“Nerede birlik, orada dirlik” diye bir söz vardır; yıllar öncesinin koşullarında söylenip bugünün koşullarına miras kalan. İnsanların beraber olduğu bir yerde, hiçbir engelin insanları sıkıntıya, kedere, derde, tasaya düşüremeyeceğini haber veren bir atasözüdür. Eski zamanlar, genel olarak birlik ve dayanışmanın yoğun olduğu, daha zor ama daha kolay üstesinden gelinen sorunlarla bir arada yaşandığı dönemler olarak anlatılır çoğu zaman büyüklerimiz tarafından. Hatta onlar o zorlukları anlatırken her şeye rağmen duydukları özlemi hissederiz çoğu zaman. Öyle bir hayat nasıl özlenir ki? Ağır yaşam koşulları, elde etmesi zor olan tüketim malları, üstelik teknoloji bile yok denebilecek kadar (şimdiye kıyasla) sınırlı. Peki ilişkiler? Komşu, arkadaş, dost, çevre… Birlik, beraberlik, dayanışma, güven.
İnsan doğduğu andan itibaren yaşamı sonlanıncaya kadar diğer insanlarla etkileşim halinde olmaya kodlanmıştır adeta. İnsan sosyaldir, yardıma muhtaçtır, insan insana muhtaçtır ve bu yadırganacak bir şey değildir. Ama insanlar artık birbirlerine muhtaç görünmekten çekinir hale gelmiş durumda. Çünkü ekonomik ve sosyal olarak “şimdi” sahip oldukları koşullar yeterli. Bu aşırı bireyciliğin sonu ihtiyacımız olan her şeyin tükenip yok olması. Ben söylemiyorum, uzmanlar söylüyor. “Yeniden üretilir. Yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve devam ettirilmesi için her gün yeni bir şey icat ediliyor”. Şimdilerde kendi kendine yetme mücadelesi veren ortalama insanın klasik cevabı bu.
Dünyayı Biz mi Kurtaracağız?
Bildiniz. Dünya’yı “biz” kurtaracağız. Birlikte. Dayanışarak, yardımlaşarak, sorumluluk alarak. Tıpkı kooperatifler gibi. Her okuduğum haberde bir kez daha hayranlıkla bakıyorum bu yapılara. Orada bir yerlerde bunları (sorunlarla baş etmeyi, yardım etmeyi, güvenmeyi) başaran insanlar var diyorum. Mücadele duygularına imreniyorum. Teknoloji çok ilerledi ama bir insan mücadele duygusunu kaybettiğinde çözüm havadan çekim yapan dronelar (asla küçümseme niyetinde değilim) olmuyor maalesef (oluyor mu yoksa). Kooperatiflerde mücadele etme duygusu çok yoğun yaşanıyor. Buna örnek olarak Türkiye’de tanıştığımız birkaç kooperatifin yaşadığı maddi zorluklara rağmen hala ayakta kalma çabaları, seslerini duyurmak için gösterdikleri cesaret, özgüven.
Kooperatifler arası dayanışma güncel tartışmalarda önemli bir yer tutuyor. Artık tek olmak kooperatiflere yetmiyor. “Nasıl daha çok var olup daha çok insana dokunuruz” düşüncesiyle diğer kooperatiflerle birleşip kooperatifler arasındaki işbirliğini arttırmanın, kooperatifçiliği daha etkili savunmanın, halka kooperatifler hakkında daha iyi bilgi ve eğitim vermenin bir yolu olarak çatı kuruluşlar oluşturmaya yöneliyorlar. Son okuduğum bir yazı Japonya’da kooperatiflerin tek bir çatı altında topladığından bahsediyordu.
Kooperatifler, Japonya ekonomisinde önemli bir rol oynamakta. Yukarıdaki görsel, Japonya’da kooperatiflerle ilgili şu özet bilgileri aktarıyor:
- Tüm hanehalklarının % 37’sini oluşturan 21 milyondan fazla aile, tüketim kooperatiflerinin mal ve hizmetlerini kullanıyor.
- Sigorta kooperatifleri, nüfusun % 25’ine yani 38 milyondan fazla kişiye hizmet sağlıyor.
- Toplam mevduatın % 25’i kooperatif bankalarına yatırılmış.
- Tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünlerinin yarısı kooperatifler aracılığı ile satılıyor. Satış tutarı yıllık 49 milyar Doların üzerinde.
