Kooperatifler finansal başarılarının yanı sıra sosyal sermaye inşasındaki başarılarını ölçebilirler. Bu yazıda, sosyal sermaye konusu, Houston’ın son derece yoksul bir mahallesinde bakım hizmeti vermek üzere kurulan bir işçi kooperatifinin öyküsü etrafında ele alınıyor. Ve kooperatiflere sosyal sermayelerini ölçmekte kullanabilecekleri basit anket soruları öneriliyor.
Tüm kooperatifler hemen finansal getiri sağlamazlar ancak bu, onların başarısız oldukları anlamına gelmez.
“Topluluk refahının inşası hakkında düşündüğümüzde insanlar çoğunlukla parasal zenginlikten bahsettiğimizi sanıyor,” diyor Assata Richards. Maddi refah da önemli olmakla birlikte, diye ekliyor, bizi ilgilendiren tek değişken bu değil. İşimiz, “topluluğu”; bize güç veren sosyal bağları da kapsıyor. Sosyoloji dilinde topluluk refahının inşası girişimleri hem finansal hem de sosyal sermaye yaratır. Richards’ın da açıkladığı üzere kooperatifler “sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçları karşıladıklarında” başarılı olurlar.
Kooperatif, bir sosyal sermaye biçimidir. Kooperatif, ihtiyaçlarını karşılamak için birlikte çalışan insanlardır.
Richards, Houston’ın Siyah ve düşük gelirli toplulukların sosyal değişimini sağlayacak stratejilerin geliştirilmesi üzerinde çalışan topluluk merkezli bir araştırma kurumu olan Sankofa Araştırma Enstitüsü’nün kurucusu ve yetkili müdürü. Richards’ın dediğine göre, kooperatiflere olan ilgisi kentsel dönüşümde yaşanan soylulaştırmaya çözümler ararken ortaya çıkmış. O sırada, şehrin düşük gelirli kesimlerini piyasa başarısızlıklarından koruyacak stratejilere duyulan ihtiyacın farkına varmış. Bireysel çözümler yetersiz olduğundan, beyaz üstünlüğü ideolojisinin ve sistematik ırkçılığın travmatik mirasını ve sonuçlarını da dikkate alan topluluk refahının inşa edilmesi çözümüne yönelmiş.
Sankofa Araştırma Enstitüsü’nün son girişimi, Houston’ın Üçüncü Bölgesi’nde, Houston Üniversitesi’ndeki ortaklar ve dindar topluluk üyeleri ile birlikte kurulacak bir bakım ve topluluk sağlığı işçi kooperatifi.
Topluluk sağlığı çalışanlarını ve evde bakım yardımcılarını istihdam eden kooperatif, semt sakinlerine iş ve gelir sağlıyor. Ama bundan fazlası var, diyor Richards. Kooperatif, halkın “güven, güvenlik, emniyet ve karşılıklılık sistemleri” ihtiyacına yanıt veriyor. Afro-Amerikalılar ötekileştirilmiş hissediyorlar, diye ekliyor Richards, çünkü kendilerini içinde buldukları kurumların birçoğuna aidiyet hissetmiyorlar. “Bu yeni kooperatif, topluluğun sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak.”
Topluluğun İhtiyaçlarını Değerlendirmek
Bu kooperatif girişimi, Üçüncü Bölge’de yapılan kapsamlı bir ihtiyaç bir araştırmasının sonucu. Richards’a göre bu bölge, son derece yoksul ve tabakalaşmış, ağırlıklı olarak Siyah nüfusun yaşadığı bir mahalle. Sakinlerinin yaklaşık yarısının yıllık geliri 10.000 doların altında. Burada yaşayanların büyük kısmı yaşlı ve çoğu da engellilik sebebiyle çalışamıyor.
Richards’ın bulgularına göre semt sakinlerinin %7’sinin şebeke suyu, %10’unun kliması yok ve neredeyse yarısının evinde sıçan ve benzeri haşerat var. Buna rağmen semt sakinlerinin %80’i yaşadıkları yerden memnun olduklarını söylüyor. Richards’a göre bu, insanları ayakta tutan şeylerden bazılarının maddiyattan öte olduğunun göstergesi. Richards diyor ki, “parasal kaynaklara gereğinden fazla değer vermemeliyiz. İnsanların gelişmek için, iyi olmak için kazandıkları paradan çok daha fazlasına ihtiyaçları vardır.”
“Parasal kaynaklara gereğinden fazla değer vermemeliyiz. İnsanların gelişmek için, iyi olmak için kazandıkları paradan çok daha fazlasına ihtiyaçları vardır.”
–Sankofa Araştırma Enstitüsünün kurucusu ve yetkili müdürü Assata Richards
Topluluk bağları hayatta kalmak için elzem; özellikle düşük gelirli topluluklar için. Richards’ın da araştırmasında keşfettiği üzere Üçüncü Bölgede insanlar yaşlılara destek olarak, çocuklara bakarak, birbirlerini gidecekleri yere bırakarak zaten komşularına yardım ediyorlardı. “İnsanlar bu şekilde hayatta kalıyordu,” diyor Richards. “Bu, Texas eyaletinin sağladığı kaynaklara benzemiyor. Bu insanlar birbirleri sayesinde hayatta kalıyorlar.”
