Dünyamız tüketim alışkanlıkları konusunda önemli bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşüm, bilinçli tüketim ve türetim kültürü kavramlarını ön plana çıkarırken; tüketim sadece bireysel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olmanın ötesinde, çevresel ve toplumsal sorumlulukların da dikkate alındığı bir eylem haline geliyor. Bilinçli tüketim ve türetim kültürü, bireylerin sadece tüketici olmak yerine, üretime de katkıda bulunan aktif aktörler olmalarını teşvik eder. Bu yazıda, Türkiye ve Avrupa’dan örnekler ile yerel üretimin güçlendirilmesi ve bilinçli tüketimin teşviki konusunu ele alacağım.
Türetim, Bilinçli Tüketim ve Sürdürülebilirlik
Türetim, sadece tüketmek yerine bir değer yaratmak, üretime katkıda bulunmak anlamına gelir. Yerel üretimi destekleyen türetim kültürü, küresel tedarik zincirlerine bağımlılığı azaltarak sürdürülebilir bir ekonominin oluşmasına yardımcı olur. Tarımsal üretimde yerli tohumların kullanılması hem biyolojik çeşitliliğin korunması hem de sağlıklı gıda üretimi bakımından önemlidir (Atalay, 2020). Yerel üretimin güçlendirilmesi, sadece ekonomik kalkınmaya değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliğe de hizmet eder. Küresel tedarik zincirlerine olan bağımlılığın azalması, karbon emisyonlarının düşmesine ve yerel toplulukların kendi kendine yetebilmesine imkân tanır.
Bilinçli tüketim, tüketicilerin sadece kişisel ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda satın aldıkları ürünlerin çevresel ve toplumsal etkilerini de dikkate alarak kararlar vermesidir. Bilinçli tüketim kültürü, bireyleri bilinçli tüketiciler olmaya ve toplumsal refaha katkıda bulunacak adımlar atmaya teşvik eder. Yani bilinçli tüketim alışkanlıkları tüketicilerin etik, ekolojik ve sosyal sorumluluk taşıyan ürünleri tercih etmeleriyle şekillenir. Bilinçli tüketiciler karbon ayak izini azaltmak ve sürdürülebilir üretim süreçlerine destek olmak için çaba gösterirler.
Türkiye’de Yerel Üretimin Güçlendirilmesi
Türkiye, yerel üretim potansiyeli açısından oldukça zengin bir ülkedir. Son yıllarda tarım ve el sanatları başta olmak üzere birçok alanda yerel üretimin güçlendirilmesi yönünde adımlar atılmaktadır. Özellikle organik tarım uygulamaları ve yerel tohumların korunması gibi girişimler sürdürülebilir tarım politikalarının benimsenmesine katkıda bulunmaktadır.
Kadın kooperatifleri yerel üretimi destekleyen önemli girişimlerden biridir. Bu kooperatifler, kadın emeğini ön plana çıkararak sürdürülebilir bir üretim ağı oluşturur. Yerel ekonomiyi canlandırmanın yanı sıra, toplumsal cinsiyet eşitliğine de katkı sağlarlar (Yıldırım, 2020).
Yerel üretimi destekleyen bir diğer önemli örnek, Yavaş Şehir (Cittaslow) hareketine katılan kentlerdir. Yavaş Şehir hareketi hızlı kentleşmenin ve sanayileşmenin getirdiği olumsuz etkileri azaltmak amacıyla yerel üretimin ve yerel kültürün korunmasını amaçlamaktadır. Bu hareketin Türkiye’deki ilk üyelerinden biri olan Seferihisar, yerel üreticilerin desteklenmesi ve sürdürülebilir yaşam koşullarının teşvik edilmesi açısından başarılı bir örnek teşkil etmektedir (Karabağ, 2021). İlçe genelinde narenciye, zeytin, enginar, karakılçık buğdayı, lavanta ve ekinezyanın yanı sıra domates, incir, biber, bamya, üzüm gibi onlarca ürün yetiştirilmektedir. Ayrıca belediye desteği ile hayvancılık yapılmaktadır (Anka Haber Ajansı, 2024).
