ekonomisi, günümüzün baskın ekonomik sisteminden doğan sorulara bir çözüm arama özelliğiyle büyük bir önem arz ediyor ama buna rağmen bir o kadar da kırılgan. Yüzleştiğimiz çoklu krizlerle başa çıkacak dirence sahip olmak için onlara karşı kullandığımız yöntemlerin de sağlamlığını garantilemeliyiz ve fakat koşullar çok zorlayıcı. Peki, “daha kısıtlayıcı bir örgütlenme ortamında krize müdahaleden uzun vadeli sistem inşasına nasıl geçebiliriz?
Dayanışma ekonomisi hareketi kritik bir kavşakta. Günümüzün toplumsal değişim hareketleri artan baskı, bölünme ve kaynak sıkıntısıyla karşı karşıya olsa da krizin ortasında bir atılım fırsatı olduğu muhakkak. Asıl sınavımız, yapısal baskıya direnmek ve adil bir gelecek için gerekli sistemleri inşa etmek üzere kalıcı olarak örgütlenmiş toplulukları büyütürken hayatta kalmaktır.
Ülkenin dört bir yanından yüzlerce dayanışma ekonomisi uygulayıcısını bir araya getirmesi beklenen toplantının ana teması bu sorunlar olacak. “Dayanışmanın Ölçeğini Büyütmek: Sistemik Değişim için Hareketlerimizi Birleştirmek” temasıyla Mayıs ayı başında Atlanta’da gerçekleştirilecek olan bu Diren ve İnşa Et Toplantısı hem hareketin vizyonunu berraklaştırmayı hem de önümüzdeki yıllar için somut eylemler planlamayı amaçlıyor.
“Dayanışma Ekonomisi” Bizim için Ne Anlama Geliyor?
Daha önce NPQ’da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, dayanışma ekonomisi, merkezinde özel kârın ve körü körüne büyümenin değil, insanların ve gezegenin olduğu bir dünya inşa etmeye yönelik küresel bir harekettir. Fildişi kulelerdeki akademisyenler tarafından kuramlaştırılan bir plan değildir. Aksine, etrafımızdaki somut, gerçek dünyaya ait topluluk uygulamalarına dayanır: Bazıları eskidir, diğerleri ise yeni ortaya çıkan yeniliklerdir.
Aşağıdaki tanım, hem ABD Dayanışma Ekonomisi Ağı’nın (USSEN) hem de dayanışma ekonomisi hakkında ortak bir anlayış oluşturmak amacıyla iki yıllık bir uluslararası istişare sürecine öncülük eden RIPESS’in (Red Intercontinental de Promoción para la Economía Social y Solidaria veya Sosyal ve Dayanışma Ekonomisinin Teşviki için Kıtalararası Ağ) çalışmalarından yararlanmaktadır.
Dayanışma ekonomisi kültür, dil, tarih, politik-sosyal-ekonomik bağlamlar ve çevrenin yerel gerçeklikleri üzerine oturan çok çeşitli yaklaşımları kapsayacak kadar geniş bir alana sahip olsa da tanımın bu özelliklerin hepsinde geçerli olan bazı temel unsurları vardır:
- Dayanışma ekonomisi bir çerçevedir.
- Bu çerçeve dayanışma ekonomisi uygulamalarını birbirine bağlar (örnekler için aşağıya bakınız).
- Dayanışma ekonomisi uygulamaları dayanışma ekonomisinin değerleri ile uyumludur. Bu değerler şunlardır:
-
- Dayanışma
- Katılımcı demokrasi
- Irk, sınıf, toplumsal cinsiyet, yetenek ve benzeri tüm boyutlarda eşitlik
- Sürdürülebilirlik
Çoğulculuk, yani bunun herkese uyan tek bir yaklaşım olmadığı anlamına gelir. Ya da Zapatista hareketi üyelerinin dediği gibi “Birçok dünyanın sığabileceği bir dünya”.
Tüm bu unsurlar, aradığımız adil, sürdürülebilir, demokratik ve işbirliğine dayalı dünyaya kapitalizmi reforme ederek ulaşamayacağımızı savunan post-kapitalist bir vizyonu ifade etmektedir. Reformları reddetmiyoruz, ancak bunları daha uzun vadeli, kökten bir sistem değişikliği sürecinin parçası olarak görmenin önemi konusunda ısrarcıyız. Daha derin bir post-kapitalist stratejinin yokluğunda, reformlar kapitalizmi güçlendirmekle sonuçlanır.