Semt sakinlerinin en acil ihtiyacı tespit edilmiş: İş. Ve birbirlerini koruyup gözetirken kazandıkları deneyimler ile mahalle sakinlerinin çoğu sağlık hizmetlerinde çalışmak isteyeceklerini açıklamış. Bakım kooperatifi fikri de böyle ortaya çıkmış. Kooperatif, üyelerine bir dizi ekonomik ve sosyal fayda sağlarken, topluluğun bakım konusundaki eksiklerini tamamlayabilir.
Asgari ücretin 15 dolar/saat olduğu işler
Yeni bakım kooperatifinin özgün yapısı, üyelerinin adil bir ücret elde etmesini güvenceye altına alacak biçimde tasarlanmış. Topluluklarında çalışacak iki grup çalışanı eğitip işe alacaklar. Bu gruplardan ilki, kendini, sağlıklı yaşamın önündeki yapısal ve topluluk engellerini aşmaya adamış sağlık çalışanları; diğeri ise giyinme, yıkanma, yemek pişirme ve diğer günlük işlerde yardıma ihtiyacı olanlara doğrudan hizmet veren evde bakım çalışanları.
Bu yapının birden fazla avantajı var, diyor Richards. “Kötü evlerden, kurşun boyalardan, haşerelerden vesaireden kaynaklanan sağlık eşitsizliklerini giderirken bir yandan da kişisel bakım ihtiyaçlarıyla ilgilenerek topluluğun ortaklaşa gereksinimlerini karşılayabiliriz.” Buna ek olarak, Richards, topluluk sağlık çalışanlarının katılımının kooperatifin gelirini de arttıracağına ve böylece 15 dolar tutarında saatlik asgari ücret güvencesi verebileceğine dikkat çekiyor. Texas eyaletinin Medicaid programı çerçevesinde evde bakım hizmetlerine ödediği para, çalışanlara yaşamalarına yetecek ücreti sağlamıyor. Ama topluluk sağlık çalışanlarına daha fazla ödeme yapılıyor, bu da kooperatifin gelirlerini arttırıyor.
“Kooperatif kendini eşitliğe adadı,” diyor Richards. “Topluluk sağlık çalışanları için tavanı aşağı çekerek evde bakım çalışanlarının tabanını yükselteceğiz.” Richards bunu şöyle açıklıyor: “Çalışanlarımız her iki işin hayati öneminin farkında; ücreti belirleyen şey yapılan işin değeri değil. Topluluk sağlık çalışanlarıyla bakım hizmeti sağlayan diğer bireylere aynı değeri veriyoruz ve bu, örgütümüz içinde uyguladığımız eşitlikçi politikayı oluşturmamıza izin veriyor.”
Sosyal sermaye inşa etmek
Richards’ın Üçüncü Bölge’de zaten var olduğunu keşfettiği topluluk bağlantısı sosyologların “sosyal sermaye” dediği şeye bir örnek. “Sosyal sermaye, grupların etkin şekilde birlikte çalışmasını sağlayan ilişkiler ağı ve ortak değerler bütünüdür,” diyor Richards. “Sosyal ağları aracılığıyla insanlar çıkarlarını koruyup hayatlarındaki sorunlara çözümler bulabiliyorlar.” Richards’ın açıklamasına göre; kooperatif, bir sosyal sermaye biçimidir. Kooperatif, ihtiyaçlarını karşılamak için birlikte çalışan insanlardır.
Bakım kooperatifi Üçüncü Bölge sakinlerinin karşılaştığı bir dizi soruna çare oluyor. Houston bölgesinde topluluk sağlık çalışanlarına akıtılan kaynaklara rağmen, Richards’ın da dikkat çektiği üzere, çalışanlar hâlâ işveren kurumlar tarafından ırk ve sınıf ayrımcılığına maruz bırakılıyor. “Başa çıkmaları gereken sistemler çoğunlukla maaşlarını ödeyen sistemlerle aynı,” diyor Richards.
Bu işlerin bir kooperatifin bünyesine dahil edilmesiyle, projelerin yönetimi ve tamamlanması topluluk sağlık çalışanlarına veriliyor. Richards, kooperatif yapısının onları güçlendirdiğini ve eğitimlerini, savunuculuğa odaklanmalarını ve sistemler başarısız olduğunda mücadeleye hazır olma yetilerini doğruladığını açıklıyor. Bu yapı sosyal ve kültürel ihtiyaçları bir maaş çekinin yapamayacağı şekilde karşılıyor.
Kooperatifler, finansal başarılarının yanı sıra sosyal sermaye inşasındaki başarılarını ölçebilirler.
