Birleşmiş Milletler Sosyal Kalkınma Araştırmaları Enstitüsü UNRISD’in Eşitsizlik Krizleri: Yeni Bir Eko-Sosyal Sözleşme için Gücü Değiştirmek (Crises of Inequality: Shifting Power for a New Eco-Social Contract) raporu 21 Ekim 2022 tarihinde yayımlandı.
Önceki aylarda Oxfam Konfederasyonu, Acıdan Kâr Etmek (Profiting from Pain) başlıklı raporunda eşitsizlik krizinin şiddetlenerek devam ettiğini çarpıcı veriler eşliğinde belgelendirmişti. Buna göre pandemi döneminde, 573 kişi daha milyarderler kulübüne katılırken, yani her 30 saatte bir kişi daha milyarder olurken, yaklaşık 263 milyon kişi daha aşırı yoksulluğa itildi. Gıda ve enerji milyarderlerinin serveti son iki yılda 453 milyar dolar arttı; bu rakam her iki günde 1 milyar dolarlık servet artışı anlamına geliyor.
UNRISD’in raporu ise eşitsizlikleri daha geniş bir bakış açısıyla ele alıyor. Rapora göre, ekonomik ve sosyal eşitsizlikler diğer krizler ile birbirine karışıp daha fazla eşitsizliğe, kırılganlığa ve sürdürülemezliğe yol açıyor. Diğer bir ifadeyle, ekonomik ve sosyal eşitsizlikler hem krizleri etkiliyor hem de onlardan etkileniyor. Rapor, tüm bu krizlerin eşitsizliği ve adaletsizliği kasten yapılandıran bir sistemin sonucu olduğunu savunuyor.
Eşitsizlik: “Sistemdeki bir kusur değil, sistemin bir özelliğidir.”
Başlıca Mesajlar: Kasıtlı Kriz
|
Zenginliği tepedekilere doğru taşıyagelen ekonomik sistem, refahın paylaşılmasına izin vermiyor. Aşırı tüketim ve kirlilik, çevreyi ve iklimi mahvediyor; ortaya çıkan inanılmaz maliyetler ise az tüketenlere ve en az kirletenlere yükleniyor. Gelir eşitsizliği, servet eşitsizliği, fırsat eşitsizliği ve sosyal eşitsizliklerdeki artış, haklara erişim ve katılımdaki eşitsizliklerle kesişiyor. Ampirik kanıtlar, eşitsizliğin ekonomik kalkınmayı, yoksullukla mücadeleyi, refahı ve sağlığı, demokrasiyi, katılımı ve sosyal uyumu ayrıca sosyal, çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliği baltaladığını göstermekte.
Yeni bir eko-sosyal sözleşme
Eşitsizliği ele almak, birbirine bağlı krizler döngüsünü kırmak, daha eşit, adil ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru çalışmak için rapor, yeni bir eko-sosyal sözleşmenin, alternatif ekonomilere ve dönüştürücü sosyal politikalara dayalı bir politika yaklaşımının oluşturulmasını, çok taraflılığın yeniden tasavvurunu ve dayanışmaları güçlendirmeyi öneriyor.
Yeni eko-sosyal sözleşmeyi kurmanın 7 ilkesi
- Herkes için insan hakları
- İlerici mali sözleşmeler
- Ekonomileri ve toplumları dönüştürmek
- Bir doğa sözleşmesi
- Tarihsel adaletsizliklere odaklanmak
- Toplumsal cinsiyet adaleti
- Dayanışma
Adaleti, eşitliği, sürdürülebilirliği ve dayanıklılığı destekleyen yeni bir kalkınma modelinin 3 sütunu
- Çevresel ve sosyal adaleti merkezine yerleştiren ve devlet-toplum-doğa ilişkilerini yeniden dengeleyen alternatif ekonomik yaklaşımlar
- Adil bir mali sözleşmenin desteklediği dönüştürücü sosyal politika
- İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş çok taraflılık ve dayanışmalar
Eşitsizliği azaltacak 11 siyasi program
- Gıda sistemlerinin egemenliği ve beslenme politikaları
- Toplumsal cinsiyet politikaları
- Ayrımcılık karşıtı politikalar ve pozitif ayrımcılık
- Demokratik yönetim ve haklara erişim
- Küresel yönetim reformları ve küresel yeniden dağıtım
- Evrensel sosyal politikalar
- İşgücü piyasası ve istihdam politikaları
- Mali politikalar
- İş ve piyasa düzenlemesi
- Sosyal olarak sürdürülebilir çevre politikaları
- Kent politikaları
Eşitsizlik Krizleri, zamanımızın en acil sorunlarını ilerici bir eleştirel çözümleme ile ele alırken dönüştürücü değişim için cesur bir vizyon sunuyor.
Raporun Başlıca Mesajları
|
Özetle, insanları ve gezegeni önemseyen ve gelişen bir ekonomi ve toplum yaratmak; öncelikleri yeniden düşünmeyi, sadece büyümeye ve kâra odaklı olmaktan uzaklaşmayı, ulusal ve küresel düzeyde ekonomiyi, çevreyi ve sosyal ilişkileri olumsuz etkileyen kurumları, politikaları ve davranışları değiştirmeyi gerektiriyor.
İttifaklar kurmak
Raporda belirtildiği gibi, asıl soru, bu önerileri uygulamaya koymak için siyasi desteğe ve finansal araçlara nasıl ulaşılacağı. Dönüştürücü değişim yalnızca mevcut güç yapılarının dengelenmesiyle mümkün olabilir. Azınlığın etkisini dizginlemek için ittifaklar kurmak elzemdir. Bu tür ittifaklar bugün geçmişte olduğundan çok farklı biçimler alıyor; evrilen ekonomik sistemler, değişen kimlikler, yeni siyaset ve iletişim biçimleri, yeni sınıf anlayışları, dönüşen çalışma dünyası ve yeniden tahayyül edilen aile ve topluluk kavramlarına uyum sağlıyor ve değişiyor. Yeni kolektif direniş biçimleri, dışlanmış gruplar arasındaki yeni işbirliği biçimleri, yenilikçi stratejiler ve farklı türden aktörlerden oluşan yeni ağlar ortaya çıkıyor.
İnsanların sosyal, politik, kültürel, ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir araya geldikleri, belirli değerlere ve ilkelere dayanarak kurulan ve işletilen alternatif ekonomik girişimlerin alanı olan sosyal ve dayanışma ekonomisi (SDE), çoğunluğun gücünü etkin bir şekilde kullanılmasına alan açıyor. Bu nedenle geniş kitlelerin SDE’yi anlamaları ve desteklemeleri önemli.