İzmir Köy-Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer Seferihisar’da küçükbaş hayvancılığın desteklenmesine ilişkin şunları söylüyor: “Küçükbaş hayvancılığı Seferihisar’da geçmiş dönemlerde çok daha yoğun bir şekilde yapılıyordu. Buradaki mezbahaların birden fazla olduğunu, bizden biraz daha büyük yaşta olan kişiler daha iyi biliyorlar. Hayvancılık tabii ki sadece hayvanları dağıtmakla bitmiyor. Bunların daha sonra sütlerinin değerlendirilmesi gerekiyor. İzmir Köy-Koop Birliği olarak hayvanları verdiğimiz üreticiden tekrar alarak çoğalmış bir şekilde tekrar üreticiye verme halkasında yardımcı olmaya çalışıyoruz ve işbirliği içerisindeyiz. Aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle sütlerinin toplanmasıyla ilgili çalışma yürütüyoruz. Geçen sene bitme noktasına gelen küçükbaş hayvancılığın Türkiye’ye örnek olacak şekilde Yarımada’da canlandırılması bizleri çok mutlu etti. Çünkü bu koyun o kadar bereketli ki, yünleriyle de bizi sarıp sarmalayan doğadaki bir dostumuz. Seferihisar’ın öncülüğünde, koyunun yününden keçeyle yavaş modayı da yaygınlaştırıyoruz. Bunu da elbirliğiyle yapabileceğimize inanıyorum.” (İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2022).
Avrupa’da Bilinçli Tüketim ve Yerel Üretim
Avrupa’da Adil Ticaret ürünlerinin yaygınlaşması, tüketicilerin üretici haklarına ve sürdürülebilir üretim süreçlerine daha fazla dikkat etmelerini sağlamıştır. Almanya’daki tüketiciler, yerel üreticileri desteklemenin yanı sıra, gelişmekte olan ülkelerdeki üreticilerin haklarını da gözetmektedir (Schwartz, 2022). Adil Ticaret uygulaması, yerel üretimin güçlendirilmesine ve küresel anlamda daha adil bir ticaret düzeninin oluşmasına katkıda bulunmaktadır.
Avrupa ülkelerinde birçok hükümet ve sivil toplum kuruluşu, yerel üretimi destekleyen politikalar geliştirmiştir. Örneğin, Fransa‘da uygulanan “Made in France” etiketi, yerel üretimi teşvik eden önemli bir araçtır. Tüketiciler bu etiketle üretilen ürünleri satın alarak hem yerel ekonomiyi destekler hem de karbon ayak izini azaltır. Ayrıca, Fransa’da yerel pazarlar tüketicilerin doğrudan yerel üreticilerle buluştuğu ve taze ürünlere erişebildiği alanlar olarak bilinçli tüketimi teşvik etmektedir (Lemoine, 2022).
Bir diğer dikkat çekici örnek ise İsveç‘teki sürdürülebilirlik odaklı tüketim alışkanlıklarıdır. İsveç, geri dönüşüm ve yeniden kullanım oranları açısından Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden biridir. Tüketiciler, ürünlerin yaşam döngüsüne dikkat ederek, uzun ömürlü ve sürdürülebilir ürünleri tercih etmektedir. İsveç’te yerel üretimi destekleyen birçok kooperatif ve sürdürülebilir moda markası bulunmaktadır (Lindström, 2021). Bu markalar, yerel üreticilerle işbirliği yaparak, çevreye duyarlı ve etik üretim süreçlerini desteklemektedir.
Payımıza düşenler
Yerel üretimin güçlendirilmesi, sadece ekonomik kalkınmayı değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliği de beraberinde getirir. Türkiye’de organik tarım, yereldeki kooperatifler ve Yavaş Şehir hareketi gibi girişimler yerel üretimi destekleyen önemli adımlar olarak öne çıkmaktadır. Avrupa’da ise Fair Trade, Made in France gibi etiketler ve İsveç’in sürdürülebilirlik politikaları, yerel üretimin ve bilinçli tüketimin önemini vurgulayan örneklerdir.
Bilinçli tüketim ve türetim kültürünü benimseyen bireyler ve toplumlar ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde; yerel ekonomiyi canlandırmak, çevresel sürdürülebilirliği sağlamak ve küresel anlamda adil bir ticaret düzenine katkıda bulunmak için önemli bir rol üstlenmektedir. Bu nedenle, bilinçli tüketim ve türetim kültürünün yaygınlaştırılması çabalarının desteklenmesi gerekmektedir.
Kaynakça
Atalay, M. (2020). Türkiye’de organik tarım ve yerel tohumların korunması. Tarım Bilimleri Dergisi, 56(3), 451-465.
Karabağ, T. (2021). Yavaş Şehir hareketi ve yerel üretimin önemi. Sürdürülebilir Kalkınma Dergisi, 48(1), 102-120.
Lemoine, A. (2022). Made in France ve yerel üretimin desteklenmesi. Avrupa Ekonomi İncelemeleri, 63(2), 98-115.
Lindström, J. (2021). İsveç’te sürdürülebilir moda ve yerel üretim. Nordic Tüketici Davranışları Araştırmaları, 29(1), 76-89.
Schwartz, E. (2022). Fair Trade hareketi ve Almanya’da bilinçli tüketim. Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 32(4), 150-165.
Yıldırım, N. (2020). Kadın kooperatifleri ve yerel üretimde kadın emeği. Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Dergisi, 15(2), 234-250.
Not: Öne çıkan görsel, Leonardo.ai