Bunun yanı sıra, diyor Richards, topluluk sağlık çalışanı veya evde bakım yardımcısı olmak için eğitim gören ama yaşam koşullarına uyacak iş fırsatları bulamayan pek çok kişiyle karşılaşıyoruz. “Biz topluluk yaklaşımına odaklanıyoruz: Komşularına bakan komşular. İnsanlara kime bakmak istersiniz diye soruyoruz. Zaten yaptıkları işler için onlara gelir sağlamaya böylece sosyal bağları güçlendirmeye çalışıyoruz.”
Sosyal sermayeyi ölçmek
Sosyal sermaye kolay ölçülemeyen, belirsiz bir şey gibi görünebilir. Bowling Alone kitabının yazarı Robert D. Putman’ın belirttiği gibi:
Topluluğun bağlılığı yalnızca kentte yaşayanların zaferlerini anlatan sıcak ve belirsiz hikâyelerden ibaret değildir. Sosyal sermaye, ölçülebilir ve yazılı kanıtlarla ispatlanmış şekilde hayatlarımızda muazzam değişiklikler yaratır… Sosyal sermaye bizi daha akıllı, daha sağlıklı, daha güvenli, daha varlıklı kılar; adil ve istikrarlı bir demokrasiyi uygulayabilmemizi sağlar.
Richards, Kooperatif Geliştirme Vakfı’nın desteklediği altıncı yıllık Ulusal Evde Bakım Konferansı’nda, sosyal sermayeyi ölçmek üzerine bir sunum yaptı. Richards burada, sosyal sermayenin iç içe geçen üç boyutu olduğunun altını çizdi:
- Bireyler ve gruplar arasındaki birbirine bağlı ilişki ağları
- Bu ilişkileri belirleyen güven düzeyleri
- Sosyal bağlantılar ve sosyal katılım yoluyla elde edilen ve aktarılan kaynaklar ve faydalar
İlişkiler ne kadar güçlü olursa, sosyal sermaye de o kadar güçlü olur ve bireyin ve örgütün kazancı da o kadar büyük olur. Richards’ a göre bu kazançların pek çok çeşidi olabilir, mesela:
- Sosyal güven
- İşbirliği ve ortak çalışma
- Ortak kimlik duygusu
- İnsanlar arası ilişkiler
- Paylaşılan anlayış
- Karşılıklılık ve sosyal destek
- Paylaşılan normlar ve değerler
Richards’a göre kooperatifler, finansal başarılarının yanı sıra, sosyal sermaye inşasındaki başarılarını ölçebilirler. Birçok durumda, sosyal sermaye kooperatif üyeleri için elde ettikleri gelirden daha anlamlıdır.
Kooperatif hakkında konuşmaya başladığımızda, insanlar genellikle ‘paramı kooperatifte bırakmak istiyorum, ben sadece bu işi yapmak istiyorum böylece diğer kişiler de bu kaynaklara sahip olabilir’ diyorlar. Demek istedikleri ‘ben yaptığım işin karşılığını alıyorum Assata, ek bir finansal kaynağa ihtiyacım yok. Bir aidiyet hissi, ağ ve ilişkiler kurma, güven ve emniyet, katkıda bulunabilme [karşılıklılık] bakımından karşılığını alıyorum.’ Tüm bunlar sağlıklı gruplar ve sağlıklı bireyler için gıda kadar gereklidir.”
Richards kooperatiflerin sosyal sermayeyi inşa etmek konusundaki başarılarını ölçmek için üyelerine sorabilecekleri basit anket soruları hazırlamış. Ulusal Evde Bakım Konferansı’ndaki sunumunda üyelere dört temel alanda sorular sorulmasını önerdi:
Güven ve Dayanışma (üyeler güven duydukları için birbirlerine bel bağlayabilir)
- Kooperatifimizdeki insanların çoğu güvenilir mi?
- Kooperatifimizdeki insanların çoğu ihtiyaç olduğunda yardıma koşar mı?
Sosyalleşme/Sosyallik (birlikte çalışmanın ötesine geçen ilişkiler)
- Üyeler birlikte sosyalleşiyor mu, birbirleri ile ilişkileri var mı?
İşbirliği (ortak kaynakların kullanımı ve riski paylaşmaya gönüllü olma)
- Ailede bir ölüm veya başka bir kriz durumu yaşandığında (hastalık, çocuk bakımı, ulaşım) üyeler birbirlerine destek oluyor mu?
Siyasi Gündem ve Eylem (birlikte çalışmanın siyasi gücü)
- Üyeler haklarını birlikte savunup kamu görevlilerinin konuyla ilgilenmesini sağlıyorlar mı?
“Bir kooperatif yatırımdan finansal getiri elde etmeden önce bile bir topluluktur”, diyor Richards. “Örgütü kurarken destek olabiliriz, şefkatimizi sunabiliriz. İnsanların görülüp duyulabileceği güvenli bir yer sağlayabiliriz.”
Not: Karen Kahn’ın Fifty by Fifty internet sitesinde 22 Temmuz 2022 tarihinde yayımlanan yazısından Barış Soysaraç tarafından çevrilmiştir. Erişim