Gerçekten de Japonya dünyadaki en büyük kooperatifçilik sektörüne sahip ülkelerden biri. Nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan 65 milyonu aşkın insan kooperatif üyesi. Pek çok farklı sektörde çalışan kooperatiflerin yıllık ciroları 145 milyar Doları aşıyor. Ne var ki bu büyüklüklere ulaşmış kooperatifçilik bile, sorunlardan muaf değil. Japon kooperatifçiliğinin ana sorunlarından biri, bizim ülkemizde olduğu gibi kooperatiflerin farklı bakanlıklara bağlı olmaları. Yani Japonya’da kooperatifleri yöneten tek bir yasa yok. Her endüstri ya da sektörün ayrı bir yasası var ve her biri devlette farklı yerlere raporlama yapmak zorunda.
Japonya’da farklı yasaların, sektörler arası işbirliğini zorlaştırdığı gerekçesiyle kooperatifler, bu yıl Nisan ayında Japon Kooperatif Birliği (JCA)’yı oluşturmaya ve tek bir çatı altında bir araya gelmeye karar verdiler. Birlikte hareket ederek şimdiki başarılarını artırabileceklerini umuyorlar. JCA’ya üye kooperatiflere baktığımızda aralarında dünyanın en büyük tüketici kooperatifi Japonya Tüketici Kooperatif Birliği’ni (JCCU), en büyük tarım kooperatifi Japon Tarım Kooperatifi’ni (Nōgyō Kyōdō Kumiai) ve beşinci en büyük mütüel sigorta şirketi Zenkyoren’i görüyoruz. Aslında tek başına da var olabilecek ölçekteki bu yapılar yine de birlikte hareket etme gereği duyuyor. Çünkü sürdürülebilirliğin şartlarından biri de bu belki. Birlikte hareket ederek sınırlamaları kaldırabilir veya esnetebilirler.
JCA, Japonya genelinde kooperatiflerin kapasitelerini güçlendirmeyi ve sosyal meseleleri çözmek amacıyla kooperatifler arasındaki işbirliğini kolaylaştırmayı hedefliyor. İddialarına göre kooperatiflerin işbirliği yapma becerilerini sınırladığı için yasaların kendisi bile problem yaratmakta. Örneğin JCA, tüketici kooperatiflerini yöneten yasanın, politik lobi veya konum almayı açıkça yasakladığını öne sürüyor.
Bir Kooperatifin Nesi Var İki Kooperatifin Sesi Var
Türkiye’deki kooperatiflerde gözlemlenen temel sorunlardan biri devamlılığı göz ardı etmek. Şu an iyi miyiz? Evet, iyiyiz. Bugünkü sorunun üstesinden geldik mi? Evet, geldik. Peki yarının koşulları? Peki bugün iyi olmayan kooperatifler? Yakın zamanda birkaç kooperatifin kapandığı haberlerini aldık. Kapanmak üzere olanlar da cabası. O halde yolumuza iyi durumda olan kooperatiflerle devam edelim. Onlar hallerinden çok memnun, tüm alandaki ihtiyaçları karşılanmış halde, öyle mi sahiden? Elbette çok ütopik bir durum bu. Eğer öyle olsaydı Japonya’daki dünyanın en büyük tüketici kooperatifi ülkedeki diğer kooperatiflerle işbirliği yapmazdı sanırım.
Ekonomik ve sosyal alanda koşullar çok daha iyiye de gidebilir elbette. Ama çokça umut ve emekle kurulan yapıların iyiye gitmesi, topluma daha fazla dokunabilmesi için aralarında daha fazla işbirliği sağlanmalı. İletişim, sadece aynı sektördeki kooperatifler arasında değil, farklı sektörlerdeki kooperatiflerin iletişimi de belki öncelik haline gelmeli. Eğer ben bugün ülkenin diğer bir ucundaki üyenin sesini duyamıyorsam, çıktığım yol kooperatifçiliğe aykırı gibi. Artık harekete geçme zamanımız gelmedi mi?
Kaynakça
Coca, N. (2018). Japan Cooperative Alliance aims to give unified voice to diverse sector. Erişim
Bu kadar önemli konuları gündemde tutuğunuz ve toplumu bilgilendirdiğiniz için teşekkürler.
Yazılarınızın devamını büyük bir merakla bekliyorum.
Bu konulara gösterdiğiniz duyarlılıktan dolayı biz teşekkür ederiz.