Kate Raworth, Simit Ekonomisi adlı kitabında 21. yüzyıl iktisatçısı gibi düşünmek için yedi yol öneriyordu. Jesús Martín bu yazısında sekizinci yol olarak sorumlu düşünmeyi gösteriyor ve bu çerçeveden sorumlu iktisatçıyı tanımlıyor. Yazara göre sorumlu iktisatçı; bireysel, toplumsal ve çevresel iyi oluşu küresel düzeye taşımak için eleştirel ve parasoksal düşünmeyi ve sistem düşüncesini bir arada kullanmalı.
Olgunlaşmamış bir iktisatçıdan sorumlu bir iktisatçıya: bir 21. Yüzyıl iktisatçısı gibi düşünmenin sekizinci yolu
“İktisatçılar oyundan etkilenmek hakkında konuşurken yalnızca oyun için kaygılanırlar.” (Nassim Nicholas Taleb)
“İktisatçılar insancıldırlar. Matematiğe pek ihtiyaçları yoktur.” (Christian Felber)
Yeni kitabı “Taşın Altındaki El: Günlük Yaşamdaki Gizli Asimetriler” de Taleb, “elini taşın altına koymanın gerçek hayatla temas etmek ve iyi olsun, kötü olsun sonuçların bedelini ödemek” olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, geçen yüzyıllardaki iktisatçıların çoğu hataları yüzünden hiçbir sıkıntı çekmedi ama yol açtıkları sonuçlar insanların büyük çoğunluğu ve yaşadığımız gezegen için büyük sorunlar doğurdu.
Bu hatalar iki büyük grupta toplanabilir; cehalet ve art niyet. Öte yandan çocukken aldığımız eğitim bunlardan kaçınmayı amaçlar. Yani yetişkinlik evresinde olgunlaşmamış olmanın bir işareti, cehalet ve yanlış bilgi (post-gerçeklik, propaganda, yalanlar…) birlikte yaşama alışkanlıklarımızı ele geçirdiğinde ortaya çıkar.
Bugünlerde pek çok iktisatçı hâlâ bu olmamışlık evresinde. Bir yandan aldıkları kötü iktisat eğitimini sorgulayacak bir eleştirel düşünme yetisi edinmemişler yani cehaletten kurtulamıyorlar. Diğer yandan, bu hataların farkındalar ama aynı yoldan gitmeye devam ediyorlar çünkü yarattıkları sonuçların hiçbiri olmadan faydaları topluyorlar. Bu bir benmerkezcilik veya büyük bir empati yoksunluğuyla gelen bir narsisizm meselesi olabilir. Bu durumda patolojik ve cezai davranışlar arasındaki ince çizgi psikologlar ve yargıçlar tarafından çözümlenmeli.
Etraftaki bazı iktisatçıların bu olmamışlık durumunu tersine çevirmek için yeni bir düşünce şekli gerekli. Bu yeni yol “sorumluluk” kavramı üstüne inşa edilebilir. Bu fikirle ilgili zorluk, “elini taşın altına koyma” kuralını ve cehaletimizden kurtulmaya yarayacak bazı araçları yerleştirmek olacaktır. Adalet ve bilgelik ilkeleri “sorumluluğa” giden yolu destekleyecektir. İki yöntem de birbirini tamamlıyor.
Ekonomi meselelerinde belli bir cehalet kendi başına bir sorun oluşturmaz. Her şeyi bilmek mümkün değil. Başkasından yardım isteyecek kadar alçakgönüllü olmak veya kendi başına öğrenmek için bir adım atmak bir sorumluluk göstergesidir. Bununla birlikte eğer eğitimimiz sırasında ebeveynlerimiz, toplumun baskın dünya görüşü veya iktisat öğretmenlerimiz doğru olduklarını sandıkları için bize yanlış şeyleri öğrettilerse bunun ayırdına nasıl varabilirdik?
İktisat bir sosyal bilimdir
Bugünlerde sıklıkla piyasa, lobiler ve diğer etmenlerden etkilenen genel eğitim BTMM’e (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) odaklanıyor. Bazı bölümler Sanat’ı da ekliyor (BTMSM) ama sadece küçük bir bölümü Beşeri Bilimleri katıyor (BBBTMSM). İktisat sosyal bir bilimdir ve Felber’ın belirttiği gibi Beşeri Bilimler’in BB’si ana çerçevesi olmalıdır. Yine de İktisat, pek çok eğitim bölümünün gündemi ve idaresi üzerinde egemenlik kurmaya çalışan BTMM takıntısı tarafından ele geçirildi. Beşeri ve sosyal bilimlerin felsefe, sosyoloji, antropoloji, edebiyat, dilbilim, tarih gibi farklı dalları var… ve hepsi insancıllığın tohumları olarak önemlerini kaybediyorlar.
Çevre İktisatçıları ekonominin Yeryüzü Gezegenine dayandığını söylüyor, tersi değil. Benzer şekilde, matematiğin insan diline yerleşik olduğunu söyleyebiliriz. Sayılar kendi başlarına bir anlama gelmezler. Bize anlamlı gelmeleri için insan lisanının yardımına ihtiyaç duyarlar. Yani yukarıdaki üçlü bizi düşünmenin temeline götürür; genel olarak, sorumlu bir yaşamı olan bir yurttaş gibi ve özel olarak, bağlamsal durumlar yüzünden önceki yüzyıllara hükmetmiş sorumlu bir iktisatçı gibi.
Belki de ekonomik olmamışlığımızın altında eşitliklere, integrallere ve algoritmalara bu kadar ehemmiyet verip anlatıların, metaforların ve çelişkilerin önemini unutmamız yatıyordur. Belki de ağaçlardan ormanı göremiyoruzdur.
