Yaşadığımız çağda sorunlar, krizler ve çelişkiler her geçen gün büyümektedir. Savaşlar, hastalıklar, iklim krizi ve ekonomik krizler şiddetini artırarak insanlığı tehdit etmektedir. Günümüzde çok sayıda insan gelir ve refah kaybına uğramaktadır. Ülkelerin taşıyıcı kolonları olarak kabul edilen “orta sınıf” neredeyse her coğrafyada ekonomik anlamda erimektedir. Dünyada çok az sayıda insan akıl almaz seviyede zenginleşirken toplumun geri kalanı yoklukta, yoksullukta ve yoksunlukta buluşmaya başlamıştır. Sorunlar, adaletsizlikler ve gerilemeler sadece ekonomik alanlarda değil sosyal alanlarda da görülmektedir.
Zorluklar, tehditler, tehlikeler ve sorunlar karşısında insanlar yaşamlarına devam etme ve sorunları çözme arayışlarına girmiştir. Kooperatifçilik, insanlığın birlikte hareket etme ve iş yapma konularında bulduğu büyülü yöntemlerden birisidir. Öyle ki kooperatifçiliğin önemi her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. O nedenle Birleşmiş Milletler, 2012 yılından sadece 13 yıl sonra, 2025 yılını da Uluslararası Kooperatifler Yılı ilan etmiştir. 2012 yılında olduğu gibi bu yılın teması da “Kooperatifler Daha İyi Bir Dünya Kurar” olarak benimsenmiştir.
Kooperatifçiliğin birçok tanımı vardır. Dünyada kooperatifçilik hareketinin en eski ve çatı kuruluşu konumundaki Uluslararası Kooperatif Birliği (International Cooperative Alliance- ICA)’nin kooperatifçilik tanımı, “Kişilerin gönüllü olarak birleşip ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını ve beklentilerini ortaklaşa sahip olunan ve demokratik kurallarla yönetilen bir işletme vasıtasıyla karşılamak için oluşturdukları özerk bir kuruluştur” şeklindedir.
Görüldüğü gibi kooperatifler sosyal temelli ekonomik işletmelerdir. İlgili yasal mevzuat çerçevesinde kurulan ve faaliyetlerde bulunan kooperatiflerin hem ekonomik hem de sosyal rolleri vardır. Kooperatifler bir yandan üretim, pazarlama, finans ve tedarik benzeri ekonomik faaliyetlerde bulunurken diğer yandan dayanışma, demokrasi, işbirliği, yoksulluğun sonlandırılması, fırsat eşitliği ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılması gibi sosyal rollerini yürütürler.
Türk Kooperatifçiliğinin duayen ismi Prof. Dr. Ayhan Çıkın, kooperatiflerin ikili işlevini, “Kooperatif, ekonomik sorunları çözüm üretirken bir ‘işletme’, bu sorunları çözüm sürecinde insanlar arası bir yardımlaşma sağlarken bir ‘dernek/birlik’ niteliğindedir. Yani hem sosyal yönü hem de ekonomik yönü olan özgün bir sosyo-ekonomik kuruluştur” diye ifade etmektedir.
Sosyal ve ekonomik rolleri ile işleyişleri nedeniyle kooperatifler dünyada “üçüncü yol/üçüncü sektör” olarak anılmaktadır. Doğası ve işleyişi gereği kooperatifler ne özel sektör ne de kamu sektörü işletmesine benzer. Kooperatifler bu ikisinin dengeli bir bileşimi olarak çalışmalar yürütmektedir. Ekonomik ve sosyal faaliyetlerini ve işlevlerini kendi güçleri oranında sürdürürler.
Kooperatifler, insan odaklı yapılardır. Kooperatif faaliyetlerinin ana hedefi, insan ve onun emeğinin değerlendirilmesidir. Dolayısıyla kooperatiflerde ekonomik faaliyetler ve finansal birikimler kadar insana ve onun bir parçası olduğu topluma değer verilmesi de sözkonusudur. Kooperatifler, insan, toplum ve ekonomi bağlantılı çalışmalar yapmaktadır. Burada ifade edilen bağlantı ve konumlandırma felsefesi, 1923 yılında basılan Kooperatif Şirketler kitabında şu şekilde ifade edilmektedir;
“Kooperatif şirketleri teşkilatında sermaye para değil, insanlardır.
…maksatları, arzuları, işleri, ihtiyaçları bir olan birkaç yüz kişi böyle bir araya gelerek, ayrı ayrı kendilerine hiçbir fayda temin edemeyecek, tasarruf edebilecekleri, biriktirecekleri pek ufak, pek cüz’i sermayeleri de bir araya toplamak suretiyle büyük sermayeler teşkil ve bu sayede sanatlarını terakki ve hayatlarını yükseltebilirler.”
Kooperatifler, insanların sosyal, kültürel ve siyasal alanlarda yer almalarına yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda kooperatifler, ekonomik faaliyetler kadar sosyal faaliyetler yoluyla insanları ve toplumu geliştirmek ve dönüştürmek görev ve işlevlerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Bu durumu Dr. Hayati Başaran, Türkiye’de Tarımın Yüzyıllık Yönetimi kitabında şöyle özetlemektedir;
“Kooperatifler, toplumların ve ülkelerin ekonomik gelişimi için çeşitli faaliyetler gösteren işletmeler olmanın yanında, sosyal ve demokratik gelişim açısından da önemli fonksiyonlar icra eden yapılar olma özelliği kazanmışlardır.”
Kooperatifçiliğin temelinde gönüllülük ve birlikte hareket etme ilkeleri vardır. Haliyle sosyal konularda kooperatifler; işbirliği, güç birliği ve dayanışma içinde olmak zorundadır. Kooperatifçilik, bireylerin tek başına erişemeyeceği hedefler ve kalıcı biçimde çözemeyeceği sorunlar karşısında örgütlü olarak faaliyetlerde bulunmaktır. Buradan hareketle kooperatifçilikte sosyal katılım çok önemlidir. Sosyal dayanışmanın en önemli örgütlerinden olan kooperatiflerde ekonomik ve sosyal faaliyetler belirli bir sistem içinde yürütülmelidir.
Sonuç itibarıyla “özerk ve bağımsız taban örgütlenmesi” olan kooperatiflerin niteliklerini korumasının ve sosyal işlevlerini yerine getirebilmesinin yolu, ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmekten geçmektedir.
Not 1: Bu yazı ilk kez 31.07.2025 tarihinde Hasat Türk gazetesinde yayımlanmıştır.
Not 2: Öne çıkan görsel, Sarah Sheedy — Unsplash