İnsanların statükoya olan inancının sarsıldığı bir dönemdeyiz. Yeni söylemlere, yeni modellere ve yeni paradigmalara karşı artan bir hoşgörü var.
Hareketimizi Anlamak: Kriz ve Fırsat
Tarihi bir anda yaşadığımızın farkındayız. Bu kadar çok krizin bir araya geldiği nadiren görülmüştür. Giderek daha çok bilim insanı, altıncı kitlesel yok oluşa (beşinci kitlesel yok oluş dinozorları yok etmişti) doğru doludizgin gidişimizi insanlığın körüklediğine inanıyor.
Bir pandemiden çıkarken diğerlerinin ortaya çıkma olasılığının artması, iklim krizinin giderek büyümesi, servet ve gelir eşitsizliğinin tarihi seviyelere ulaşması, ırkçılığın ve yerliciliğin giderek şiddetlenmesi ve faşizme doğru endişe verici bir kayış gibi zorluklarla karşı karşıyayız.
Yeterli mali kaynak, altyapı ve hareketler arası uyum olmadan, işbirliğine dayalı ekonomik modeller ölçeklerini büyütmekte zorlanacaktır.
Korkutucu zamanlardan geçiyoruz ama krizler beraberinde fırsatlar da doğurur. İnsanların statükoya olan inancının sarsıldığı bir dönemdeyiz. Yeni söylemlere, yeni modellere ve yeni paradigmalara karşı artan bir hoşgörü var. Bu bağlamda, dayanışma ekonomisi kapitalizmin ötesinde yeni bir sisteme giden dönüştürücü bir yol sunuyor.
Temel Zorluklar
Elbette 2024 sonrası ortam pek çok engelle dolu. Bunlar arasında iş güvencelerinin, çevresel düzenlemelerin ve çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (diversity, equality, inclusion; DEI) politikalarından geriye dönüş var. Ayrıca derinleşen bir ekonomik güvencesizlikle karşı karşıyayız. Dahası, aktivistlerin gittikçe daha fazla suçlu muamelesi görmesi ve devletin artan baskısı ekonomik alternatifler inşa etmeye çalışan hareketler üzerinde doğrudan baskı oluşturuyor.
Başka tehditler de baş gösteriyor. Örneğin, pek çok şirket acımasızca saldırıyor. Daha önce sömürücü iş modellerini sürdürürken ekonomik demokrasi dilini kullanan şirketler, daha özgür bir topluma inanıyormuş gibi yapmayı bile bırakmış durumdalar. Buna ek olarak, sosyal medya platformları içerik algoritmaları üzerindeki kontrollerini sıkılaştırıyor ve gözetim artıyor; bir zamanlar bu araçlara güvenen hareketler dijital örgütlenme stratejilerini yeniden tasarlamak zorunda.
Dayanışma ekonomisi hareketi, dayanıklılığını korumak için şoklar (ani krizler), kaymalar (yapısal çöküşler) ve değişimler (stratejik müdahaleler) arasında yolunu bulmak zorundadır.
Hareket grupları için en büyük zorluk baskı tehdidi veya baskının var olması değil, kapasitenin ve koordinasyonun artırılması ihtiyacıdır. Dayanışma ekonomisi hareketi genişlemiş olsa da hâlâ yetersiz finansman ve parçalanmışlık sorunları yaşamaktadır. İşbirliğine dayalı ekonomik modeller, yeterli mali kaynak, altyapı ve hareketler arası uyum olmadan, ölçek büyütmekte ve olmaları gereken yaygın ve sürdürülebilir ekonomik yollar haline gelmekte zorlanacaktır.
Stratejik Sorular
Dayanışma ekonomisi hareketi, dayanıklılığını korumak için şoklar (ani krizler), kaymalar (yapısal çöküşler) ve değişimler (stratejik müdahaleler) arasında yolunu bulmak zorundadır. COVID-19 salgını hem kapitalizmin başarısızlıklarını hem de yardımlaşmanın gücünü ortaya koyan böylesi bir şok ve ardından gelen kaymaydı.
