Kooperatifler kâr amaçlı örgütlenmeler olmasa da sürdürülebilir girişimler olmaları, bulundukları piyasalarda rekabet gücüne sahip olmalarına bağlıdır. Rekabet mücadelesinin en kritik unsurlarından biri ise yeniliktir. Dolayısıyla yenilik, kâr amaçlı geleneksel firmalar için olduğu kadar kooperatifler için de yaşamsal nitelikte önem taşır.

James Watt’ın buhar makinesi

Yenilik kavramının yaygın kullanımında, teknolojik ilerleme kastedilir ve akla hemen imalat sanayisi kapsamındaki yenilikler gelir. 18. yüzyılda buhar gücüyle çalışan makinelerin imalat sanayisinde kullanılması ve bunu izleyen ardışık teknik yenilikler düşünüldüğünde böyle olması anlaşılabilir. Tarihsel süreçte buhar gücüyle çalışan makineleri, elektriğin üretimde kullanılmaya başlaması ve üretimde otomasyon (elektronik, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimi sayesinde) izledi. İmalat sanayisini biçimlendiren bu üç temel teknolojik dalga sırasıyla birinci, ikinci ve üçüncü sanayi devrimi olarak adlandırılmaktadır. Bugün gelinen noktada, dijital teknolojiler ile tetiklenen 4. sanayi devriminden söz edilmekte. Dijitalleşme ve akıllı teknolojilerin (akıllı robotlar, büyük veri, bulut, 3-D baskı, nesnelerin interneti gibi) belirleyeceği yeni bir dalga.

Teknolojik yenilik, “yeni” ürün ve süreçlerin elde edilmesine ilişkin sürecin tamamını ifade eder. Yeni ürün ve süreçler, tamamen yeni olabileceği gibi sadece iyileştirme niteliğinde de olabilirler. Genel olarak, firmaların ve kooperatiflerin rekabet ve büyüme için gereksinim duydukları yeni teknolojileri elde etmek için izleyebilecekleri birden çok strateji vardır. Örneğin, yeni patent geliştirmek ya da başka bir şirketten yeni teknolojinin lisansını almak gibi.

Kooperatiflerin Yenilikçi Olmadıkları Düşünülmemeli

Hiç şüphe yok ki kooperatifler, büyük Ar-Ge projelerinin geliştirilmesinde kayda değer zorluklarla karşı karşıyalar. Ancak bu yüzden kooperatiflerin yenilikçi olmadıkları düşünülmemeli. Teknik yeniliklerin büyük ölçekli araştırma geliştirme harcamalarını gerektirdiği doğru olmakla birlikte, küçük kooperatifler yaratıcı faaliyetlerin ilk aşamalarında maliyeti düşük ancak radikal buluşlar konusunda avantajlıdır. Küçük ölçekli kooperatiflerin belki de en önemli üstünlüğü esneklik, yoğunlaşma ve firma içi haberleşme konularında ortaya çıkar. Hernández-Perlines vd., 2013 tarihli makalelerinde (s. 47) kooperatiflerin teknolojiye erişiminde güçlü ve zayıf yönlerini şu şekilde sıralarlar:

Zayıf Yönler Güçlü Yönler
– Sermaye, emek ve yönetim arasında farklılaşmanın az olması.

– İşbölümünün yetersizliği: Herkesin her şeyi yapma eğiliminde olması.

-Bilgisayarlaşmanın yetersizliği.

-Üretim tekniklerinin yoğun olarak emeğe dayalı olması ve basit olması.

Ölçeklerinin büyük olmaması, emek gücüne dayalı katılımcı örgütlenme, sermaye mülkiyetinin paylaşılması ve elde edilen faydaların dağıtımı sayesinde çevredeki değişimlere uyum sağlamada esneklik gösterebilme.

 

-Maddi olmayan teknolojinin (yetkinlikler, bilgi ve yetenekler) düşük düzeyi.

-Teknik eğitim için az zaman ve bu eğitimleri aramak için daha az istek.

-Çoğu kooperatifte eğitim yöntemleri ortaklar ve çalışanlar için ya uygun olmaması ya da çok fazla genelleştirilmiş olması.

Kooperatif hareketinin eğitime ve işbaşı eğitime özel bir önem vermesi.