Sorumlu düşünme
Eleştirel Düşünme. Sorumlu iktisatçılar ona göre yaşadığımız anlatıyı sorgulayacaktır. Rethinking Economics’e (İktisadı Yeniden Düşünmek) benzer şekilde çoğu üniversitenin öğrettiği ekonomi çalışmalarını sorgulayacaklar. Sorumlu bir iktisatçı olmak demek yanlış yere gittiğine inanıyorsan o yolu terk etmek demektir.
Sistem Düşüncesi. Sorumlu iktisatçılar sistemlerle dans etmeye başlayacaktır. Bu dansla birlikte parçalar arasındaki karmaşık ilişkileri ve bütünü anlayacaklardır. Metaforlar (görünmez el) ve ilerisini görmeye izin vermeyecek kadar indirgenmiş referans çerçevelerinden oluşan kalıpların dışında düşünmeye başlayacaklar. Sorumlu iktisatçılar yeni metaforlar seçmek zorunda kalacaklar ama belki de yeni metaforları daha insancıl (açık kalp) ve daha çevreci (canlı organizma) olacaktır. Sorumlu bir iktisatçı olmak demek bağlama ve ilişkilere karşı hassas olmak demektir. Paradoksal Düşünme. Sorumlu iktisatçılar sağduyuludur. Toplumda sıkça rastladıkları çelişkileri ve paradoksları göz önünde tutarlar. Ondan sonra harekete geçmeye veya ellerini taşın altına koymaya başlarlar. Yaratmak veya yenilik yapmak için iş birliği yapabilirler, böylece değişiklikler ve eldeki meseleleri çözmek için yeni değerler ortaya çıkabilir. Hayat sıfır toplamlı bir oyun değildir. Sorumlu bir iktisatçı olmak hepimizin “Dünya” denen bu uzay gemisinde yolculuk ettiğini ve eğer hayatta kalmak istiyorsak aramızda uyum olması ya da basitçe kendimizi geliştirmemiz gerektiğini, değer odaklı bir insancıllığa ihtiyacımız olduğunu fark etmek demektir. |
“Sorumlu Düşünme” üçgenindeki oval – üç ilkenin karışıp bütünleşmeye başladığı yer – en sinerjistik bölgedir. Çevre bilimlerindeki “ekoton” kavramı harika bir benzetme olur. Bir ekoton, farklı biyomlar arasındaki geçiş bölgesidir. Ekolojilerin gerilimde olduğu bir yerdir ama çelişkisel şekilde “kenar etkisi”nin yaşandığı, yani büyük bir enerji takasının gerçekleştiği yerdir. Bu etki, hem canlı türü sayısı hem de nüfus yoğunluğu bakımından engin bir bolluk üretir, bu yüzden de biyolojik açıdan yaygın bir ilgi gören bir alan kabul edilir. Lisanlarımız bu benzetmeyi bizim kavrayışımıza ve sosyal bilimlere daha yakın olan sorumlu iktisatçıların özel durumuna aktarabilir. Üç düşünme tarzının (eleştirel, sistem ve paradoksal) buluşmasını gerilimli ama büyük bir enerji alışverişinin gerçekleştiği bir alan olarak düşünebiliriz. Bu bölgenin yarattığı etki büyük bir insancıllık ilgisi yaratır ve toplumun ve Gezegenin iyi oluşuna katkıda bulunabilir.
Sorumlu bir iktisatçı olmak
Özetle, sorumlu bir iktisatçı olmak, olgunlaşmamış bir iktisatçı olmanın aksine, sorumlu düşünmek demektir. Bu küresel iyi oluş (bireysel, toplumsal ve çevresel) için eleştirel ve parasoksal düşünmeyi ve sistem düşüncesini kullanmak demektir.
- Yazar: Jesús Martín. Disiplinler arası araştırmacı. Genellikle “Autonomía y Bienvivir” için yazılar yazıyor.
Şu anda iki kitap yazıyor:
2020’nin sonunda çıkacak, “Wellbeing economy: Connecting the dots… A guide and toolkit for a new economy” (İyi Oluş Ekonomisi: Noktaları Birleştirmek… Yeni Bir Ekonomi İçin Bir Rehber ve Alet Kutusu).
2021’in sonunda çıkacak, “Paradoxes we live by: Embracing paradoxical thinking for the emergence of new possibilities.” (Biat Ettiğimiz Paradokslar: Yeni Olasılıkların Şafağında Paradoksal Düşünmeyi Kucaklama).
Onu twitter’dan takip edebilirsiniz @ResWellbeing & @BienestarRespon
* Bu yazı 21. Yüzyılda ekonomi hakkında düşünmenin sekizinci olası yolu hakkında Kate Raworth ve Rethinking Economics tarafından yapılan çağrı ve yarışmada benim önerimdi. “Olgun olmayan bir iktisatçıdan sorumlu bir iktisatçıya” önerisi ayrıca siyasete ya da başka işlere uygulanabilir ama bütünde bir Dünya vatandaşının özellikleri de olabilir. “Sorumlu Düşünme” fikrini “İyi Oluş Paradoksu: Fenalık Bize Yol Verdiğinde” (İspanyolca. Yakında İngilizce) başlıklı yazımla geliştirmeye başladım ve eğitici oyun “Az En Çoktur, muhtemelen toplumun ve gezegenin iyi oluşu için en iyi eğitici oyun”daki metinle devam ettirdim.
Not 1: Jesús Martín’in Age of Awareness Medium sayfasında 14 Şubat 2020 tarihinde yayımlanan yazısından Barış Soysaraç tarafından çevrilmiştir. Erişim
Not 2: Öne çıkan görsel, Naveen Annam – Pexels