2012 yılının ardından ikinci kez olmak üzere, 2025 yılı “Kooperatifler Daha İyi Bir Dünya Kurar” temasıyla Uluslararası Kooperatifler Yılı olarak ilan edildi. Bilindiği gibi temmuz ayının ilk cumartesi günü, Uluslararası Kooperatifler Günü olarak kutlanmaktadır. İçinde bulunduğumuz günler, aslında, çok önemli bir kesişime işaret etmektedir. Dünyada kooperatifçiliğin bu kadar gündeme gelmesi tesadüfi bir durum değildir. İnsanlık karşılaştığı güçlük ve zorluklarla baş etmenin yollarını aramaktadır. Bu arayıştaki önemli buluşlardan birisi de insanlığın ortak mirası olan kooperatifçiliktir.

Dünyada kooperatiflerin çok önemli işlevleri ve rolleri vardır. Çağdaş anlamda ülkemiz kooperatifçiliği, geçmişi oldukça eskilere dayanan bir hareket olarak dünyadaki tarihsel süreci yakından takip etmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yoğun bir sıçrama yaşamış olan Türk kooperatifçiliği, günümüzde bir çok yönüyle sorunlarla anılmaktadır. Bu alanda çalışan, kafa yoran hemen herkes kooperatifçiliğin yüz yüze olduğu soruları ve konuları, neredeyse her gün/saat/dakika dile getirmektedir. Bu olumsuzlukların yanı sıra kooperatifçiliğin dünyadaki gelişimi, potansiyeli ve gücü pek çok kişi ve kurum tarafından ifade edilmektedir.  Sorunlar ve olumsuzluklar konuşulurken, aynı zamanda, çözüm önerileri üzerinde de durulmaktadır.

Kooperatifler: Daha İyi Bir Dünya İçin Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Çözümler Üretme

Gündeme gelen ve kooperatifçiliğin içinde veya yanında yöresinde yer alan kişilerin büyük ölçüde ortaklaşa vurguladığı sorunlar ve çözümler listesi, artık iyice belirgin hale gelmiştir. Bu yıl Uluslararası Kooperatifler Gününün temasında kooperatiflerin konumlandırması şöyledir; “Kooperatifler: Daha İyi Bir Dünya İçin Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Çözümler Üretme”. Kooperatifçilik, işin doğası gereği, bireysellikten fazlasını talep etmektedir. Bunun doğal sonucu olarak da kapsayıcı olmak ve devamlılık arz etmek zorundadır.

Yine 2025 Uluslararası Kooperatifler Yılının odaklandığı dört temel amaç vardır;

* Toplumun farkındalığını artırmak,

* Büyümeyi ve kalkınmayı desteklemek,

* Destekleyiciyi çerçeveyi savunmak,

* Liderliğe ilham vermek.

Birbiriyle çok yakın ilişkili ve bağlantılı bu amaçlar, ülke kooperatifçiliğimizin gelişimi ve sıçraması için ciddi ipuçları vermektedir. Gerçekte, günümüzde ayakta kalmanın yolu iki sözcükle özetlenebilir; örgütlenme ve bilinç. Örgütlülük; sosyal, siyasal ve ekonomik yaşamda var olmanın en esaslı yoludur. Örgütlenmenin temelini ise bilinç oluşturur. Bilinç, örgütlenmeyi, örgütlenme de bilinci geliştirir ve büyütür. İşte “sosyal temelli bir ekonomik işletme” olan kooperatifçiliğin böylesi büyük işlevi ve görevi vardır.

“Kooperatifçilik önemlidir ve geliştirilmelidir” demek yeterli değildir. Söylem, elbette, anlamlı ve değerlidir ama onun eyleme dönüşmesi başka bir şeydir. O halde konuşmaktan öteye bir şeyler yapmanın yolu harekete geçmektir. Kooperatifçilikte sorunlar ve çözüm önerileri listesi bu denli ortadayken/bilinirken atılacak adımların başında zihniyet değişikliği gelmektedir.

Kooperatifçilikte zihniyet değişikliğinin, kabaca, üç tarafı vardır; devlet (kamu), toplum ve kooperatifçiler.