 

 

– Teknolojiyi üretmek ya da elde etmek ki ikisi de sermaye yoğundur, için gerekli olan finansal kaynakların azlığı. Fon kaynaklarına ulaşmak için kooperatifler birbirleri ile diğer kamu kurumları ya da özel işletmeler ile kendi ağlarını oluşturarak organize olabilirler.

Yenilik kavramı, salt teknolojik yenilikle sınırlı değildir. Yirminci yüzyılın en önemli iktisatçılarından biri olarak görülen Schumpeter’e göre, “yenilikler” sadece teknik yenilikleri değil, pazarlama ve örgütlenme konusundaki yenilikleri de kapsar. (Freeman ve Soete, 2003, s.40). Elbette kooperatifler yeni teknolojileri elde edebilir ya da elde etmeyi deneyebilirler ama kooperatifler teknolojik yenilikler dışında, belirli yenilik türlerinde karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir.

Kooperatiflerin Karşılaştırmalı Üstünlükleri

Bu karşılaştırmalı üstünlüklere üyelerin bireysel olarak katkıda bulunduğu küçük boyuttaki yenilikler dâhildir (aktaran Smith & Rothbaum, 2013). İşçi kooperatifleri için, ister emek yoğun ürünlerin üretimi bağlamında olsun, isterse bir montaj hattında çalışma ya da hizmet çalışması olsun,  işçilerin kendi günlük çalışmalarının akışı sırasındaki gözlemlerinin kooperatif yapısı içinde değerlendirilmesi daha olasıdır. Kooperatif yönetim yapısının sağladığı daha dolaysız iletişim hattı ile bu gözlemler, iyileştirmeler ya da yeni üretim ve organizasyon yöntemleri olarak uygulamaya konabilir. Bu da açıkça kooperatiflerin geleneksel firmalara karşı bir karşılaştırmalı üstünlüğüdür.

Yüksek kalite ya da çaba gerektiren malların üretimi, denetim ve iş kalitesinin gerektirdiği maliyetler nedeniyle pahalı olabilir. Geleneksel firmalar denetim ve yüksek kaliteli işin teşvik edilmesinde güçlük çeker. Kooperatiflerin teşvik sistemleri, işçilerin işe katılımına ve çabalarına daha uygun olduğu için kooperatifler, kaliteli ürünlerde ya da daha geniş sektörler içinde malların daha sanatsal biçimlerinde uzmanlaşarak yarar sağlayabilirler.

Tüketici kooperatifleri sektöründe, bir kez daha, kooperatiflerin üye önerilerinde özel bir avantajı vardır. Üyeler kendi çıkarlarına olan yeni fikirlerin önerilmesi ve geliştirilmesinde daha fazla teşvike sahiptir. Denemeler yapmak ve deneyimlerden öğrenmek için daha cesur davranırlar. Belki de en önemlisi üyeler “adil ve açık söz alanı” ile fikirlerini dile getirmek üzere kurumsallaşmış bir yapıya sahiptirler. Bu özel avantajlar üzerine kurulan kooperatifler başarılı olabilir ve neredeyse kesin olarak bunu yapmayanlara göre daha başarılı olurlar.

Tarım sektöründeki kooperatiflerin oldukça iyi belgelenmiş bir yenilik tarihi bulunmaktadır. Deller et al. (2009), tarım kooperatiflerinin 1970’lerde ABD’de organik ve doğal gıda hareketinin nasıl öncülüğünü yaptıklarını tartışır.  Drivas & Giannakas (2006), tarım kooperatiflerindeki ürün yeniliklerinin zirai gıda endüstrisini nasıl etkilediğini incelemiştir. Yenilikçi tarım kooperatifleri için çok sayıda örnek vardır: Ocean Spray (kızılcık suyu karışımları ve kızılcık kurusu), Land O’Lakes (yağsız ekşi krema,  sürülebilir tereyağı ve tat koruyucu gıda paketlemesi) ya da Limagrain. Limagrain, tarla tohumları üretiminde dünyanın en büyük beşinci; buğday ve arpada Avrupa’nın en büyük tohum üreticisidir. Sebze tohumları üretiminde ise dünya genelinde ikinci sırada yer alır.

Örgütlenme Biçiminin Getirdiği Üstünlükler

Kısacası, kooperatifler örgütsel yapıları sayesinde çalışanlarının yeteneklerini, fikirlerini kullanmada geleneksel firmalara göre daha etkin olabilir. Çalışanların günlük deneyim ve gözlemlerinin uygulamaya aktarılması, çok kere yeniliklere ve etkinlikte iyileşmelere öncülük edebilir. Kooperatiflerde çalışanların çoğu, aynı zamanda kooperatifin ortaklarıdır. Bu örgütlenme biçiminde bireyin ve kurumun çıkarları daha fazla örtüştüğü için yabancılaşma sorunu daha az yaşanır. Gerek mülkiyet yapıları ve gerekse demokratik ve eşitliğe dayanan karar verme mekanizmaları yeniliği teşvik edebilir (Stiglitz, 2018). Kaliteli ürünler ve yenilikler sunan kooperatiflerin piyasalara katılımı, piyasadaki yenilikçi faaliyetleri arttırabilir ve refahı yükseltebilir.

Kooperatif Ekosistemi

Kooperatiflerin birlikler altında kümelenmesi (ikincil kooperatifler[i]), kooperatiflerin çoğu kez bilinçli bir tercihi olan küçük kalma eğiliminin getirdiği sorunların aşılmasına yardımcı olabilir. Özellikle yüksek sabit maliyetler ya da ağ etkileri[ii] söz konusu olduğunda birlikler, ölçek ekonomilerinin[iii] ve alan ekonomilerinin[iv] sağlanmasına yardımcı olur. Bu gibi hizmetler kooperatiflerin kendi endüstrilerinde en çağcıl konumda kalmalarına yardım edebilir.

Farklı kooperatif türleri kendi birliklerini oluşturabilir. Örneğin malları ortak satın alan tüketici kooperatifleri, pazarlama faaliyetlerini paylaşan işçi kooperatifleri, altyapıyı paylaşan tarım kooperatifleri ya da kredi kartı ve hizmet merkezlerini paylaşan kredi birlikleri. Kredi birlikleri kredi kartı basımı, ATM ağları ve paylaşılan hizmet merkezleri gibi yüksek sabit maliyetleri olan hizmetleri sağlar; bu anlamda diğer kooperatif birliklerinin işlevleri ile benzerlik gösterirler.

Kooperatif birlikleri yenilikte de doğrudan ve önemli bir rol oynayabilir. İyi bilinen örnek İspanya’daki Mondragon kooperatif sistemidir (Daha geniş bilgi için Mutlu Şencan’ın yazısını okuyabilirsiniz.).  Kooperatif bünyesinde kurulmuş olan araştırma geliştirme merkezleri takım tezgâhları, metalürji, elektrikli aletler, otomotiv sektörü ve paketleme sektörlerini inceler. Mondragon’un araştırma geliştirme kolu 2011’de 61,5 milyon Euro bütçeye sahipken bu rakam 2016’da 160 milyon Euro’ya yükselmiştir (Smith & Rothbaum,2013; Mondragon, 2016). Söz Mondragon’a gelmişken 2016 yılına ait birkaç veriyi daha paylaşmak yerinde olur. Grubun Ar-Ge harcamalarının toplam satışlara oranı % 2,80 ve beş yıl önce var olmayan yeni ürün ve hizmetlerin satışından elde ettiği gelir 327 milyon Euro olmuştur. Mondragon, Sanayi 4.0 çerçevesinde yeni teknolojilerin potansiyel uygulamalarını araştırmayı sürdürmektedir. Bir başka örnek İtalya’daki Kooperatif Yenilik Kurumu (ICIE)’dur. ICIE, üye kooperatiflerine teknoloji transferi ile ilgilenir. Teknoloji transferi yapılan başlıca alanlar, inşaat sektöründe enerji etkin inşaat, kirlilik ve kültürel miras alanları ile yüksek performanslı inşaat malzemeleridir.

Ekosistem Nasıl Oluşur/Oluşturulur?

Yenilik için kooperatif birliklerinin önemi göz önüne alındığında soru, bunların nasıl ve neden ortaya çıktıkları olur. İşçi kooperatiflerinin çoğunlukla tek bir bölgede belirli bir kümelenmede bir araya geldiklerini gözlemliyoruz. Öyleyse bunu nasıl anlamalıyız? Bir tarafta resmi ve resmi olmayan kooperatif birlikleri, kooperatiflerin yaşamasını sağlayan ölçek ekonomileri oluşturulmasına yardım eder. Ama öte yandan, birlikleri başlatan ve onları devam ettiren kooperatifleriniz olmadıkça birliklere kolayca sahip olamazsınız. Dolayısıyla sonuç, klasik tavuk yumurta problemidir: hangisi önce gelir? Kooperatifler birlikler tarafından desteklenebilir ama birliklerin de iş görmek için kooperatiflere ihtiyacı vardır.

