Brezilya’daki düşük gelirli ve dezavantajlı belli gruplar için topluluk bahçeleri, hem gıda için bir güvence hem bir gelir kaynağı hem de yaşadıkları topluluk üzerindeki demokratik söz haklarının bir temsili.
Rio de Janeiro halkı dünyanın en geniş kent bahçesini yaratmak için büyük çaba harcıyor. Düşük gelirli aileleri beslemenin yanı sıra, bu proje pek çok başka faydayı da beraberinde getiriyor.
Rio de Janeiro’da sıcak ve rutubetli bir yaz günü. Kara bulutlar yağmur getirecek gibi ama bu, topluluk sebze bahçesinde neşeyle mandioca (manyok) bitkilerini yabani otlardan temizleyen 15 bahçıvanın şevkini kırmıyor gibi.
Burası kentin kartpostal manzaralı sahillerinden ve yemyeşil tepelerinden uzakta, Rio de Janeiro’nun geniş Kuzey Bölgesini dolduran birçok çıplak tuğlalı favelalardan (gecekondu mahalleleri) biri olan Manguinhos’un derinliklerinde bulunuyor. Yerleşim alanı eskiden sakinlerinin “cracolandia” olarak bildiği, uyuşturucu kullanıcılarının uğrak yeri olan bir çöplüktü.
Manguinhos bahçesi, ismini Rio’nun sakinleri anlamına gelen “carioca”dan alan Hortas Cariocas (Carioca Bahçeleri) projesinin bir parçası. 2006 yılında belediyede çalışan bir ziraat mühendisi olan Julio Cesar Barros tarafından başlatılan proje, şu anda okullarda ya da favelalar gibi “kırılgan” mahallelerde bulunan 55 bahçeyi kapsıyor.
Agroekolojik uygulamalarla hayata geçirilen bahçelerde, organik gıda üretilip çevredeki topluluklarda yaşayan insanlara dağıtılıyor. Hortas Cariocas belediye tarafından işletilip finanse ediliyor ama bahçelere emekleri karşılığında ufak bir ücret alan bir grup bölge sakini bakıyor.
İki sıra mandioca bitkisinin arasındaki yükseltilmiş bir yatağın üzerine oturan Rosilde Rodrigues, “çok para kazanmıyoruz ama çok eğleniyoruz,” diyor. Altı veya sekiz yıl önce bahçıvan ekibine katıldığından beri daha mutlu ve sağlıklı olduğunu açıklıyor. (Ne kadar zaman geçtiğini hatırlayamadığını söylerken gülüyor.)
Dört futbol sahası genişliğinde olan Manguinhos arazisinin Latin Amerika’daki en geniş topluluk bahçesi olduğu söyleniyor. Fakat bu değişmek üzere: Eylül 2021’de Rio de Janeiro’nun belediye başkanı Eduardo Paes, kentin yakında dünyanın en büyük kent bahçesine ev sahipliği yapacağını duyurdu.
Kentin Kuzey Kesimi’ndeki Madureira bölgesinde 4,5 km’lik uzun ve ince bir park olan Madureira Mestre Monarco’nun karşıt uçlarındaki iki bahçeyi birleştirme çalışmaları şimdiden başladı. Plan, şu anda atıl durumda olan 11 hektarlık (15 futbol sahası büyüklüğündeki) bir alanı kaplayan ve park boyunca devam eden tek bir bahçe yaratmak. Belediye, projenin 2024’e kadar tamamlanacağını ve bölgedeki 50.000 aileye gıda güvencesi sağlanacağını söylüyor.
Hortas Cariocas’ın kurucusu ve koordinatörü Barros, genişletilen bahçenin yakındaki beş favelaya fayda sağlayacağını ve mevcut bahçelerde uygulanan modeli takip edeceğini açıklıyor. Beş favelanın her biri mahalle sakinlerinden bir bahçıvan ekibi bulunduracak. Üretimin yarısının yerel olarak bağışlanması zorunluluğu var ama bağıştan sonra ekip diğer yarıyı pazarlamakta ve aldıkları ücrete eklemekte serbest.
Barros, Madureira bahçesi için “bu bir genişleme projesinden daha fazlası: Bölgeyi ıslah etme projesi” diyor. 2012 yılında parkın inşasıyla, izinsiz bahçeler kaldırıldı ve mahallenin tarihi bir geçim kaynağı kesildi. Madureira, tarihsel olarak, yakınlardaki toptan pazarlara ürün sağlayan bir tarım alanıydı.
Barros şu anda bu izinsiz bahçelere bakan aileleri arayıp onları yeni projeye dahil ediyor. “Bu, aynı zamanda bir diriliş kültürü,” diyor.
Bundan gururlu da fakat projenin asıl amacı yiyecek yetiştirmek. 2020’de bahçeler 82 ton ürün verdi. Ürünün çoğu Covid-19 pandemisinin en kötü döneminde bağışlandı.
Bahçelerle ilgilenen favela sakinleri her şeye rağmen projenin eğitim ve insanları mutlu etmek gibi diğer faydaları konusunda heyecanlılar.
Manguinhos’daki bahçıvan ekibini yöneten Ezequiel Dias Areas, “insanlara hep projenin adının ‘Hortas Cariocas’ ama soyadının ‘Hayat Kurtarmak’ olduğunu söylüyorum,” diyor. Dias Areas, 2013’te projeye katılmadan önce beş yıl boyunca işsizdi. Bahçe olmasaydı “bugün uyuşturucu satıyor olabilirdim, ölmüş olabilirdim, hapiste olabilirdim,” diyor.
30 yaşında, dört çocuk babası olan Douglas dos Santos benzer bir hikâye anlatıyor. Proje sayesinde tarımı nasıl sıfırdan öğrendiğini açıklarken “kendimi değerli hissediyorum,” diyor. Şu anda tren rayları, kirli bir dere ve Madureira parkının bisiklet yolu arasına sıkışmış bir bahçede sekiz kişiden oluşan bir takımın önderliğini yapıyor. Yakınlardaki Palmeirinha favelasına hizmet eden bu bahçe, Madureira genişlemesinin bir parçası olacak.
Gururlu olmasına rağmen dos Santos projenin eksikliklerinin fakında. Favelanın sakinleri derneğiyle, Palmeirinha’yı kontrol eden uyuşturucu kaçakçılarıyla ve belediye yetkilileriyle sıkı bir ilişkiyi dengelemenin kolay bir iş olmadığını hemen itiraf ediyor.
“Bahçe olmasaydı bugün uyuşturucu satıyor olabilirdim, ölmüş olabilirdim, hapiste olabilirdim”
Aynı zamanda, yerel siyasetçilerin kendi gündemlerini desteklemek için bahçeleri kullanma girişimlerine karşı temkinli ve bazen kentin işlere karışmasının destek yerine köstek olduğunu söylüyor.
Yine de Barros’un projesi şu ana kadar beş belediye yönetiminden sağ çıktı ve tabandakilerin bağlılığı ve hevesiyle gelişti.
Manguinhos’dan Rodrigues yüzünde bir gülümsemeyle, çıplak ellerinden toprağı silkelerken “ben terk etmiyorum,” diyor .
Not 1: Constance Malleret‘in Positive News sitesinde 23 Mayıs 2022 tarihinde yayımlanan “Without it, I might be dead’: the garden that saves lives” başlıklı yazısından Murat Soysaraç tarafından çevrilmiştir. Erişim
Not 2: Öne çıkan görsel, Brigitte Werner – Pixabay