Diğerine rağmen değil birlikte yaklaşımı

Devletin kooperatifçilikteki rolü, “oyun kurucu” olmaktan gelir. İlgili yasaların oluşturulması, uygulanması ve uygulamaları denetlenmesi temelde devletin/kamunun görevidir. Devlet bu temel görevleri yürütürken, kooperatifçiliğin özel bir alan olduğunu ve bu yüzden dünyada “üçüncü yol” olarak anıldığını gözden kaçırmamalıdır. Bir yönüyle özel girişim ve bir yönüyle toplumsal bir örgütlenme olan kooperatiflerin özel konumları ve işleyişi nedeniyle devletin “yol açıcı” olması gerekmektedir. Devletin başlıca görevleri; oyunun çerçevesini ve kurallarını net biçimde belirlemek ile geliştirici denetim ve kontrolleri yapmak olmalıdır. Devlet böylelikle,  kişilerin ve grupların çalışmalarının önünü açabilir ve onların üretkenliğini artırabilir. Devlet, aynı zamanda; yetkilerini üretici örgütlerine/ kooperatiflere delege etme yoluyla üzerindeki yükleri hafifletebilir, çok büyük ölçülerde enerji, zaman ve kaynak tasarrufu yapabilir. Bunun yolu, “diğerine rağmen değil birlikte yaklaşımını” benimseyen zihniyet değişikliğinden geçmektedir.

Kooperatifçiliği desteklemek demek toplumun kendini desteklemesi ve kalkındırması demek

Toplumumuzda kooperatifçiliğe karşı, bazı haklı gerekçelere dayanan, olumsuz bir algı vardır. Toplumumuz, kooperatifçiliği yeterli seviyede anlamamakta ve bilmemektedir.  En iyimser ifadeyle bilgi eksikliğinden kaynaklı bu olumsuz algının değişmesi, toplumunun her anlamda işine gelecektir. Üretim ve tüketim sorunlarına ve hedeflerine yönelik çalışmaları kooperatif çatısında yürüten ülkelerin, dünyanın en gelişmiş ve en büyük ekonomilerine sahip ülkeler olduğu gerçeği artık net biçimde anlaşılmalıdır. Kooperatifçiliği desteklemek, toplumun kendini desteklemesi ve kalkındırması anlamına gelmektedir. Adil gelir dağılımı ve paylaşımının temel yollarından birisi kooperatifçiliktir. Bunun yolu, “birlikte çalışma ve paylaşma” yaklaşımını benimseyen toplumsal zihniyet değişikliğinden geçmektedir.

Kooperatiflerde asıl büyüklük, emeğin, bilginin ve aklın birlikteliğidir

Kooperatifler, belli üretim ve tüketim hedefleri ve sorunlarına yönelik birlikte çalışmalar yapmak üzere benzer koşulları taşıyan kişi ve gruplarca kurulan bağımsız ve özerk taban örgütlenmeleridir. Kooperatifçiler, yasal çerçevede kalmak ve çalışmak kaydıyla, öncelikle kendilerine güvenmek zorundadır. Kooperatiflerde, birlikteliğin esasını büyük paraların ortaya konması oluşturmaz. Kooperatiflerde, genelde, sınırlı mali kaynaklar bir araya getirilir. Kooperatiflerde asıl büyüklük, emeğin, bilginin ve aklın birlikteliğidir. O halde gerçek kooperatifler, kısıtlı imkân ve kaynaklarını akıl, emek ve etik değerler içinde bir araya getiren insanların oluşturduğu yapılardır. Gerçek kooperatifçiler de evrensel kooperatifçilik ilke ve değerleri çerçevesinde çalışan insanlardır. Kooperatiflerde benimseme ve aidiyet “üyelik” ile değil “ortaklık” ile tanımlanır. Kooperatifçiler kendi emek, üretim ve akıl güçlerinin farkına varmalıdır. Bunun yolu, kooperatifçilerin “birlikte çalışma ve ortaya çıkan sonuçların paylaşımı”na dayanan zihniyet değişikliğinden geçmektedir.

Kooperatifçilikte, tanım gereği ifade edilen üç taraf aslında birdir, bütündür. Kooperatifçilik, diğerine rağmen değil diğeriyle birlikte bir büyüklük ve bütünlüktür. Bu da bütün ülkemizin yaşaması gereken bir zihniyet değişikliğine olan ihtiyacın açık ve acil çağrısının özünü oluşturmaktadır.


Not 1: Bu yazı ilk kez 05.07.2025 tarihinde Hasat Türk gazetesinde yayımlanmıştır. Erişim

Not 2: Öne çıkan görsel, Dynamic Wang —  Unsplash

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir