Türk tarımı hakkında konuşurken yapısal sorunlardan bahsedilir. Gerçekten acil çözüm bekleyen yapısal sorunlarımız var. Bana göre bütün sorunları şu birkaç kavram ile açıklayabilir ve onlar yardımıyla çözümler bulabiliriz; örgüt, bilinç, sistem, kurum ve kurallar.

Bu kavramları kısaca açabiliriz:

Örgüt ve örgütlülük meselesinin en başta ele alınması gerekiyor. Günümüzde kendini çok net şekilde gösteren bir durum vardır; tarımda bulunan kişilerin/ailelerin sorunları benzerdir. Benzer sorunlara tek başına çözümler bulmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Benzer koşullarda ve benzer sorunları yaşayan ihtiyaç sahipleri bir taban örgütlenmesinin çatısı altında bir araya gelince işler daha kolaylaşacaktır. Bugünkü koşullarda buna en uygun yapı da kooperatiflerdir.

Kişilerin kendi üretim alanları, koşulları ve beklentileri konularında bilinçli olmaları pek çok sorunun çözümünde temel oluşturmaktadır. Örneğin girdi maliyetlerinden sürekli sıkıntı yaşayan çiftçilerin, bunları aşmada örgütlü olmanın bilincinde olması gerekmektedir. Burada “örgüt” ve “bilinç” ayrılmaz iki parça olarak birbirlerini desteklemelidir. Başka bir ifadeyle örgüt bilinci, bilinç de örgütü büyütmelidir.

Tarımda genel bir sistem sorunu vardır. Mevzuat ve ona bağlı uygulamalar sıklıkla değişebilmektedir. Oysaki tarım uzun soluklu ve de kadim bilgiler ve uygulamalar bütünüdür. Türk Tarımı’nda genel kabul görmüş ve oturmuş sistem, sorun üretmek yerine sorunlara çözümler getirebilir. Örneğin üretim planlaması yapılırken bilimsel veriler ışığında hareket edilmesi ve bunun herkesçe benimsenmesi sistemin olumlu bir çıktısı olarak düşünülebilir.

Kurumlar bir bütünün olmazsa olmazlarıdır. Belirli planlar ve hedefler doğrultusunda oluşturulan kurumlar o sektörün en az hasarla yol almasına ve gelişmesine vesile olabilir.  Bugünlerde şiddetli ihtiyaç duyduğumuz ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren büyük özveri ve öngörü ile oluşturulan tarımsal kurumlar/KİT’ler yakın tarihlere kadar görevlerini başarılı şekilde yapmışlardır. Bu kurumlar, görevleri gereği, hem tarımsal girdileri temin ederek uygun koşullarda çiftçinin kullanımına sunmuşlar hem de tarımsal çıktıları/ürünleri çiftçiyi ve toplumu mağdur etmeden satın almışlar ve gerektiğinde onların kullanımına sunmuşlardır. Böylelikle üretimde bir planlama ve süreklilik söz konusu olabilmiştir. Ne zaman bu kurumlar işlevsiz hale getirilmiştir o andan itibaren sorunlar daha derinleşmiş ve tarımdan/üretimden kopuşlar hızlanarak artmıştır.

Örgüt, bilinç, sistem ve kurumları; kurallar ile işlevsel ve anlamlı hale getirmek mümkündür. Kurallardan kasıt, sektörün ve toplumun lehine faaliyetlerin belirli bir anlayış ve düzende yürütülmesidir. Kurallar, zaman ve kişiye bağlı olarak değil de gerekli oldukları için işletilmelidir. Aksi halde kuralların esnetilmesi ve/veya dönemsel kural konması ve uygulamalar yapılması, dar bir kitlenin lehine sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bunun bir anlamı da toplumun aleyhine bazı işleyişlerin olabileceğidir. Örneklemek gerekirse bir tarımsal KİT, buğday alım fiyatı açıkladığı zaman üreticinin üretmeye devam edebileceği geliri elde etmesine vesile olmalıdır. Bunun tersini düşünmek ve uygulamak buğdayı daha pahalı olarak yabancı ülkelerden ithal etmek ve kendi üreticini desteklemek yerine başkalarına para kazandırmak anlamına gelebilecektir.

Görüldüğü gibi sorunun olduğu yerde denenmiş ve başarılı olmuş çözümler de vardır.


Not 1: Bu yazı ilk kez 03.03.2022 tarihinde Hasat Türk gazetesinde yayımlanmıştır.

Not 2: Öne çıkan görsel, Ankara’dan Kapadokya’ya giden yol boyunca mor kır çiçekleriyle bezeli yeşil bir tarla, Sayaka GanzUnsplash

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.