Bununla birlikte, zorluklar devam etmektedir: Daha kısıtlayıcı bir örgütlenme ortamında krize müdahaleden uzun vadeli sistem inşasına nasıl geçebiliriz? İşte üzerinde çalıştığımız birkaç temel fikir:
- Gelecekteki Krizler için Hareket Altyapısı Oluşturmak: Bu, işçi kooperatifleri, topluluk arazi vakıfları ve kamu bankacılığı gibi topluluk temelli ekonomiler için kritik öneme sahip kurumların inşa edilmesi anlamına gelmektedir.
- Hareket Siloları Arasında Köprü Kurmak: Bu, özellikle işçi hakları, köleliğin kaldırılması, iklim adaleti ve Yerli egemenliği hareketleri gibi örtüşen hedefleri olan diğer hareket gruplarıyla açık ittifaklar ve koalisyonlar kurmak anlamına gelir.
- Savunma ve Hücum Stratejilerinin Dengelenmesi: Hücum ve savunmayı dengeleme ihtiyacı elbette dayanışma ekonomisi hareketi aktivistlerine özgü değildir, ancak hareketimizde mevcuttur. Kendi içimizde, bu hareketin gerilimini genellikle “hattı korumak” ile “geleceği inşa etmek” arasında bir denge kurmak olarak tanımlıyoruz.
İleriye Doğru Bir Yol
Dayanışma ekonomisi çerçevesi açıkça post-kapitalist olsa da ne tüm cevapları bildiğimizi ne de post-kapitalist bir dünyaya ulaşmak için “tek bir doğru yol” olduğunu iddia etmiyoruz. Bununla birlikte, Atlanta’da yapılacak toplantının birkaç somut hedefi var. Bunların arasında aşağıdakiler yer almaktadır:
- Kolektif etkimizi artırmak ve hareketlerimizi sürdürmek için güven oluşturup bağlantıları kuvvetlendirmek.
- Sistemik değişim etrafında analizi keskinleştirmek. Post-kapitalist, dayanışma ekonomisi gelecekleri ve reformist olmayan stratejiler hakkındaki anlayışımızı derinleştirmek için kapsamlı diyaloglara girişmek.
- Çabaları birbirine bağlamak. Baskıya meydan okuyan hareketler ile dayanışma ekonomisi alternatifleri inşa eden hareketleri birbirine bağlayarak direniş ve yaratıcılık arasında köprü kurmak.
- Müşterek öğrenme. Görüş alışverişinde bulunmak, zaferleri kutlamak ve farklı hareket deneyimlerini bir araya getirmek.
- Sistemik değişim için işbirliği yapmak. Gerçek projeler aracılığıyla işbirliği pratiği yapmak, dönüştürücü çözümler ve sistemik değişim yaratma konusunda kolektif yeteneğimizi geliştirmek.
- Dönüştürücü kültürü yetiştirmek. Dayanışma ekonomisi değerlerini benimseyen ve özgürlükçü uygulamaların hayata geçirilmesini destekleyen neşeli, ilkeli bir topluluk oluşturun. Bu çalışmanın bir parçası da inşa etmeyi amaçladığımız dönüştürücü kültürü somutlaştıran bir alan yaratmak için Atlanta’daki buluşmanın bir parçası olan “Kapitalizmin Ötesinde Bir Karnaval”dır.
Diyalogları derinleştirmek, stratejileri uyumlu hale getirmek ve hareketimizin bir sonraki aşamasını kolektif olarak tanımlamak için bir alan yaratmayı amaçlıyoruz. Organizatörleri, kooperatifleri ve topluluk üyelerini paylaşımda bulunmaya, strateji geliştirmeye ve kapitalizmin ötesinde bir yapı inşa etmeye yönelik uzun vadeli çalışmalara katılmaya davet ediyoruz.
Not 1: Emily Kawano ve Mike Strode’nin NPQ internet sitesinde 26 Şubat 2025 tarihinde yayımlanan yazılarından Murat Soysaraç tarafından çevrilmiştir. Erişim
Not 2: Öne çıkan görsel: Jaric Swart – Unsplash.