Sonuç olarak, çevrelerinde bir birlik kapsamında toplanmış, işlerini kolaylaştırmaya yardımcı olacak yeterli sayıda kooperatif olmadığında; kooperatiflerin yalnızca etkin oldukları için “sihirli bir biçimde” kendi kendilerine ortaya çıkacaklarını düşünemeyiz (Joshi & Smith, 2008). Şu anda dünyada pek çok kurum ve araştırmacının yanıt aradığı sorular da bu kapsamdadır. Kooperatiflerin yaşaması ve sürdürülebilir girişimler olması için neler yapılmalıdır? Kooperatif ekosistemi nasıl oluşturulabilir? Başarılı örnekler, bulundukları bölgenin coğrafya ve kültürü ile mi açıklanmalıdır yoksa evrensel olarak geçerli bazı gerek koşullar var mıdır? 


[i] Tekil kooperatiflere birinci derece (birincil) kooperatif, kooperatif birliklerine ikinci derece (ikincil) kooperatif, kooperatif merkez birlikleri ve ulusal birliğe ise üçüncü derece (üçüncül) kooperatif adı verilmektedir. Birincil kooperatiflerin ortaklarının çoğunu bireyler oluşturmaktadır. İkincil kooperatiflerin ortakları çoğunlukla birincil kooperatiflerden oluşmaktadır. Üçüncül kooperatifler ise ortaklarının çoğunluğu birincil ve/veya ikincil kooperatifler olan kooperatiflerdir. Kooperatiflerin bu şekilde farklı düzeylerde gelişmesi, birbirlerini desteklemelerine, birlikte iş yapmalarına ve ticari alışverişte bulunmalarına yol açabilmektedir (Duguid, F., Durutaş, G., Wodzicki, M., 2015).

[ii] İktisatta ağ etkileri daha çok talep açısından ele alınmakla birlikte arz yönünde de ağlar ve ağ etkileri bulunur. Arz tarafındaki ağ etkileri, üretilen malların birbiri ile uyumlu hale getirilmesi olarak tanımlanabilir.  “Ağa katılan her bir üretici kendi ürününü daha pazarlanabilir kıldığı gibi, ağ içindeki diğer üreticileri ve/veya ağın başlangıcındaki üreticiyi de güçlendirmiş olacaktır (Çelebi, A., 2016).”

[iii] Ölçek ekonomileri belli bir dönemde (örneğin bir ayda) üretilen çıktı miktarı arttıkça, ortalama maliyetlerin azalmasıdır.

[iv] Alan ekonomileri ile kastedilen birden fazla türde çıktı üretmenin maliyetinin, her çıktının ayrı ayrı üretilmesi halinde söz konusu olacak maliyetlerin toplamından küçük olmasıdır.

Kaynakça

Deller, S., Hoyt A., Hueth B., & Sundaram-Stukel R. (2009). Research on the Economic Impact of Cooperatives. Madison, Wisconsin: University of Wisconsin Center for Cooperatives. Erişim

Drivas, K. and Giannakas K. (2006). The Effect of Cooperatives on Product Innovation in the Agri-food System. American Agricultural Economics Association Annual Meeting. Erişim

Freeman, C., Soete, L. (2003). Yenilik İktisadı. Çev: Ergun Türkcan. Ankara: TÜBİTAK.

Hernández-Perlines, F., Fernández-Moreno, M. V., & Rung-Hoch, N. (2013). Innovation as a Competitive Attribute within Viticultural Cooperatives. International Journal of Cooperative Studies, 2(1), pp. 45-52. Erişim

Joshi, S., & Smith S. C. (2008). Endogenous Formation of Coops and Cooperative Leagues. Journal of Economic Behavior & Organization 68 (1), pp. 217–233, Erişim

Mondragon S. Coop. (2017). Annual Report 2016. Erişim

Smith, S. C., & Rothbaum, J. (2013). Cooperatives in a Global Economy: Key Economic Issues, Recent Trends, and Potential for Development, IZA Policy Paper No. 68. Erişim

Stiglitz, J. E. (2018). Cooperatives and the Social Economy:  Key Elements for Economic Balance. San Jose, Costa Rica. April 26, 2018. Erişim

 

 

Kategori(ler): Akademik

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.